Sevgili okurlar,
Hayat yolunda, sevdiklerimiz, aile bireylerimiz yanında, bizlere dokunan ve iz bırakanlarımız vardır..
İşte, “onların, birer yıldız gibi kayıp gitmeleri”, bizleri derin üzüntülere, sevk eder..
Veya onlar için, “cennet atlarını binip gittiler” tabirini de sıkça kullanırız!..
“Kadere inanan toplumlarda, kaybettiklerimize rahmet dilemek, onları cennetlere layık görmek, onlardan bir duayı eksik etmemek, velhasıl, sevenlerine başsağlığı ve sabır dilemek gibi, bir dini kültürümüz” vardır..
Önce, Belçika’dan, o kara haber geldi!..
Belçika’ya, “küçük yaşta gelip, ailesi tarafından okutulan, yetiştirilen ve hayata doktor olarak atılan Dr. Alaattin Yılmaz’ı, kaybetmenin üzüntüsünü, sadece Belçika’da yaşayan Türkler değil, onu tanıyan, tanımayan, tüm Belçikalı ve diğer kültür mensupları da” yaşadı!..
Biz, senden razıydık ya?
HASTALAR KAPIDA?
Belçika’da, “sağlık alanında bir çığır açan ve sihirli elleri ve sevgi ve saygı dolu yanı ile insanlara şifa dağıtan” Dr.Alaattin Yılmaz, “Kapalı kalp ameliyatı ve kalp kapacağı tedavisi” ile ünlendi...
Kısa zamanda, hastaları çoğaldı..
Şifa arayanlar, kapısına dayandı..
Hiçbirini, geri çevirmedi..
Hastalarda, ona emanetti..
Herbir hastası için, “zaman ayırdı, günlük, haftalık ameliyatlarla, ömrünün son gününe kadar, yemin ettiği doktorluk mesleğine sadakatini” gösterdi..
KÖYÜMÜN YAĞMUR SULARI?
“Pankres Kanseri” ile mücadeledeyken bile, hastalarını kabul eden, onlara gerekli ihtimamı gösteren Dr. Alaattin Yılmaz’a, çalıştığı hastanede,” Artık günler yaklaştı..Bu son günlerini ailen için kullan”, önerilerini reddetti ve “hastalarını ölünceye kadar tedaviye, onlara şifa dağıtmaya” devam etti..
Bunun da, bir zamanı vardı, elbette?..
“Bir kültürün temsilcisi olan Dr. Alaattin Yılmaz, o anları hissettiğinde, Afyon İl’i, Emirdağ İlçesi Hamzaacılı Köyü’ne” çekildi..
Bu, “son demler idi”, memlekette!
“Son günlerini, yıllarca hasret duyduğu köyünün güzelliği ve atmosferi içinde, köylüleri ile beraber” geçirdi..
“Beni, köyümün yağmur sularında yıkayın” isteği, yerine getirildi..
MEMLEKET TOPRAĞINDA!
Her an, hasret duyduğu köyünde, selvi ağaçları altında, toprağa verildi..
Onun için, hem Belçika’da, hem de memleketi Emirdağ’da ağıtlar yakıldı, yaslar tutuldu..
“Hizmetleri ile, dağıttığı sinerji ile iyileştirdiği hastaları ile bıraktığı güzel, ihlaslı duruşu ile hep gönlümüzde yaşayacak ve yaşatılacaktır, Dr. Alaattin Yılmaz!..”
Elbette, Belçika’da başka Dr. Alaattin Yılmazlar da var..
Onları, unutmak olmaz!..
ÜLKÜCÜ ARKADAŞLARINI?
Ölümler bizim için ya, “önce Akyazılı dostum, ülkücü cenahın Akyazı önderlerinden Yüksek Mimar Halis Kopya’yı” kaybettik!..
Bizzat, cenazesine katılarak, “ülkücü arkadaşlarını” aradım, orada bir, bir?
Ülkücü arkadaşlarını?
Ne Orhan Öztürk, ne İrfan Gürel, ne Cemal Şen, ne de Hünkar Baykal, ne Kamil Tan, ve de, ne Halit Çopur oradaydı?
Arkadaşları arasından birkaçı ile Zihni Açba ve diğer dostlarının “vefasına tanıklık etmek, gerçekten, vefa kelimesinin anlamını” hatırlattı..
Ya, vefasızlık?
Sormayın, gitsin!
CENNET ATLARINI BİNİP GİTTİLER?
Demem o, ki onlar da, “cennet atlarını binip gittiler” ya!
Allah mekanlarını, cennetten gül bahçeleri eylesin!(Amin!)
Bu yazıyı yazarken, “bir başka Adapazarılı, duayen insan, siyasetçi, gönül adamı Yavuz Deniz’in”, ölüm haberi geldi..
Ardından, “Belçika’da tanıştığımız, birçok konuda birliktelik yaptığımız bir hukuk adamı, ULB Öğretim üyesi Prof. Dr. Ruşen Ergeç’in ölüm haberi”, sanal ortamda paylaşıldı!..
Yüreğim hopladı, yüreğim!
Gel de, üzülme?
Hangi birine değil mi, hangi birine yanasın?
YALAN DÜNYA İŞTE?
Ve memlekette,” dum, duma, yalan, talan, kıskançlık, ayak kaydırma, adam kayırma, hukuksuzluk, liyakatsizlik,hadsizlik, ihtiras,bencillik, iltimas, torpil, hile, başeğdirme, burun sürtme, alaşağı etme...” devam ediyor!..
Yazık ki, yazık!
Yalan dünya, işte!
Yaşamdan, kopup gidenlerimizi, unutmak olmaz!..
Mekanları cennet olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 30 Kasım 2024
Cennet atlarına binip gittiler?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar