Sevgili okurlar,
Ülkemizde gerçekleştirilen 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri, yapılışı, sonuçları ve sonradan yapılan YSK(Yüksek Seçim Kurulu) şikayetleri ve kararları ile unutulmayacaktır..
İnanın, siyaset üzerine yazmak istemiyorum, ancak takdir edersiniz ki, Türkiye ağır bir“demokrasi buhranı” içine girdi!
Hani halk dili ile “armutlar ile elmalar” gerçekten birbirinden ayrıt edilmeyecek durumda!..
Ya da Hasan Emmi’nin anlayacağı gibi “sapla, saman” inanın birbirine karıştı!..
Bu durum, birçok vatandaşın umurunda olmayabilir, ama unutmayınız ki, bu memleketi, bu vatanı, bu bayrağı ve bu misyonu, bize emanet eden, miras bırakanların vasiyetini yerine getirememek, bu hassa konularda aciz duruma düşmek kim ister?
Şu Irak ve Suriye’nin durumu, bize bazı şeyler anlatmıyor mu?
Yer yüzündeki rejimlerin en güzeli olan “Cumhuriyet”e sahip, ender ülkelerden biridir Türkiye..
“Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” anlayışı ile çıktığımız bu yolda, elde ettiğimiz tüm sosyal, siyasal, ekonomik hakların çoğunu “tek adam rejimine” terk etmenin ağır faturaları ve bedeli şu kısa zamanda görülmedi mi?
Adına,”başkanlık sistemi” denilen, bu yeni sistemde, işte aklı-evveller, gözümüzün içine baka, baka “ Türkiye Cumhuriyeti” (T.C)adlarını tek, tek resmi kurumların önünden kaldırmadılar mı?
Gidişatı anlamak için, illa siyasetçi olmak bile gerekmiyor artık!
Soğan, patates, patlıcan, domates, biber bize her şeyi anlatmıyor mu?
***
Sevgili okurlar,
İşte “fesli” denilen sözde tarihçi Kadir Mısırlıoğlu”nun cenazesi, bize açık ve seçik her şeyi anlatıyor..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret etmek için, “ İstiklal Mücadelesi”ne küfreden, hakaret eden ve “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen bir meczubun sahiplenilmesi, tabutuna Türk Bayrağı konması, kendisine devlet töreni yapılması, neyin ifadesidir?
Bir mevtanın ardından konuşmak tarzım değildir..
Ama, gerçekleri, gelecek nesillere nasıl izah edeceğiz?
İşte bu vesile ile müsaadenizle, bu yazımı da ülke siyaseti ile ilgili olarak yazıyorum..
İstiyorum ki, tarihe not düşelim!..
istiyorum ki, bugünlerde neler olmuş, gelecekteki neslimiz iyi öğrensin!.. İstiyorum ki, İstanbul seçimlerinde, ne olup bittiğini iyi anlasınlar!..
YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal etmesi, kimseye artı puan getirmez..
Burada, AK Parti ile Cumhurbaşkanlığı koltuğu,” cumhur ittifakı” ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarihi bir sorumluluk üstlenmişlerdir..
İstanbul seçimlerini kaybedince, YSK’yı adeta şikayet ablukası altına aldılar..
Dosyalar bavullarla taşındı..
Bu durum bize FETÖ güruhunu hatırlatmadı mı?
Pansilvanya yolcularından, Sakarya milletvekili muhterem Ali İhsan Yavuz, yandaş medyanın kahramanı ilan edilmedi mi?..(Kendisi telefon etti..Böyle bir durumun söz konusu olmadığını, İçinde CHP’li vekillerin de bulunduğu bir çalışma heyeti ile Manhattın’da olduklarını, hiçbir zaman FETÖ sohbetlerine katılmadığını, Zaman gazetesine abone olmadığını, maklube yemediğini söyledi..Bu vesile ile buraya bu notu düşüyorum..Beni ikna etti..Gerisi kendisine kalmış bir durum!..Durum buysa kendisinden özür dilerim..Gerçekten ülkemde elmalar ile armutlar birbirine karıştı! Sorumlusu biz değiliz..))
