Sevgili okurlar,
Şimşek çakıyor, gök gürlüyor ve yağmur taneleri iliğimize kadar ıslatmaya devam ediyor!..
Bu elbette bir “bereket” göstergesidir..
Ama biz biliriz ki, “sevginin bile fazlası zararlıdır”diye!
O hesap, sürekli, sağnak yağışlar sadece Sakarya çevresinde değil, yurdun birçok bölgesinde etkili oldu..
Zarar ve ziyan bir kenara, can kaybının olması son derece üzücüdür..Bu manada Akyazı’dan gelen bu elim haber bizleri ziyadesiyle üzdü..Ancak yetkililerimizin sel afeti karşısında canhıraş çalışmaları ve “imdat seslerine” koşmaları, elbette takdire şayandır..
Kaynağına kadar kirletilen nehir, çay ve derelerimizin bu yağışlarla temizlenmesi de önemlidir..Ama görün ki, tekrar bu “kirlilik” yüzümüze vuracaktır..
Zira “çevre duyarlılığımız, çevre bilincimiz” bu manada gelişmemiştir!..
Ormanlık alana bıraktığımız içki şişelerinin yangına neden olacağını nereden bilecek vatandaşımız, “at gitsin” öyle mi?
Ya da pikniğe gittiği alanda bıraktığı naylon poşetlerin bilmem kaç yılda toprağa karışacağından da haberi var mı, “bırak gitsin” öyle mi!?
Her tarafı betonlaştırdığımız ve her yana döktüğümüz asfaltların bedeli de ağır oluyor..
Su yatağını bulmakta zorlanıyor!..
Böyle olunca tarlaları, yolları, caddeleri, bağları, bahçeleri işgal ediyor..
Hatımız büyük, doğaya karşı sorumluluğumuzu hiç hesaba katmıyoruz..Sonra da iş başa düştüğü zaman “gündelik çarelerin” peşine düşüyoruz..
“Mühendislik yok, estetik yok, ser çakılı, kumu, dök asfaltı, döşe taşları” oldu, bitti öyle mi?
Bizim asırlık parke taşlarımız vardı..
At arabaları ve nalları ile atlar bile üzerinden “takır-tukur” geçer giderdi..
Avrupa kentlerinde hala kullanılıyor..
Biz tarihten sildik attık!..
Ya o Arnavut kaldırımları?
Hatırlayan varmı şimdi?
O taşlar, “kent ısısının sigortasıydı” bilen var mı?
Ne söylersen, söyle, insanımız bu, bildiğini yapmada, okumada üstüne yok!
Sonra da beceriksizliklerin üstünü “kader” diye örtmeyi ne güzel beceriyoruz!..
Birde şu “ seçilmiş” tafrası var ya?
Kimse kusura bakmasın “tafra” diyorum..
Başka mazeret bulamıyorlar ya?
Kardeşim seni seçen bu halk!..
Bu halkın isteğini yerine getirmekle yükümlü olduğunun bilincinde değilmisin? Bu halk seni “kalu-belaya kadar görev yap” diye mi seçti?..
Seni seçen bu halk, senden bu yetkiyi de almasını pekala bilir!
“Seçilmişsin” diye, her şeyi satım savman, köprüleri yıkmak, gönülleri talan etmen, insanımızı mağdur etmen mi gerek?
Bu nasıl seçilmişlik?
Bu nasıl siyasi anlayış?
Ülke, her alanda dibe vurdu, çamura battı!
Bir umatlarımız kalmış tı, onu da sel alıp gitti?
İşte yıllardır aynı döngü, devam edip gidiyor!
Lütfen, “geleceğe dönük hizmetlerin planlanması, programlanması, bütçelendirilmesi işi daha titiz, daha adil, daha bilinçli” yerine getirilsin!
Her yere asfalt dökmek ile tretuar yapmakla iş bitmiyor!
Bu işleri “kepçe, kamyon” göstermekle çözemezsiniz?
Bizden söylemesi!
***
Sevgili okurlar,
Gündeme yine AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son sözü damgasını vurdu..
Gerçi bu manada başka sözlerini de hatırlıyoruz ya..
Ne demek, “ avara kasnak gibi dolaşanlara, ülkeyi temsil etmeyiz” demek?
Daha önce de, İYİ Parti Genel Başkanı Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize gezisi sırasında olup bitenler için,” Bunlar daha iyi günleriniz”diye seslenmişti..
“Bunlar iyi günler ise acaba kötü günler” nasıl olacak?
Şu gelinen noktada, bundan daha kötü gün mü olur?
“Kritik yapanları, eleştiri oklarını yaydan fırlatanları mahkemeye vermeler, sokağa çıkanlara gazlar, sopalar, jooplar, gözaltılar” daha neler, neler!?...”
Yanlışı eleştirenlere “kin ve öfke” beslemeler?
Ne oluyor kuzum?
Herkesin,” bir partiye, bir zihniyete teslim olması mı” bekleniyor?
Şurada emekli amiraller bir iki laf etti diye, yıllarca bu memlekete, bu vatana hizmet edenlere yapmadığımızı bırakmadık ve onların nasihatlerinden, uyarılarından “darbe” imaları çıkardık!
Bu yetmedi, şimdi onlara orduevlerini bile yasakladık!
Peki, bu söylemleri nereye koyacağız?
“15 Temmuz Darbe Kalkışması” sonrası dağıtılan ve kaybolan silahlar nerede?
“Eline silah alıp zaman, zaman öfkesini ve kinini kusanların” nereye hazırlık yaptığını bilenler var mı?
İktidarın ve ortakların bu tür imalarını, nasıl anlamalıyız?
Ülkenin hal ve gidişini vatandaşına anlatmak için yolda, izde olan siyasileri, yani muhalefet temsilcilerine verilen bu mesajdan ne tür bir anlam çıkarmalıyız!?
Unutmayınız ki, bu yetkiyi size veren bu aziz millet, gelecek seçimlerde de isteğini seçmede, iktidara getirmede özgürdür..
Biz biliyoruz ki, “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir”, gerisi lafıgüzaftır!..
Lütfen, ülkeyi germeyiniz, millet zaten zor nefes alıp, veriyor!..
Bir de bu tür açıklamalar ile kalblerine kurt düşürmeyelim!
Ülkeyi sağ-salim seçime götürünüz!
Kalu-belaya kadar mı görevlisiniz?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar