Evet, ekonomi bozuk…
Görevi bunu düzeltmek olan iktidar, bütün vaktini ve nakdini olayın anlaşılmaması için harcıyor.
Çünkü, onlar için önemli olan halkın bunu anlamaması…
Dolayısıyla ekonomiyi değil algıyı yönetiyorlar.
Algının onlar için ne kadar önemli olduğunu Elazığ depreminde görmüştük, hatırlarsınız.
Dönemin Elazığ Valisi Kaldırım, mikrofonların açık olduğunu fark etmemiş, Bakan Soylu’nun kulağına eğilerek ‘efendim algı süper’ demişti ya hani…
İşte bütün dertleri ortalığı ne götürürse götürsün, o algıyı kontrol etmek ve yönetmek…
Bunun bir örneğini geçen hafta gördük.
JP Morgan’ın davetiyle 50 yabancı yatırımcı İstanbul’da bir toplantıya katıldı.
Salonda gazeteci olduğu anlaşılınca bir panik yaşandı ve gazeteciler güvenlik görevlileri tarafından resmen "yaka-paça" otelden atıldılar.
Neden yaptılar? Bazı şeylerin duyulmaması ve anlaşılmaması için…
Peki demokratik bir hukuk devletinde, Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı’nın yabancılara anlatıp, Türklerin duymasını istemediği şey ne olabilir?
Olabilir mi böyle bir şey?
Yeni Türkiye’de olur.
Uzmanların, bu iktidara bir türlü öğretemediği ama ekonominin temelini teşkil eden bir kural var; Şeffaflık…
O salondan gazetecileri çıkarmakla evet kamuoyunun yani halkın duymamasını sağlayabilirsiniz, bunu anlarım.
Ama karşınızda yabancı yatırımcılar var ve aradıkları ilk özellik şeffaflık.
Ve siz bu davranışınızla Türkiye ekonomisinin karanlık ve geleceğinin belirsiz olduğunu ikrar etmiş oldunuz.
Tamam, halk duymadı ama yabancı yatırımcılar neyin ne olduğunu gördü nitekim.
Seçimden sonra ekonomi kurmayları yenilendi ama görünen o ki kafa o eski kafa.
Nitekim Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’ın birinci ve en önemli görevleri, ekonomik batışın üstünü örtmek ve ekonomiyi seçime kadar taşıyabilmek…
Onlardan istenen şu; Gidin döviz bulun getirin. Biz de onu seçim öncesi ve seçimlerde kullanalım!
Seçimden sonrası Allah kerim!
Çok ciddi bir dış borç ve çok acil döviz girişine ihtiyaç var.
Resmi rakamlara göre kısa vadeli dış borç 203 Milyar…
Buna karşılık iktidarın tek derdi ya dış borç bulmak ya da dış borç taksitlerinin 2024 yılına ötelenmesini sağlamak ki 2024'e kadar sadece ithalat için gerekli nakit dövizi bulup denkleştirip seçime ulaşmayı hedefliyorlar.
Dolayısıyla, yerel seçimden sonra dört sene hiçbir seçim olmayacağı için asıl 2024 Nisan sonrasında patlayacak olan kriz kapıda…
Olsun, biz ne krizler gördük. 1994, 2001, 2008 değil mi?
Ama bir süre yaşayacaklarımızı ‘kriz’ kelimesiyle ifade etmemiz bile mümkün olmayacak.
İktidarın pek umurunda değil.
Gizliyorlar, üstünü örtüyorlar, hamasetle uyuşturuyorlar.
Dedim ya tek dertleri “Nereden, nasıl bulacaksak döviz bulalım, bunlarla yerel seçimleri atlatalım!”
Bu arada yükte hafif parada ağır ne varsa satmaya da tam gaz devam.
Mesela Özelleştirme İdaresi 33000 km kare bir arazi satışını ilan etti.
33 bin kilometre karelik devasa bir araziyi satışa sunulacak kadar döviz kıtlığı içindeyiz yani.
Bu ilan bile tek başına döviz bulmak için ne hale düştüğümüzü gösteriyor.
Ekonomistlere göre sadece ilk altı ayın bilançosu korkunç.
Geçtiğimiz altı ayda 90 milyar dolar cari açık vermişiz.
Ocak-Haziran 6 aylık dönemde dış ticaret açığı 50,7 milyar dolar ve Cari açık ise 38,8 milyar dolar…
Kısa Vadeli Dış Borcumuz olan 207 Milyar Dolar taksitleri bir yana sadece önümüzdeki 6 ayın Cari Açıkları için bile en az 90 Milyar Dolar bulmalıyız.
Kasada tek kuruş yok ve Net Rezerv Eksi-51 Milyar Dolar.
Bir Trilyon Liraya ulaşacak Bütçe açığını ve deprem ve de seçim harcamaları için yapılacak kaç Trilyon Liraları hiç saymayalım. Çünkü zaten TL para basılıyor biraz daha fazla basılır, Enflasyon daha da patlar ama TL olarak iç borçlar ödenir...
Peki Dış Borçlar için ne yapılacak?..
Ne Batı'dan yeterli dış borç, kredi geliyor ve gelecek, ne Körfez Araplarının vereceği yetecek, ne de Rusya'nın gaz petrol faturalarımızı daha da ertelemesi ötelemesi yetecek.
En büyük tehlike ise içerideki 3,3 Trilyon liralık yani 121 Milyar Dolarlık KKM denilen saatli Bomba'ya en ufak bir şey olmasın.
Bomba patlarsa ne içerisi kalır ne dışarısı, diyorlar.
Önemli değil, ekonomi batık ama algı süper algı!
Baksanıza, milletin umurunda bile değil…