Sürekli iki soru soruluyor. Bunlar gitse de ne olacak ki? Gelen ne yapacak ki?

Okuma, dinleme, inceleme özürlüsü ve dışarıdan yükleme bilgilerle hareket etmeyi seven bir toplum olduğumuzun işaretidir bu sorular.

Ya bir oku, incele, araştır tamam bütün kanallar iktidar partisi ama az da olsa muhalefetin sesini duyuran medya da var onlara bak, daha olmadı gir internet sayfalarına incele ama nerde?

Önceki gün, ‘bunlarda da bir numara yok, dır dır konuşuyor ortaya bir alternatif koymuyorlar’ dediklerinizden İYİ Parti, ekonomik istikrar ve kapsayıcı büyüme için eylem planını açıkladı, mesela...

Zahmet edip incelemeyenler için bir özet çıkarayım;

Sunum açılışını Genel Başkan Meral Akşener yaptı; 

“Biz Atatürk'ün ekonomiye, iktisada ve insana dair vizyonunun takipçisi olmaya gayret gösteren bir siyasi partiyiz. Bireysel kalkınma değil bu dediğim. Bireyin kalkınması meselesini yıllar evvel ortaya koyan rahmetli Atatürk’tür. O yıllarda birey diye bir kavram yok. O yıllarda henüz Sanayi Devrimi’nin sonuçlarının, makineleşmenin sonuçlarının oluşturduğu değer setleri; ‘Ver talimatı, al tekmili’ şeklinde. Müşteri denen kavram odakta değil, habire savaş olmuş, insanlar hayatta kalmaya çalışıyor. Ama o günün şartlarında Anadolu’dan bir siyasi lider çıkıyor. Bireyin kalkınmasına dair bir vizyon ortaya koyuyor. Erol Güngör hocamız; inovasyonun adını söylemiyor ama inovasyona dair ne varsa tarif olarak yapıyor. Atatürk ve onu takip edenlere baktığınız zaman gerçekten yüzyılların ilerisinde bir durum. Bugün çok komik bir durumdayız. Bir kişinin her şeye karar verdiği bir ülkede ne demokrasi ne hukukun üstünlüğü ne adalet söz konusu olur. Yani biz ne diyoruz? Ekonominin patronu güvendir. Bizim söylediğimiz şey; gerçekçi, hukukun üstünlüğüne dayanan, liyakat, şeffaflık, kayırılmanın olmadığı, israfın olamadığı; ilkelerin, kuralların, kurumların ilan edildiği ve herkesin ona uyduğu bir Türkiye. Bunun yolu da elbette öncelikle bu ucube sistemden kurtulmaktır." Dedi.

Ve çözüm önerileri ile yapılacak olanlar takvimi bağlanarak tek tek anlatıldı. Bir kısmını aktarayım;

“15 GÜN İÇERİSİNDE; Tam kapsamlı enflasyon hedeflemesi rejimine geçiş sürecinde para politikasının normalleşmesine yönelik adımlar atılacaktır. Bu bağlamda, politika faiz oranı ülkemizin olağanüstü makroekonomik şartlarını dikkate alarak fiyat istikrarının teminine uyumlu bir seviyeye getirilecektir.

Merkez Bankası’nın sorumluluğu dışında kalan ve enflasyon hedeflemesi rejimi ile uyumlu olmayan uygulamalar tespit edilerek kamuoyuyla paylaşılacaktır. Para politikası araçlarının kullanımında genel kabul görmüş uluslararası standartlar göz önüne alınarak sadeleşmeye gidilecektir.

1 AY İÇERİSİNDE; Orta vadeli enflasyon hedefi %5 seviyesinde tutulacak, makroekonomik çerçeve ile uyumlu olan dezenflasyon patikası kamuoyuyla paylaşılacaktır. Söz konusu üçer aylık patika, kademeli bir şekilde enflasyonu orta vadeli hedefe yaklaştırarak beklentiler için bir çıpa oluşturulacaktır.

