Sevgili okurlar,
Bartın, Amasra Maden Havzası’nda meydana gelen elim “grizu patlamasında” hayatını kaybedenleri edebiyete uğurladık!..
Ülke genelinde “yas” ilan edilmedi ama, yine başta siyasi partilerimizin, sivil örgütlerin ve devlet erkanının bu manada üzüntü içinde taziyelerini iletmesi çok önemlidir..
Bir ülkenin en önemli göstergelerinden biridir bu!
Belçika’da böyle bir “maden faciasında”, 263 Maden işçisinin hayatını kaybetmesinin acısı hala düzenlenen törenlerle yaşanır..

RADİKAL KARARLARI KİM ALACAK?
O faciadan sonra Belçika, maden havzalarında daha “radikal tedbirler” alarak, bu tip kazaların önüne geçti..
Hatta, kömür madeninin getirisi az olduğu için, 1986 Yılından başlanılarak, maden ocaklarını periyodik olarak kapattı..
Bu alanlar, bugün turizmin hizmetine sunularak, müze ve ticaret, kültür alanlarına çevrildi..
Belçika gibi bizim böyle bir karar alma lüksümüz yok!
Üstelik,enerjinin bu kadar önem arzettiği bir dönemde, böyle radikal kararlar alınabilinir mi?

“TÜRKİYE, ESKİ TÜRKİYE DEĞİL” DİYENLER?
Tamam, madenleri kapatmayınız ama, “lütfen bu alanlarda hem işveren olarak, hem devlet ve hem de sendikalar, iş güvenliği birimleri olarak, gerekli kontrolü sağlayarak, denetim ve incelemelerde” bulunamaz mıyız?
“Türkiye, artık eski Türkiye değil” diye bağırıp çağıranlar, neredeler acaba?
Türkiye’nin,” eski Türkiye olmadığını, kim, kimler cümle aleme” gösterecek?
Şöyle geriye baktığımızda, 20 Yıl içinde, “ülke içinde meydana gelen patlamalarda hayatlarını kaybedenlerin acısı” yüreklerde diner mi?
Bu acıyı dindirecek, yasal ve acil işlemler neden alınmaz?
Yerin yüzmetrelerce altında, kömür çıkarma yarışı yaptıranlar, acaba buradaki güvenliği neden dikkate almazlar?
“Almazlar” diyorum, zira alsalar, bu patlamalar, bu acılar yaşanır mı?

SEÇİME ÇEYREK KALA?
Bir başka konu ise, ülkemizde yaşanan “ekonomik krizin faturasını,işçilerimizin, emekçilerin” ödediğidir!..
Pandemi(Covit 19) sürecindeki gibi, bu süreçte de;” siyasi iradenin işi sürüncemeye  bırakması” ve seçimler arifesinde “ öyle bir ücret artışı yapacağız ki, buna herkes şaşıracak” diyerek, “yine işi sürüncemeye bıraktığı ve işi zamana yaydığı” görülmektedir..
Ne bekleniyor acaba?
“İşçi, emekli, dul, yetim, memuru, velhasıl çalışanları umutlandırmak, sonra da onları  seçim kozu olarak bekelemede bırakmak” ne demektir?
Bu ücret artışı, şu kış önünde yapılmayacaksa, ne zaman yapılacak?
Seçime çeyrek kala mı?

40 YIL SONRA VERİLEN HAKLAR?
Bakınız, Belçika’da maden işçilerinin hakkı, aradan 40 Yıl geçmesine rağmen,”eksik ödeme ve hesaplama” nedeni ile tekrar ödeniyor..
Dünyanın en ağır işçileri olarak kabul edilen “madencilerin hakkı”, asla para ile ödenmez?
Ama, Belçika’da yasalar var!
Bu yasalar gereği, işçi sendikaları ve sivil örgütler, yanlarına siyasileri de alarak, “işverenden bu hakları çatır, çatır almayı” başardılar..
Hala, bu yönde hakların tam olarak verilmediği gerekçesi ile eylemler de sürdürülüyor..
Türkiye ile Avrupa ülkelerini kıyaslayanlar neredesiniz?
“Vatandaşın emekli yaş gelmedi” diye,”bir köşede bekletilmesini” ne demektir?
Dünyanın neresinde böyle bir uygulama vardır?
Peki, bu insanlar ne yiyip, içeçekler?
Siyasi irade, bunun açıklamasını yapabilir mi?

ZAFER EDASI İLE FOTOĞRAF ÇEKTİRME?
Unutmayınız ki, “siyasileri, ülkeye en iyi hizmet noktasında seçip devletin tepesinde” görevlendiriyoruz..
Siyasilerin, bir yasal işlem sonrası bir araya gelerek, “zafer edası ile resim çektirmesini”, içimize nasıl sindireceğiz?
“Kime, kimlere karşı zafer kazanıldı ki, bu zafer tablosu fotoğrafta” buluşuluyor?
Yani, “insanımızın özgürlük alanının daraltılması”, siyaseti bu kadar neden ilgilendiriyor?
Siz,muhalefete mi,yoksa bu ülkenin “ özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir”diyenlere mi golü attınız ki, bu kadar sevinçlisiniz?
İnsanımız, bu yasaya rağmen, “özgürlüklerinden” vaz mı geçecek?
Şu yanıbaşımızda İran’da, “özgürlükler” adına, “başörtülüreni yakan, saçlarını kesenleri” görmüyor, ibret almıyor musunuz?

ALBAYRAĞA SARILI TABUTLAR?
Kısaca, Soma ve diğer medan ocaklarında ve alanlarda yaşanan facialardan sonra, Bartın Amasra’da yine yüreklerimiz kanadı!..
Toprağın kara bağrından çıkarılan evlatlarımız, bir, bir toprağa verildi..
“Albayraklara sarılı cenazeler”, hala gözümümüzün önünde!
Aklım, yiğit evlatlarımızın cenaze törenlerine takılı kaldı!..
Siyasi iktidarın şovuna dönüşen, yüksek korumalı cenaze törenlerinde, dile gelenler arasında çok önemli haykırışlar vardı?
Umarım, bu haykırışlar dikkate alınır ve takip edilir?
Bir de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çevresindekilerin katıldığı  cenaze törenlerinde, “muhalefet parti liderleri” neden yoktu?
Pekala, “ hepsi taziye için”, orada değillermiydi?

PASAPORTLARI MI YOK?
Cenaze törenlerine katılmak için “pasaportları mı” eksik idi?
Onlar bir başka ülkenin siyasi parti ledirleri miydi?
Böyle acılı günlerde, bir araya gelemeyeceksek, “acıda birlik ve dirlik sergilemeyeceksek, hangi günlerde bunu sergilememiz” gerekli?
Bunu, biri çıkıp bize anlatabilir mi?
Bir milleti en hassas, en acı gününde bile ayrıştıran zihniyete, ne demeli?
Milletimiz, acı ama, bu gerçeği, “bu ayrışmayı, bu ikiliği” görmüyor mu?
Gözlerimize “mil mi” çekildi?
Biliniz ki bunun adı,” siyaset”  olamaz?
Olsa, olsa bu,”bir milleti çökertme” olur!
Allah korusun!
Yusuf Cinal yazıyor, 18 Ekim 2022 Brüksel