Sevgili okurlar,
Yine bir geceyarısı, ülkemizin bir bölümü sallandı!
“Korku”, elbette tavan yaptı!..
Bu şartlar altında, nasıl korkulmasın ki?
Komşu Düzce İli, Gölyaka İlçesinin merkez üssü olarak açıklandığı,” 6.0 Şiddetinde bir depremin sözkonusu” olduğu, AFAD tarafından açıklandı..
Herkesin, mışıl, mışıl uykuda olduğu bir saatte meydana gelen deprem, nasıl korkutmaz, nasıl insanı ürkütmez?
Bunu ancak, yaşayanlar bilir?
Biz gurbette olanlar, aynı saatlerde gelen telefon ve mesajlarla ayağa kalktık..
Çok şükür bir can kaybı haberi gelmedi..
“Biliriz depremler öldürmez, ama ah şu ihmaller, tedbirsizlikler” yok mu?
İşte bu ihmaller sonucu, depremin salladığı binalarda, iç sarsıntıdan 46 vatandaşımızın yaralandığı bilgileri paylaşıldı..
Hemen herkes, telefonlara sarıldı..
Yakın, akraba ve dostlara “sağlık” mesajları geçildi...
Çok şükür, bu deprem gerçeğini de bu şekilde ucuz atlattık..
Ya, gelecekteki depremler?
O halde, “o depremler “ için hazırlık yapmalıyız..
“30 Saniye beşik gibi sallandık” diyen vatandaşlarımız, bir kere “sağlıklı, sağlam binalarda oturup, oturmadıklarını” kontrol etmelidirler..
O BÜYÜK DEPREMİ UNUTMADIK!
İşin şakası yok?
O Büyük “Marmara depreminde, binaların nasıl tuz-buz olduğunu görmedik mi”, o acıları yaşamadık mı?
Tekrar hatırlatmak istemiyorum ama, “çok sevdiklerimizi, canlarımızı”, o depremde kaybetmedik mi?
Evet, deprem bir gerçek!
“Depremler öldürmez, ihmaller öldürür” diyenlere kulak vermeliyiz!
“Bu gerçeği önümüze koyarak, fener yaparak gerçeklerle yüzleşmeli ve içinde bulunduğumuz binaların sağlamlığını, toprak zemin etüdlerini “ve mutlaka bir “deprem sigortası” yaptırmanın zorunluluğunu, idrak etmemiz gerekir..
Görüyorum ki, bir çok yetkili, etkin görevlilerimiz, “geçmiş olsun” dilekleri ile durumu geçiştirmeye çalışıyorlar!..
TABUTLUKLAR?
Elbette “geçmiş olsun” dilek ve temennileri gerekli, ama, “ya o sorumluluk, o ulvi görev” ne olacak?
Kusura bakmayın ama, bu işi de mi “uzaylılara havale” edeceğiz?
İşte, “1999 Büyük Depremin” acıları hala dinmedi!..O,” deprem yaraları” hala sarılmadı!..
Hasarlı,hayalet binalar, “birer tabut gibi” gözümüzün önünde!..Bu binaları üstelik,öğrencilere, yabancılara, süsleyip, boyayıp kiraya verenler var..
Tüm belediyelerin elinde bu bilgiler var..
Nasıl yapılacaksa, yapılmalı ve “bu tabutluk evler”, bir, bir bulunmalı ve yıkılarak, yerlerine daha sağlam binalar inşa edilmelidir..
Zira, deprem bu affetmez!
Sakarya, bir numaralı deprem kuşağında!..
İşte,” beşik gibi”, bir daha sallanmadık mı?
DEPREM GERÇEĞİNİ ANLATTI?
Kaldı ki, sevgili gazeteci kardeşim Sezai Matur’un, Sakarya Üniversitesi Öğretmi üyelerinden Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu ile röportajından öğreniyoruz ki, “Sakarya’da 600 Yıldır kırılmayan bir başka fay hattı” sözkonusu!
Gerçekten önemli bilgiler bunlar, kulak vermek, dikkate almak gerek!
Prof.Dr. Murat Utkucu,”Jeofizik mühendisliğinin güvenli şehirler için önemine dikkat çekerken yeteri kadar bilinmemekten ve destek almamaktan yakındı.
Göllerin ve körfezlerin depremlerle oluştuğunu belirterek, “ Sapanca Gölü’nü, İznik Gölü’nü, Gemlik Körfezi’ni oluşturan fay hattıdır. Her depremde Sapanca Gölü yarım metre çöküyor” dedi.
Utkucu, Sakarya için en riskli fay hattının Arifiye’den geçen hat olduğunu ancak bu hattın 1999 depreminde kırılması nedeniyle şimdi en riskli hattın Mudurnu- Geyve-İznik üzerinden devam eden hata dikkat çekerek, bu hattın 1419 Yılından bu yana kırılmadığını, bu hatta 6 Yüzyıldır enerji biriktiğini söyledi.
İşte bilimsel veriler bunlar..
Blim adamlarına kulak vermek, bu açıklamaları ciddiye almak gerekmez mi?
Öncelikle yetkililerimiz ve vatandaşlarımız, hep beraber tedbiri elden bırakmamamız gerekir..
RİSKLİ FAY HATLARI?
Bu konuda yapılan, “çök, tutun, kapan” eylemi, daha ciddi bir şekilde sürdürülmeli ve deprem gerçeği anlatılmalı, insanımızda böyle “bir bilinç” oluşturulmalıdır..
Konuya spor kulüplerimizin de ilgi göstermesi, bu eylemin tüm okullarda yapılması önemlidir..
Ancak, “bu kadar büyük riskli, fay hatları üzerine binalar kondurulması ve buralara imar izni verilmesi” düşündürücüdür..
İnşallah, “korkularımız yeneriz ve bir daha enkazlarla karşılaşmaz, yıkımlar” yemeyiz!
“Sesimi duyan varmı” diye, avaz, avaz bağırmak, enkaz altındakilere seslenmek mecburiyetinde kalmayız!
“Büyük geçmiş olsun”, Yüce Mevla’m bizi her türlü afetlerden korusun!
Yusuf Cinal yazıyor, 24 Kasım 2022 Brüksel