Az önce ENAG enflasyon rakamlarını açıkladı. Saat 10.00’da da iktidar bürokratları açıklayacak. Aslında beklemem lazım değil mi? Ama niye vakit kaybedeyim ki? Açıklanacak olan enflasyon oranının komik ötesi olacağı ve gerçekleri yansıtmayacağı aşikar…
Neden böyle oluyor? Anlatayım; Şirket muhasebeci alacaktır, duyuru yapılır, başvurular alınır ve mülakat başlar. Tek bir soru sorulur adaylara, tek cümle ve oldukça basit; 2 kere 2 kaç eder? Ne olacak canım, tabi ki 4 eder diyenlerin alayı elenir. Doğru cevap yani istenen cevap; “siz kaç çıkmasını istersiniz efendim”dir.
TUİK’in başına ‘siz kaç çıkmasını istersiniz efendim’ diyeni getirirseniz, bu zam yağmuru altında enflasyonun nasıl olup düşük çıktığına hayret etmenize gerek kalmaz.
Enflasyon önemlidir. Enflasyon, turnusol kağıdıdır. Enflasyon, takke düşünce görünen keldir.
Enflasyon, performansın, icraatın yegane ölçüsüdür.
Ve en önemlisi de devlet ve özel sektör patronlarının korkulu rüyası olan işçi/memur ücret artış oranının belirleyicisidir.
E düşmüyor meret, ne yapacaksın? Siz kaç çıkmasını istersiniz efendim diyeni bulacaksın.
Bir de kamuoyunu ‘siz ne yazmamızı istersiniz efendim’ diyen bir yandaş basınınız da varsa gerisi kolay.
Öyle oldu… Baktılar ki düşüremiyorlar, kağıt üstünde indiriyor ve bunu da bir güzel yutturuyorlar.
Yutturuyorlar ki fiyatlar arttıkça, resmî enflasyonun düştüğü iddia edilen çok çok garip ülke...
Ve buna inanan garip bir kütle haline getirildik...
Tamam, ekonomi bilmiyor, tanımlardan ve rakamlardan hiç anlamıyor olabilirsiniz. Peki, dün aldığını aynı fiyata bugün alamıyor olman da mı seni uyandırmıyor güzel kardeşim?
Az çok anladığını sananlar da kendince mazeret üretiyor; Tamam ama ne yapalım döviz ve faiz lobisi devreye girdi, dövizi patlattılar!
Yok öyle bir şey. Hani döviz arttı, yükseldi diyorlar ya aslında yükselen döviz değil düşen Türk lirasıdır.
Olay; yerli ve milli paranın yabancı paralar karşısında değerini yitirmesi, dolayısıyla elin parasını almak için senin daha çok para vermen demektir.
Peki, bir ülkenin parasının değeri neden düşer?
Cumhurbaşkanımızın tabiri ile faiz sebep, enflasyon sonuç mu? Bakalım…
Döviz artışını etkileyen/tetikleyen başlıca iç ve dış etkenler; FED kararları, IMF, Uluslararası ticaret, cari açık, para birimine olan arz-talep, enflasyon değişimleri, ekonomik ilişkiler, yurt içi ve yurt dışı faiz oranları, turizm ve dış ilişkilerdir.
Bir ülkenin ithal ettiği ürün kalemi ve hizmetlere ödediği miktar, ihraç ettiği mal ve hizmetlere ödediği miktarı aşıyor ise cari açık oluşur ki döviz artışının önemli sebeplerindendir.
FED; ABD’nin Federal Reserve Yasası ile başlayan bir sistemdir, ABD’nin para politikası ile ilgili tüm kararlar FED aracılığıyla verilir.
Bu anlamda, döviz ürünlerinin de dolara endeksli olması sonucu FED’in alacağı bütün kararlar dünya para politikasını ve bunun yanı sıra faiz kararlarını, ülkelerin iç politikası ve konjonktürüne de göre pozitif ya da negatif etkiler.