Açıklanacak bir takvim çerçevesinde Merkez Bankası’nın sorumluluk alanına girmediği tespit edilen uygulamalara son verilecektir. Merkez Bankası’nın döviz piyasasına müdahaleleri enflasyon hedeflemesi rejiminin temel prensipleriyle uyumlu hale getirilecektir. Bu bağlamda, kamu bankaları aracılığıyla döviz piyasasına müdahale uygulamasına son verilecek ve kamuoyuna önceki yönetimler tarafından yapılan döviz müdahaleleri hakkında kapsamlı bir rapor sunulacaktır. Döviz kuruna isteğe bağlı müdahale edilmeyecek ve döviz alım/satış ihaleleri öngörülebilir ve şeffaf bir şekilde önceden açıklanan bir takvim çerçevesinde yapılacaktır. İhaleler uluslararası normlara uygun bir şekilde tek fiyat ihalesi olarak yapılacak ve ihale sonuçları düzenli bir şekilde kamuoyuna açıklanacaktır. Hazine ile yakın ilişki içinde olması gereken Merkez Bankası birimleri de yeniden Ankara’ya nakledilecektir.

3-6 AY İÇERİSİNDE: Merkez Bankası’nın bağımsızlığını yeniden tesis etmek için yapılması gereken yasal değişiklikler tespit edilecektir. Bu bağlamda Merkez Bankası üst düzey yönetimin keyfî kararlarla görevden alınmasını engelleyecek uluslararası standartlara uygun hukuki değişiklikler belirlenecektir.

Merkez Bankası Başkan, Başkan Yardımcıları ve Kurul üyelerinin görev süreleri tekrar 5 yıla çıkartılacaktır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığını yeniden tesis etmek için gerekli görülen yasal değişiklikler TBMM’ye sunulacaktır. İlk Anayasa değişikliği ile Merkez Bankası’nın bağımsızlığı Anayasal güvence altına alınacaktır. Para Politikası Kurulu’na (PPK) dışarıdan atanan üyeler için uluslararası normlara uygun yeterlilik kriterleri uygulanacak ve Kurul’un bağımsızlığını ve işleyişini güçlendirecek adımlar atılacaktır.

Merkez Bankası’nın sermayesi ve Hazine’ye yapmış olduğu kâr transferi süreci özellikle kur hareketlerinden kaynaklanan değerlenmeler ve yedek akçe transferleri para politikasının bağımsızlığını ve Merkez Bankası’nın bilanço yapısını güçlendirmek amacıyla gözden geçirilecek ve gerekli görülen hukuki değişiklikler ivedi bir şekilde gerçekleştirilecektir.

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü tarafından PPK için hazırlanan bilgi notu, Kurul ile kamuoyunun aynı bilgi setine sahip olmasını sağlamak amacıyla faiz kararı toplantısından bir gün önce Merkez Bankası’nın internet sitesinde yayınlanacaktır.

Merkez Bankası’nın iletişimi çok daha şeffaf bir hale getirilecektir. Bunun için Para Politikası Kurulu (PPK) kararları açıklandıktan sonra kurul üyelerinin verdikleri oyların dengesi açıklanacaktır. 12-18 AY İÇERİSİNDE: Piyasa koşulları dikkate alınarak Merkez Bankası’nın bankalarla yapmış olduğu yaklaşık 45 milyar dolar civarında olan döviz swap işlemlerinin seviyesi kademeli bir şekilde azaltılacaktır. Merkez Bankası’nın rezerv yönetimi şeffaf ve hesap verebilir bir hale getirilecektir. Bu bağlamda, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla her altı ayda bir kapsamlı rezerv yönetimi raporları hazırlanacaktır.

Merkez Bankası’nın para politikası için yaptığı önemli tahminlerin (çıktı açığı, doğal faiz oranı, vs.) metodolojileri detaylı bir raporla kamuya açıklanacaktır.”

Farkındaysanız bu aktardığım bölüm tamamen Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve ekonomi yönetiminde liyakat ile alakalı ki bu sorun çözülse zaten ekonomiye güven gelecek, gerisi teferruat.