Sevgili okurlar,
Seçimler kapıda ya, nelere tanık olmuyoruz, nelere?
Önce, “bizim mahalleden” başlamak gerek, elbette..
“Bizim mahalleden”, dediysem, “biz gazetecilerden”  tabii ki?
“Bizim mahalleden” tanıdık yüzlerin de, “siyasete atıldığını” söylesem şaşırmazsınız değil mi?

KAZAK KIZI?
Önce gelin, “Kazak kızı gazeteci, yazar, gezgin, modaratör, rehber, arabulucu, tercüman” velhasıl bütün bunlardan maada, “ bir bilen”, Kazakistan Türkçe Konuşan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazira Bissenova’dan söz ediyorum..
İy ki tanıdığım, dostluk kurduğum, ara sıra dertleştiğimiz gazetecilerden biridir Nazira Bissenova..
Onun sayesinde, taa Kazakistan’a, oradan Kırgızistan’a gitme fırsatı yakaladığımız gibi, “atalar yurdunu tanıdık, oradaki kardeşlerimiz ile selamlaştık, bir sofrada buluştuk, dertleştik, hasret giderdik..”, unutulur mu?

KUTSAL GÖREVLİ!?
Beş çocuğu, eşi, evi ve sevdiklerini de ihmal etmeden, Kazakistanlı gazeteciler ile “Avrupa, Türkiye, kardeş Türk cumhuriyeti gazetecileri buluşturup,ülke,ülke gezdiren, gezdikleri ülkelerin yaşam biçimini, hayat şartlarını öğrenen ve bunları kendi ülkelerinde okurları ile paylaşan Nazira Bissenova, artık içinde bulunduğu duruma pes” diyerek, “artık gönüllü de olsa, gazetecilik dışında bir şey yapmayacağını”, kendi özel sayfasından paylaştı..
Şimdi bu ön giriş bölümünden sonra, gazetecilik bu ya, Nazira Bissenova’nın kendi açıklamasına yer vermezsek olur mu?
Olmaz tabii?
Gelin okuyalım:

İŞ BİTMELİ
Kazaklar! Türkiye hakkında ücretsiz bilgi veren bir referans hizmeti olmaya gidiyorum! Orada olduğum zaman, sorunu çözmene yardım edeceğim.
Ancak "Türkiye, Azerbaycan, Avrupa'dan röportaj yapacak bir uzman bul", "bu paragrafı çevir, Etkinlik yapacağım, Kazak gazetecileri toplayacağım, panel oturumunun konusunu bul, konuşmacılarla anlaş, kendin moderatör o..l" gibi tipler artık kabul edilmiyor.
Hepiniz faturaları ödeyin, ben işi yapacağım.
Yoksa, seni bedava geztirecek başka bir aptal bul.
Sanırım deliyim!

EMEĞİN KARŞILIĞI?
Yarım sayfa bilgi yazsam da meslektaşlarıma kalem para ödüyorum.
“Türkiye Gazeteciler Fonu” adına, “yurt dışı seyahatlerine ücretsiz” gönderiyorum.
Yani, her türlü çabanın karşılığını almak gerekir.
“Bedava hizmet etmekten, imtina edersem, alınmanıza gerek yok!”
Para verin çalışalım.
Zaten, “binlerce Kazak gazetecinin çıkarları için ücretsiz” çalışıyorum.
Herkes güvende olsun!.”

TÜRKİYE’DE NASIL ACABA?
Bakınız, Kazakistan’da yaşayan gazeteci meslektaşımız Nazire Bissenova, gerçekleri bu şekilde dile getirerek, “asıl arzusunun gazetecilik mesleğini yerine getirmek olduğunu”, bu kadar “angarya işi” artık yapmak istemediğini, yapacaksa,”bunun bir bedeli olması gerektiğini” dile getiriyor..
Kazakistan’da durum böyle de, Türkiye’de nasıl acaba?
Vallahi, kimse kusura bakmasın, bizim memlekette “adama papuçu ters giydirirler” vallahi!
Hele de bugünlerde..

