Sevgili okurlar,
Yeniyılın eşiğinde, bir Pazartesi günü daha birlikte olmanın mutluluğu içinde, “tekrar gününüz aydın, sofranız bereketli, gönlünüz ve yaşamınız hoş olsun” diyorum!
Biz gurbetteki Sakaryalıları merak ediyorsanız, çok şükür sağlığımız yerinde..
Pandemi( Covit 19) sonrası, “o sağlık korkusu” sürüyor..
“Soğukalkınlığı geçirenler, anjin ve diğer illet bulaşıcı hastalıklarla” karşılaşanlar, hemen “Covit 19 testi” yaptırmadan edemiyor?
Korku bu ya, acaba “Korona’ya mı yakalandım” endişesi hala geçmiş değil!
Bir kere anaokuluna, ilkokula,yani okula giden bir bireyiniz varsa, bu aylarda bulaşacı illet hastalıklardan birine yakalanmaması mucizedir?..
Torunlarım sırasıyla bu bulaşacı hastalıklardan birine yakalandılar..
Sırasıyla doktor huzuruna çıktılar..
Tedavileri mümkün ya, Alla başka dertler vermesin?
Bu devirde, “her şeyin bir ilacı bulunuyor” yinede..

ŞİFALAR OLSUN!
Kimi,” öksürük şurubu” ile yetindi, kimi de “antibiyotik tedavisi” ile uğraşıyor..
Bu hafta sonu, yakınlarımızın bulunduğu ve üstelik Sakaryalıların kenti Beringen’e, kızıma ziyarete gittim..
Orada da kızım ve minik torunumu hasta buldum!
Bu aylarda Belçika’da gerçekten bir salgın olur,biliriz!
Ama bu defa,”karın ağrıları, kusmalar, boğaz yanmaları, kulak ağrıları ve diğer şikayetleri olanlar” çoğunlukta..
Bunu korona aşısına ve sonrası gelişmelere yoranlar var?
İnşallah, daha kötü bir durum ile karşılaşmayız..
Sağlık ya, aman kendinize iyi bakın..
Dünyada sağlıktan önemli ne ola ki?
Aman kendinize iyi bakınız!
Neyse?

BİR DOSTUN EKSİKLİĞİ?
Sevgili Karasulu Muzaffer Tatlı dostumun,” Karasulu Mahmut Hoca” yazısını okudunuz mu?
Okumamışsanız, aman kaçırmayınız?
Hemin Bizim Sakarya’da, hem de kendi facebook sayfasında bulabilirsiniz!
Uzatmayalım, Sevgili Muzaffer Tatlı kardeşim bana bir not geçmiş..
Ne diye mi?
Okuyalım:
“Sen gibi duyarlı ve yerel bir dostun eksikliğini ,Karasu'da o kadar çok çekiyorum ki...
Çok teşekkür ediyor, her daim seni Karasu'da ağırlamak (Nazım Abimle birlikte) benim için müthiş bir gurur kaynağı olacaktır...
Teşekkür ediyor, sevgi ve selamlarımı sunuyorum...
Sağ ol...”

Ne demek?
Bizde kendisine, bu güzel satırlar için teşekkür ediyoruz..Ama öncelikle “Karasulu Mahmut Hocayı” bize tanıttığı ve anlattığı,unutmadığı bizlerde kendisine çok teşekkür ediyoruz!
Keşke, sevgili Muzaffer Tatlı gibi, “ilçesinde, köyünde, mahallesindeki sorunları böyle dert edinen ve onlara çözümler arayan, gelmiş, geçmiş güzel insanları hatırlayan ve onlara ahte-vefa gösterenlerimiz” çok olsa?
Temenni bu ya?

KENDİNİZİ ÜZMEYİNİZ?
Bir başka dostum, meslektaşım da şu satırları geçmekten imtina etmemiş, bir gözatalım mı?
“İyi günler Yusuf bey kardeşim; nasılsınız?, umarım iyisinizdir. Artık insanlar da vefa aramayın, o duygu çoktan kayboldu.
Mevcut iktidar sayesinde, siyasi kutuplaşmalar maalesef çok arttı!..
Kendinizi üzmeyin lütfen, sizin Akyazı'ya hizmetiniz çoktur, inşallah iş işten geçmeden anlarlar..
Hepinize selam ve sevgiler...”

