Geçtiğimiz hafta muhalefet tatile çıkan TBMM’yi göreve çağırdı. Halk vergi ve zamlar altında inim inim inlerken bize tatil yakışmaz, gelin bu sorunları TBMM’de görüşelim, halkın ekonomik sıkıntılarına çare arayalım dediler.
TBMM başkanı bu talebi mecburen işleme aldı. Elbette istemiyorlardı bu konuların tartışılmasını ve daha kötüsü halkın bu tartışmalara şahit olmasını ama nasılsa iktidar ortaklarının sandalye sayısı bu görüşmeyi engellemek için yeterliydi.
Görüşme talebinin karşılanması için 200 ama görüşülüp görüşülmeyeceğinin kararı için 400 vekil oyu gerekiyordu.
Ve engellendi. Görüşülmedi.
Önergeleri hakkında konuşan Özgür Özel’in şu sözleri mıh gibi aklıma çakıldı;
“Arkadaşlar, devletin 2 tane eli var; biri alan, toplayan sağ eli; bir tanesi veren, dağıtan sol eli. Bu ikisinin dengesine bütçe, bunu kullanmaya bütçe hakkı diyoruz.
Şurada oturduğunuz o her koltukta, üzerimize giydiğimiz kıyafette, yakamıza taktığımız kravatta bu insanlık âleminin en büyük kazanımının payı var. Bize milletvekili demelerinin, bizi yetkilendirmelerinin sebebi...
Eskiden bu işlere bir kişi karar veriyordu, kral karar veriyordu, padişah karar veriyordu. Nice isyanlar, nice kanlı mücadeleler, nice anlaşmalar, nice barışlar, nice sulhnameler; en sonunda buna ‘Halkın temsilcileri olsun, vergiye rıza göstersin, yapılacak hizmeti müzakere etsin’ dediler.
Bugün, bu düzen müzakeresizliği dayatmaktadır. Bugün, bu düzenin burayı yetmiş beş gün tatile sokan aklı da, ‘Biz aldık yetkiyi; gidin, 1 ekime kadar ayak altında dolaşmayın’ diyen akıl da, muhalif gazeteciyi hapse tıkan akıl da bundan böyle herhangi bir meslek örgütünün raporundan suç çıkaran akıl da bir sendikanın ortaya koyduğu yaklaşımı politik bulan -ki en doğal hakkıdır- ve bunu şeytanlaştıran yaklaşım da müzakeresizlik kültürüdür.
Parlamentoyu yok saymak, sivil toplumu yok saymak, meslek örgütlerini yok saymak tek adama, saraya teslim olmaktır. Olmaz olsun böyle düzen, olmaz olsun böyle rejim!”
Daha önce de çok yazdım; Bütçe haktır, bütçe namustur…
TBMM’nin en özel oturumları hükümetin bütçesinin görüşülüp tartışıldığı oturumlardır.
Halktan toplanan halkın parasının nerelere harcanacağı, nasıl harcanacağı konusu da TBMM’nin namusudur.
Maalesef son zamanlarda bu hassasiyet ortadan kalktı.
Bunun son örneğini de son oturumda gördük. Tartışılmasın, konuşulmasın, hatırlatılmasın istediler ve başardılar…
Bütçe uygulaması dünyada ilk olarak 806 yıl önce 1215’te İngiltere’de başladı.
Biz ise 2023 yılında maalesef bütçemizi doğru dürüst tartışamıyor hatta denetleyemiyoruz.
Evet, tekrarında yarar var; Bütçe uygulaması dünyada ilk olarak 806 yıl önce 1215’te İngiltere’de başladı.
İngiliz halkı, ‘bir dakika arkadaş, tamam kralsın ama bütçe de bizim bütçemiz, bizim verdiğimiz vergilerden oluşuyor, dolayısıyla bu parayı nereye harcıyorsun bilmek hakkımızdır’ talebiyle bastırdı, . Vergi koyma, toplama ve harcama yetkisinin kral, hükümdar ya da yönetici olarak hangi sıfatı taşırsa taşısın tek bir kişiye bırakılmaması mücadelesi yaptı ve kazandı,
Böylece dünyada ilk olarak bu yetkinin halk temsilcilerinin oluşturduğu bir oluşumca denetlenmesi hakkı doğdu. Bu hak, anayasa hukukunun temel kurallarından biri olarak pek çok ülkede uygulandı. Haliyle Dünyada halkın haraç ödemekten vergi ödemeye geçişi, vergilerin nerelere harcandığını denetlemesi, bütçeye 'evet' veya 'hayır' demesi, binlerce yıllık demokrasi mücadelesinin bir sonucudur. Bize, modern anlamda bütçe hakkı 1924 Anayasası ile geldi. 2018 yılı bütçesine kadar bütçeler hükümetler tarafından hazırlandı, halk adına Meclis denetimine tutuldu, Meclis adına da bütçe uygulamaları Sayıştay tarafından denetlendi.
Bütçe aynı zamanda güvenoyu niteliği taşıyor, bütçesi geçmeyen hükümet düşüyordu.
Yeni sisteme göre şu an yapılan bütçe görüşmelerinin hiçbir fonksiyonu yok.
Malumunuz bütçeyi seçilmişler değil, atanmışlar hazırlıyor, TBMM’ye geliyor, iş olsun babından üzerinde kavga ediliyor, hükümetin ve yandaşlarının el kaldırıp indirmesiyle kabul edilip geçiştiriliyor.
Geçme geçmeme kaygısı yok. Yeni sisteme göre Başkan, kendi kendine hazırladığı bir bütçe ile yoluna devam ediyor. Artık Sayıştay da halk adına denetim yapsa bile karşılığı olmadığı için, kim nereye ne harcamış denetleyemiyoruz, hesap soramıyoruz.
Ancak kayıtlara geçmesi, duyarı vatandaşlar tarafından takip edilerek en azından seçmen tavrı gösterirken göz önüne alınmasında yarar görüyor ve tavsiye ederim, TBMM’yi takip edin, fırsatınız yoksa girin tutanaklardan okuyun.
Okuyun ki ufkunuz genişlesin. Paranızın nereye ve nasıl harcandığını öğrenir, kim bilir belki bir gün körü körüne parti desteklemekten vazgeçip ülke yönetimi konusunda bilinçli tercih yaparsanız.