Dolarda Arz-Talep Dengesi; Talep, bir mal ya da hizmete olan ilginin artması sonucu oluşur ve bu da o mal ya da hizmetin değerini arttırır. Tüm tüketim mallarında olduğu gibi, para birimleri ve borsalar için de bu geçerlidir. Dolayısıyla dolar da bu kural kapsamında değerlenir ya da değer kaybeder. Doların fiyatı artıyorsa talep artmıştır. Bu noktada yatırım yapma yönelimleri de etkilidir.
İç ve dış yatırımcı senin paran ve tahvillerin değer kazandırıyorsa senin parana aksi olursa altın ve dövize yatırım yapar.
Yani sen faizleri düşük tutarsan, yatırımcı döviz ve altına hücum eder. Döviz ve altın artar.
Bu noktada ülkenin dolar rezervi çok ama çok önemlidir.
Merkez bankanızda yeterli döviziniz varsa, piyasaya sürmek suretiyle dövizin ateşini düşürür aksi halde eller yukarı, teslim olursunuz.
Dolar rezervinizin artması için de yabancı yatırımcının para girişi yapması, turizm sektörünün büyük olması, ihracat ile elde edilen gelir oranının fazla olması gerekir.
Ülke sınırları içindeki dolara olan talep, ülke içindeki dolar oranından yüksek ise dolar yükselir.
Yabancı yatırımcıların yatırım yapmaması, mevcut yatırımcının çıkış yapması sonucunda doları yükselir.
Siyasi konjonktür ve problemler doların yükselme/düşme nedenleri arasındadır.
Eğer üretim az ise ve bir ülke ihtiyaçlarını dışarıdan satın alarak elde ediyorsa dolar sabit bir grafikte seyretmez, yükselir.
Doğrudan ya da dolaylı yatırımlar ülkeye döviz girişi sağlar ve dolar fiyatında düşüş meydana gelir.
Dünya ekonomik ve siyasi durumu iyiyse ülkeye para girişi daha kolay olur ve dolar fiyatında azalma meydana gelir.
Ülkede ekonomik kriz beklentisi, enflasyonist baskı, o ülkenin yerli parasına olan güveni azaltır.
Ülkede ihracat oranı artarsa ülkeye döviz girişi artar ve dolar fiyatında düşüş meydana gelir.
İthalatta artış fazla ise ülke dışına döviz çıkar ve döviz fiyatında artış oluşur.
IMF ve benzeri kredi veren kuruluşlar dövizin ateşinin söndürülmesinde önemli etkendir.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar da önemlidir. Bunların ülke ekonomisi için olumlu kararlar vermesi fon girişine aksi karar vermeleri çıkışa yani kaçışa sebep olur.
Makroekonomik göstergelerin pozitif olması o ülke ekonomisine olan güveni arttırır ve ülkeye fon girişi olur, dolar fiyatı düşer.
Merkez bankası bağımsızlığı işin olmazsa olmazıdır.
Merkez bankasının bağımsız olması ülkeye olan güveni arttırır ve ülkeye döviz girişi yapılır, döviz girişi nedeniyle dolarda düşüş olur.
Şeffaflık: Ülke ekonomisinin şeffaf olması, ülkeye olan güveni tazeler ve ülkeye fon girişi sağlanır. Ülkeye fon girişi ile dolar fiyatında azalma beklenir.
Siyasi kriz tahminleri: Siyasi kriz öngörüldüğü dönemlerde dolara gösterilen talep artar, bu sebeple dolar fiyatı yükselir.
Yurt içi faiz oranları önemli bir iç etkendir. Yurt içinde faiz oranının azaltılması dolar fiyatını yükseltir.
Dolayısıyla, faiz sebep, enflasyon sonuçtur tezinin ülkeyi getirdiği noktadır bu.
Şimdi vazgeçilmiş olması bir şeyleri düzeltecek olsa bile, bu süreçte yaşananları unutturmamalı, gerekirse hesap da sorulmalı…