“Hiçbir şey görmüyorsam da, epeyce iyi işitiyorum. Her köşe bucaktan, sakınan, sinsi, baygın bir fısıltı yükseliyor. Sanki biri yalan söylüyormuş gibi geliyor bana; her seste tatlı bir yumuşaklık var. Zayıflık, sahte bir dönüşümle kazanç olarak anlaşılıyor, kuşkusuz - işte tam da sizin dediğiniz gibi." -
- Devam!
"Ve misilleme görmeyen zayıflık 'iyiliğe', kaygılı alçaklık 'alçakgönüllülüğe', nefret edilenleri boyunduruk altına almak 'boyun eğmeye' (yani bu boyunduruğu buyurduğunu söyledikle- ri kişiye - Tanrı diyorlar ona) dönüşüyor. Zayıfın saldırmazlığı, hatta, onda bol bol bulunan korkaklığı, kapı eşiğinde duruşu, kaçınılmaz beklemek zorunda oluşu, burada olumlu adlar alıyor, 'sabır' gibi; hatta 'erdem' de deniyor onlara; intikam almaya gücü- nün yetmeyişine intikam alma isteksizliği, belki de affetme deni- yor ('Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar! - Yalnızca biz biliyoruz ne yaptıklarını!") Ayrıca 'düşmanını sevmek'ten söz ediyorlar' - bunu yaparken terliyorlar."
O zaman Devam!
Belki de kazanmam için, kaybettiğimi düşündüğünüz güne kadar kendimle bile savaşmam gerekliydi!
Var say ki sizin için;
Kurulu bir düzenin kaotik ahengine adanmış ölüm dansı ritüeli, sur’a üflenen o son nefesle başladı şimdi…
Ve beynimin müphem koridorlarında aydınlığa kana kana susamış, içi karanlık sırlarla kaplı koskocaman bir dünya gizli.
Yaşananlar şimdi;
Yalana prangalı ömürlerini karanlığın esaretinde tüketenlerin; gelecekte nefes alacağı her gün için soğuk araftaki donuk adaletin huzurunda; sonsuz azaba mahkumiyetinin uzun soluklu bir karar celsesi..
Devam!
Bilirsin ya;
Yazı kalır, söz uçar ve sonunda hiçbir şey ölmez, herşey yaşar.
Mitolojik Şamkat Soylu bir nursuzun, soysuzlarla suça soyunup kendilerini yakınca ağlanması niye?
Sonuçta artık zamanda İşlenen her Günah, kefaretinin bedelini daha en baştan sırtlanır o yolda!
Peki ya Gördüğünüz her rüyadan mutlu uyanacağınızı mı sanıyordunuz?
Gelecek zamanın içindeki bilinmezlik kâbusunu sahnelerken,
Hayat; yarını görebileceği için kendini şanslı sayan mutsuz ahmakları acı sesli ninnisiyle mışıl mışıl uyutur...
Düzenin, karanlığı aydınlığa hiç acımadan vurduran özü ansızın kapınızı çaldığında anlarsın ki;
bir anda herşey durur ve herkes eşit olur...
Devam!
Şeytan ile bir anlaşma yapmadım ben, Tanrı ile oturmadım herhangi bir masaya sizin gibi, dualarla.
Koruyan ve kollayan meleklerim olmadı.
Kendi hayatımın tanrısıydım, kendi kendimi yarattım!
Sadece güçlü fikirler!
Ve tam zamanlı kaotik ahengin uyumundaki kırıntılı eylemler...
Benim seçtiğim sözcükler ağır olmadı, sadece anlattıklarım ağırdı.
Sarf ettiğim kelimeler değil, verdiğim hissiyat tiksindiriciydi.
Belki bir gün sonuma gelince haykırırım tek tek, adıma pislik katanların en hayati igrençliklerini!
Devam!
Döndüm!
Döndüm ben, kovduğunuz her gökyüzüne tekrardan geri. Ve h”akkım olan kan parçam için” tek mücadelem, farketmiyor gerisi.
Gökyüzünüzün karanlığına hakimim şimdilik, ruhunun tüm renklerinin kaosuna boşuna şaşırma!
Ve Artık Kaldığı yerden değil, her düşüşümde çok daha güçlü Kalktığım yerden, gerekirse süründüğüm yerde kan kusarken farketmez, alacağım o son nefese kadar, her an, yeni baştan başlarmışçasına;
Devam….
Semih Aslanlar