Elbette adı, bende ve müstesna yerde saklı.. Sadace “Ş.A” demekle yetineceğim..
İnsanın böyle uzaklarda, dostları, arkadaşları, okurları olması ne kadar güzel..
Ara sırada olsa, dertleşmek, bir iki kelime yazmak için fırsat kollamak, ne güzel..

KIZIM ÜNİVERSİTEDEN GERİ DÖNDÜ?

Yine bizden biri, bir Akyazılı hemşerimiz, yakınımız, dostumuz, eline kalemi almış ve bizimle yaşamın bazı kesitlerini paylaşmış!
Bir okuyalım mı?
“Selamün aleykümmmm abi, nasılsın, iyisinizdir inşallah!
Yazınızı okudum ve beyendim, okumak, çok güzel, ama bizler fakirlikten okuyamadık!
8 Kardeşdik.. Çok istedim olmadı. 2 Kızım, 1Oğlum var..
Allah cc sağlıklı hayırlı uzun ömür versin inşallah!
Büyük kızım liseye kadar okudu, dersleri süperdi.. Hep başarı belgesi getirdi. Okutamadım, yettiremedim, polis olmak istiyordu, ama şu anda evli..
Ufak kızım 22 Yaşında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’ni kazandı.
 Bir ay okudu, masraflarını karşılayamadık, geri gelmek zorunda kaldı.
 

BENİ SPORA VERİN?
Oğlum Muhammed Ali, 13 Yaşında.. “Beni spora verin” diyor! Ama, abi hayat şartları el vermiyor! Anne,baba olarak, çok üzülüyoruz!  Anneleri kanser hastalığı atlattı, tedavisi sürüyor.. Ben, “şeker, tansiyon ve kalp” hastasıyım..” diyerek, içinde bulunduğu durumu ve sitemlerini saymış..

AKYAZI ZENGİN BİR İLÇE DE?
Akyazı, zengin bir ilçe sayılır..
Fakiri, fukarası yok mu?
Olmaz mı?
Ama, o çarık giyilen günlerden bugüne kadar geçirilen evreleri bilen biri olarak, bu satırlar canımı incitti?..
Neden mi?
İnsan böyle bir durumda olan yakınına, komşusuna, akrabasına bile sahip çıkımıyorsa, ne işe yararız?
Bu satırları yazan, belli ki mağdur..
“Fakirlikten” söz eden birinin mağdur olmaması mümkün mü?
Peki bu aileye, bu çocuklara el atsak, devletin yardımını, şevkatini görseler, iyi olmaz mı?

NEREDE YETKİLİLERİMİZ?
Bir kere bu ailenin mahalle muhtarı, ilçe kaymakamı, belediye başkanı, siyasi parti temsilcileri, zengin eşrafımızın sıcak kol kanatları bugünlerde açılmayacak ta ne zaman açılacak..
Yaşı 13’ü bulmuşy bu genç Alaağaçspor, Akyazıspor veya diğer futbol takımlarımızın altyapısına alınsa ne zararı olur?
Bu Zonguldak’dan geri dönen kızımıza, Akyazılı zengin eşrafımızdan bir el uzansa da okumasını sağlasa, ne kaybederiz..
“Bu ailenin mutlu, refah içinde yaşaması için devletin imkan ve kabiliyetleri”, ne güne duruyor?
İlla,” bu yardımlardan yararlanmak için bir partiye üyemi  olunmalı, militan mı” kesilmeli?

KİMBİLİR NE MAĞDURLARIMIZ VAR?
Kimbilir, bunun iki ne mağdurlarımız vardır?
Lütfen, Akyazı’da resmi kurum ve kuruluşları yönetenler, “çevrenizdekilerden öldüklerinde haberiniz olmaması için” harekete geçiniz?
Böyle anlarda yardımlarımız yerini bulmayacak ta ne zaman bulacak?
Böyle anlarda,” devletin şevkatli elleri mağdurlara uzanmayacak ta” ne zaman uzanacak?
Yoksa,”insanlık çoktan ölmüş te” haberimiz mi yok?
Yusuf Cinal yazıyor, 16 Aralık 2022 Brüksel
NOT
: Adı, sanı, adresi bende gizli olan bu vatandaşımıza ilgi göstereceklere yardıma hazırız..Şimdiden teşekkür ederim..