Her sabah bir başka kabusa uyanıyoruz. Geçtiğimiz hafta ihmaller ve tedbirsizlikler yüzünden bir otel yandı ve yetmiş sekiz yurttaşımız feci şekilde hayatını kaybetti. Ancak, günlerdir süren yangının çıkışı, söndürülemeyişi ve sorumlularına ilişkin tüm tartışmaların ardından hâlâ bu facianın sorumlusu kim diye düşünülüyor olması bile facianın kendisi kadar trajik değil mi? Geri dönüşü olmayan, bu felaketin sorumluluğunun üstlenilmesi, sorumluların istifası ya da yargılanması falan gerekirken, hepsinin ne yazık ki kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterme çabası içinde olmaları ise nasıl bir sosyal çürüme içinde olduğumuzu apaçık gözler önüne sermiyor mu siz ce de? Korunamıyoruz, korunmuyoruz, aydınlanmıyor, aydınlatılamıyoruz, yargılamıyor, yargılayamıyoruz birde tüm bunlardan utanmıyoruz da….

Kimdir Gazeteci? Nedir Gazetecilik?

Şimdi ne oluyor? Halkın gazetecileri gözaltına alınıyor, halkın gazetecileri susturuluyor. Aslında burada da yapılan şey, halkın haber ve bilgi alma hakkının elinden alınması, gazeteciliğin suçmuş gibi gösterilmesinden başka bir şey değil...Sorumsuzluk ve liyakatsizlik kaynaklı felaketler bir yana, ekonomik kriz bir yanda, ülkede şimdi birde demokrasi krizi yaşanıyor

 Gazeteciler bir haber yaparken, halkı olan biten konusunda aydınlatırken ki… görev tanımları bu, kim rahatsız olur, kimin ayağına basarım, kimin tadını kaçırırım diye mi düşünecekler?

Gazeteler, halkın haber alma özgürlüğünün ve demokratik toplumların en önemli parçasıdır. Gazetecilikse, olayların tarafsız ve doğru bir şekilde araştırılıp halka sunulması sanatıdır. Gazetecilik, kamuoyunun bilgilendirilmesi, toplumda farkındalık yaratılması ve hesap sorulabilirliğinin sağlanması için mutlak hayati bir rol oynar. Gazeteciler, olayları araştırarak, tanıklarla konuşarak, belgeleri inceleyerek ve güvenilir kaynaklardan bilgi toplayarak haber hazırlarlar. İyi bir haberci ise herkesin bildiği üzere, olayların arka planını, nedenlerini ve sonuçlarını derinlemesine araştırır. Güvenilir kaynaklardan bilgi toplar ve farklı bakış açılarını dikkate alarak kamuoyuna yansıtır. Haberci, olayları ve bilgileri sorgular. Resmî açıklamaları ve iddiaları sorgulaması, bağımsız ve eleştirel düşünmesi ise haberinin kalitesini artırır. İyi bir haberci, mesleğinin etik kurallarına bağlı kalır. Haber yaparken doğruluk, dürüstlük ve adalet ilkelerine de mutlak saygı gösterir.

Zor ve tehlikeli durumlarda bile gerçeği ortaya çıkarmak için cesaret göstermek, iyi bir habercinin önemli bir özelliğidir. Onların bu cesaretiyle de, halk bilgiye ulaşır.

Gazetecilik, bilgiye ulaşma, onu analiz etme ve halka doğru bir şekilde sunma sanatı ve bilimidir. İyi bir gazeteci, toplumun bilinçlenmesine ve demokrasinin güçlenmesine büyük katkı sağlar.

Halkın Haber Alma Özgürlüğüne Darbe!

Özeleştiriden yoksun kim ve hangi birim varsa, bunlara eleştiri getirmek, aydınlanmalarını sağlayacak sorular yöneltmek suç sayılmamalıdır. Bir ülkede ödül verip, sahip çıkılıp takdir göstermemiz gereken insanlara gözdağı vermek, halkın haber alma özgürlüğüne darbe vurmak değildir de nedir?

Gazeteciler halkın gerçekleri öğrenme hakkının ciddi savunucusudurlar. Gazetecileri susturmak, demokrasiye yapılan büyük bir ihanet değil midir?

Bugün göz altıları gerçekleştirenler ve bu süreçleri yönlendirenler, yarın sizin haklarınızın ihlal edildiği bir durumda sizi ve haklarınızı koruyacak, yanlışı doğruyu gösterecek kişilerde gazeteciler değil midir? Bu kişilerin, hukuka aykırı bir biçimde gözaltına alınan bu gazetecilerin, tek suçu gazetecilik yapmaktır. Bu, halkın haber alma hakkını savunan tüm cesur insanların susturulma çabasıdır.

Düşünelim, dar görüşlü ve sadece belirli bir çerçevede ve salt yandaş habercilik yapan bazı kişiler neden hiç sorgulanmazlar? Yargının, basın söz konusu olduğunda çifte standart uygulaması ve adaletten uzak kalması kabul görebilir bir şey midir?

Bu olanlar gözaltı değil gözdağıdır!

Son yaşanan bu olaylar, aslında gazetecilerin değil de, halkın haber alma özgürlüğünün gözaltına alındığını gösteriyor bize. Bu bir gözdağıdır ve sadece gazetecilere değil, aynı zamanda düşünebilen, düşündüğünü dile getirebilen, konuşan ve sesini yükselten her vatandaşa yöneliktir.

Basın özgürlüğü, demokrasinin temel taşlarından biridir. Eğer gazeteciler susturulursa, halk doğru bilgiye nasıl ulaşacak? Gazetecilerin eleştirileri, toplumun aydınlanmasını sağlayacak önemli bir güçtür. Onları susturmak, halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektir.

Gözaltındaki gazeteciler, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun simgesi haline geldi bu ülkede. Onlar, bir toplumun özgürce ve doğru bir şekilde bilgiye ulaşmasını savunurken, bu uğurda haksızlıklara maruz kalıyorlar. Halkın haber alma özgürlüğü, demokrasinin kalbidir ve bu özgürlüğü korumak, aslında hepimizin sorumluluğudur. Bu nedenle, gazetecilere yönelik baskılar sadece onların değil, hepimizin sesinin kısılması anlamına gelmiyor mu siz ce de?

Hareketli Gündem Unutturabilir mi Tüm Bu Yaşananları?

Peki bu gözaltılar ve soruşturmalar, basına yapılan baskılar, Bolu Grand Kartal Otel'de yaşanan faciayı ve sorumlularını unutturabilir mi bize? Tüm ülkeyi yasa boğan can kayıplarının sorumlularının hesap vermesi gerektiği yerde, gazetecilerin sindirilmesi gibi çok anlamsız olay örgüsü unutturabilir mi yaşanan felaketi???  

Çocuk katilleri, cinsel istismar suçluları, kadına şiddet uygulayanlar ve bir otelde yetmiş sekiz vatandaşımızın ölümüne sebep olan sorumlular içinde, yargının aynı hassasiyet ve hızı göstermesi gerekmez miydi?

Olayların ardındaki ihmallerin, tedbirsizliklerin ve sorumluların göz önüne serilmesi suç sayılmamalı gerçeklerin üzeri örtülmemelidir. Ancak bu şekilde, ülkeler karanlık kabuslardan uyanarak, aydınlık bir geleceğe yelken açabilirler...