GAZETECİLİK Mİ, YANDAŞLIK MI?
Siyasette, yalan rüzgarlarının estirildiği bugünlerde, televizyonlara çıkıp, bir siyasi parti için kavgayı bile göze alanları insan hatırlayınca iğreniyor!..
İşte, “gazeteci ombudsmanı” olarak ünlenen, eski Hürriyet çalışanlarından Faruk Bildirici, kendi köşe yazısında,” Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi ziyaretini Sabah, “CHP, teröristlerle aynı masaya oturuyor” diye duyurdu.
Oysa aynı Sabah gazetesi, AKP heyeti Anayasa değişikliğinde destek istemek üzere HDP’yi ziyaret ettiğinde” böyle başlık atmamıştı. AKP’nin HDP ziyaretini, CHP, MHP ve İyi Parti ziyaretleriyle ilgili haberin içine gizlemişti”
diye konuyu irdeliyor.

KİMİNE MÜBAH, KİMİNE GÜNAH!
Burası Türkiye usta!
İktidar partisinin görüşmeleri “mübah” adedilir, muhalefetin görüşmeleri ile “günah” diye sunulur..
Güya memlekette “dezenformasyon” adı altında bir yasa çıkarıldı..
Bunu bile takan yok!
İktidar yanlısı  iseniz, “görülmezler listesinde yer alırsınız, muhalefet listesindeyseniz, RTÜK” yakanıza yapışır..
Olmadı, davalardan, dava beğeniniz?

GAZETECİLİK MESLEĞİ?
Uzatmayalım, artık gazetecilik mesleği, siyaset için sadece “yandaşlık” etiketinin dışında, “ algı yaratanlar, olayları, ters-yüz edenler, gerçekleri saptıranlar, bizden ve sizden birileri” olarak anılıyorsa, vay halimize!?
Oysa, bizler gazetecilik mesleğini, “kendine özgün, tarafsız, objektif, belli kriterler etrafında, ahlaki değerler bağlamında, halkı bilgilendiren, haberdar edenler olarak”, biliriz değil mi?
Nasıl da, ters yüz ettik tüm değerleri, nasıl da?
Hani hep deriz ya, “eski camlar bardak oldu” diye!
Nerede o, anlı, şanlı bizlere rehber, önder, idol aldığımız gazeteciler?
Bu iğreti tiplere bakıp, gelde günaha girme?
Seçim zamanı ya, söylemek istediğim çok şey var..

HADDİNİ BİLMEK?
Ama gelin, Brüksel’de yaşayan, gelmiş, görmüş, geçirmiş, yaşamış olan Emirdağlı Rüstem Çekiç ustamın paylaşımına bir göz atalım..
Ne dersiniz?
Cürümün kadar yer yakarsın!”
Dünyada en kötü olan birşey varsa oda :
" Haddini bilmemektir !"
Atalarımız yukardaki sözü, “sonradan gören, ekmeği yenmiyen, suyu içilmeyen, sofrasına, masasına oturulmayan, senin dışarı dan kahveye geldiğini görünce, hemen bulunduğu masayı terkedip, kahvenin için de dolanmaya başlayan,  Garıya traş olmuş , sonradan kendisine,  asalet yaratmaya çalışan , türedi zenginler ve Gurgun gedeler, haddini bilmeyenler” için söylemişler..
Bunlar gibiler politikada dolu!
Bir bakıyorsun, " Konya, kaşık havası oynuyorlar, bir bakıyorsun
“Gaydalama " ile sahnedeler!.. “

ADA ÇİFTETELLİSİ?
Şakka da şak, şakka da şak!
Dön, bir de geriye bak?
Ya bizimkiler?
Bizimkiler “Ada çiftetellisinden” vazgeçerler mi?
Olursa, Kandırıla’dan olsun!
Helal olsun, duyan aday olmuş!?
“Hizmet yarışına mı talipler, menfaat peşinde”, bir yarıştalar mı?
Ne diyelim, çalsın zurna, patlasın davul!
Devir bu ya, safı seçmek gerek!
Eski camlar bardak oldu!
Başlasın, sinek kaydı traşlar!
Yusuf Cinal yazıyor, 28 Mart 2023