Sevgili okurlar.
Dikkat eden okurlarımız şunu açık ve net söyleyecekler ki, “ülkede siyasallaşmanın getirdiği çürümüşlüklerin, kokuşmuşlukların ceremesini” sonunda yeni vatandaşımızın çekeceği gerçeğidir!
Niye mi?
Niye olacak?
Siz, “Devlet’in yerine kendinizi, partinizi koyar, kurumların içini boşaltır, işlevini, yani konumunu, yapısını değiştirirseniz”, olacağı bu!
Böyle bir durumda, “siyasallaşmış kadrolardan, adil, eşit, hak, hukuk..” temelinde, bir hizmet kim bekleyebilir?
“Yapılan sınavlar, mülakatlar sonrası”, kimlerin, nerelere yerleştirildiğini, “açık ve seçik olarak, bir ayrımcılık, bir parti taşlık yapıldığını avaz, avaz dillendirenleri umursamazsak, başımıza gelenleri elbette sineye çekmekten başka”, ne yapabiliriz ki?

BAŞA DÖNMENİN HESAPLARI?
Yani gidip, “kadıyı, kadıya mı şikâyet” edeceğiz?
Bu yapılanma ardında, “üç maaş, dört maaş üstüne, bir de huzur hakkı alanları, devletin önemli kurumlarında, önemli görevlere getirenleri”, herkes bilmiyor mu?
“Bu durumları bas, bas bağırarak gündeme taşıyanların dillerinde kara tüyler” bitmedi mi?
İşte, gele, gele bir kara taşa geldik?
Şimdi, “başa dönmenin hesaplarını yapan siyasi partilere”, gel de hak verme?
Seçimler kapıda ya, “devletteki kadrolaşmanın, klikleşmenin, siyasallaşmanın yarattığı durumları”, o “asrın büyük depremi” dediğimiz yıkımda, yaşamadık mı?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ötelenirse, kurum ve kuruluşlarının işleyişi, yavaş, yavaş değiştirilirse, bu milletin birlik ve beraberliği de bundan zarar görmez mi?

BU YENİ KUYRUKLARA NE DEMELİ?
Elbette, bunu doğrulayacak, birçok bilgi, belge, uygulama gözlerimiz önünde cereyan etmedi mi?
Git, ekmek kuyruklarına gir..
Git, et, kıyma, süt, yağ kuyruklarına gir..
Git, sağlıkta, randevu kuyruklarında bekle..
Git, çocuğunu okula yazdırmada, adamını ara..
Git, evladını işe yerleştirmede, bir partiliyi bul..
“Fabrikaları satılmış, kozmik odalarına girilmiş, güvenlik teşkilatları siyasallaştırılmış” bir durumda, “eski Türkiye” martavalları” ile halkı kandır?
Olmadı Beyim!?
Yani, bu durumda bile, ” sus-pus olmamızı” bekleyemezsiniz herhalde?
Sizin söyleyecekleriniz varsa, bu vatandaşın da söyleyecekleri olmalı?

ATATÜRK TÜRKİYESİ!
“Biz Cumhuriyet nesli, biz Atatürk Türkiye’sinin evlatları olarak” böyle gördük, böyle geldik!..
Bunları, “muhalif siyasiler”, sıkça dillendiriyor..
Dillendiriyor ya, “bizim yazar, çizer olarak ta bunları tarihe not düşmemiz” gerekmez mi?
Bazen yazılarımızdan, fikir ve düşüncelerimizden yana alınganlık gösterenler olduğunu bilmiyor muyuz?
Ne yapalım yani?
Bizlerde başımızı, kuma mı sokalım?
Yalan, yanlış bilgilere biat mi edelim?
Yok, arkadaş, yok?
Dün ne yazmışsak, bugün de o!

HAKİKATİN PEŞİNDE!
Kendimizi, “hakikatin peşine adamışsak, siyasilerin yalanlarına, dolanlarına, yanlış uygulamalarına, kararlarına alkış” tutamayız!
Eğriye, eğri, doğruya, doğru!
Doğruları söylememiz için, “ilada  milletvekili, bir siyasi partinin üyesi”, olmamız gerekmiyor..
Ülkeye hizmet, “kalem ile de olur, kazma, kürek ile de olur, üretim ile de olur, doğruları haykırmak” ile de olur!..
Çocukluktan itibaren, her sabah “ doğruyum, çalışkanım” diye haykırmadık mı?
Bizlere, “bir ülkede milli menfaatlerin üzerine, kişisel menfaatler çıkmışsa, o ülkede ne gelecek kalır, ne birlik, ne de dirlik “ diye öğretmediler mi?

OH NE GÜZEL MEMLEKET!
“Kanunları çiğne, yasaları uygulama, siyasal çıkarları önde tut, adamını kolla, önemli mevkilere getir, saraylarda yaşa, yaşat, millet fak-rü zaruret içinde”, sense rüyalarda sörf yap!
Güzel kuşum kanaryam,
Vatan millet Sakarya’m
İç suyu, çek nutuğu,
Yuttur halka!
Oh, ne güzel memleket, değil mi?
Ne, diye be kardeşim, ne diye?
İşte ülkenin bütün gazetelerinde yer aldı..

KIZILAY’DAN “S.O.S” MESAJI!
Bizim Sakarya Gazetesi’nde okurlarımıza duyurduk..
Kızılay elbette, Kızılay!
Yetkililer, bas, bas bağırıyor,” üç günlük kan stokumuz kaldı” diye!..
Döndük mü başa?!
“Bir kurum, içte bu kadar hoyratça, zalimce, bilinçsizce çökertilir, Kızılay bir holding, bir şirket gibi yönetilmeye başlanırsa, olacağı bu”, diye avaz, avaz söyleyenler, “ciddiyete, çürümüşlüğe, ihmale, yanlışa”, dikkat çekenler, olmadı mı?
“Dinlemediniz, tınlamadınız, gale bile almadınız”, buralara geldik!

HAYDİ KAN VERMEYE!
Bu ülkenin, bu aziz milletin en önemli kurumlarından Kızılay’da üst düzey yöneticilerden biri çıkıp,” Ulusal kan stoklarımız asgari seviyenin altına düşmüştür" diyorsa, durup, bir kere değil, bin kere düşünmek gerek?
Kızılay gibi önemli kumumuzda durum bu ise, siz diğer kurumlarımızın hallerini, durumlarını bir düşünün?
İşte böyle bir durumda muhalefetin önde gelen liderleri, önderleri, sorumluları çıkıp, “insanımızı Kızılay’a kan bağışına davet etmişse”, gelecekten korkmamak gerek..
Hala, bu ülkeye insanına sevdalı, hizmet erlerimiz, ülke yönetimi için sıra bekliyor demektir..

GÜÇLÜ TÜRKİYE!
İşte,” 14 Mayıs 2023 Tarihinde yapılacak seçimlerde” , onlar adlarını listelere yazdırıyorlar..
“Onları bulup seçmeniz, aydınlık, çağdaş, modern Türkiye’nin de geleceği için de bir umut ışığı” olacaktır..
Bunu başardığınız gün, “gelecek, yaşam, sizler, bizler için, daha güzel olacak” demektir..
Görevinizi sakın unutmayınız, küçüksemeyiniz?
Güçlü,müreffeh Türkiye sizi bekliyor..
Yusuf Cinal yazıyor, 10 Nisan 2023