Helal olsun, kayığını, pardon takasını karadan bile yürütmesini başardı..
Benim de arkam, devletlum olsa, aynı başarı kaçınılmazdır elbet?!..
Neyse!
Seçimlerin asıl kahramanı Anadolu Ajansı’nın ise, sesi soluğu kesildi..
Bunları tarih unutur mu?
Tarih unutsa, biz unutur muyuz?
Ve Binali Yıldırım!
Sen kalk, bir iki çömez siyasetçinin aklı ile “ Bu seçimi 3 bin 580 oyla kazandım” açıklaması yap!
Sonra yan gel yat!
Ne zamana kadar?
YSK açıklamasına kadar..
Usta mikrofonu eline almış, utanmadan,sıkılmadan “ asıl mağdur benim” diyor..
Şaşkınlık bu ya, ey Binali Yıldırım, Allah aşkına siz neyin mağdurusunuz?
Hiç utanmanız, sıkılmanız yok mu?
Bu milleti aptal mı sanırsınız?
Ey Binali Yıldırım, bilesiniz ki, “asıl mağduru” zatıâliniz, parti genel başkanınız ve avenesi ile dayattığınız, o YSK’a yarattı!
Bilmiyorsanız, bilmemezlikten geliyorsanız öğreniniz!..
Adı, Ekrem İmamoğlu!
Bakınız, o mağduriyet, 17 Yaşındaki bir küçük gencin dilinde, “ Ekrem Ağbi üzülme, yarın güzel olacak” diye şarkı, slogan ve gelecek oldu..
Daha da ötesi, bu küçük Berkay, kendisi ile yapılan röportajda, geleceğe dair olduğu kadar, yarattığınız iklime karşı, Ekrem İmamoğlu’nun umut, gelecek olduğunu haykırdı ve Türk çocuklarına “ sakın yurt dışına okumak için gitmeyeniz, Ekrem ağbi ve ekibi geliyor” diye mesaj yolluyor, ne dersiniz?
Asıl mağduriyeti şimdi öğrendiniz mi, Binali Efendi?
Söylenecek çok şey var ama, bu kadarı yetişir herhalde!?
***
Sevgili okurlar,
Bir sözüm de, mevcut iktidarın İçişleri Bakanı Trabzonlu Süleyman Soylu’ya,
Çok efelenme usta, siyasetin senden daha iyisi ve hası geldi..
Haçan, o da Trabzonlu!
Öyle sanal alemde, mesajlar atmana gerek yok!..
Bu Binali Yıldırım ile zafere koşmanız mümkün değil..
Eevet, o ayak oyunlarını yaparsanız, haklısınız, ” 23 Haziran İstanbul Binali Yıldırım” olur!
Sizden iyi bilecek değiliz ya?
Karşımızda koca devletin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu var!
Yalan sıkacak değil ya!?
Ey Süleyman Soylu, unutmayınız ki, karşınızda halk ve Allah’ında sopası var!
“Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!”
İlahi adaleti ve bu tarihi sözü sakın unutmayınız?
Çekirge bir sıçrar,iki sıçrar..
Sonu malum!
Ancak, İstanbul’da gördük ki, sıçramayu!?
Bakalım bu geri kalan günlerde, daha ne kadar devletin imkânlarını, kabiliyetlerini, valilerini, kaymakamlarını, muhtarlarını, yumruk atan köylülerini kullanacaksınız?..
***
Sevgili okurlar,
Bakınız, Sakaryalı hemşerim Dr. Cihan Kolip,”tuz koktu” diyor!
Tuzu kokutanlara, ülkenin çılgını çıkartanlara, bu milletin İstanbul’dan söyleyecekleri olmalı?
Söyleyecekleri olmalı, demokrasi adına, mağduriyet adına, hak, hukuk adına!..
Ayak oyunlarınız, seçmen oyunlarınız, fişleme, takip, markaja alma, sandık seçmen listelerinden silme işlemleriniz, korkutma, dayatma, bu sefer yok!
Bu sefer işiniz zor!..
İstanbul’da kız kulesi, yandım aman canan!…
Demokrasi için yürüyüş başladı bile!