Sevgili okurlar,
İlimiz Sakarya’da iki büyük operasyon gerçekleştiriliyor..
-Birisi, öteden beri takibi gerektiren ve toplumumuzu, geleceğimizi tehdit eden “uyuşturucular” konusunda  sürdürülen operasyonlar..
-Diğeri de, “FETÖ Darbe Kalkışması “ sonrası, bu yapılanmanın “varolma mücadelesi” içinde “kara para transferi” ile diğer alanlardaki faaliyetlerine yönelik operasyonlar..
Önceki yazılarımda dikkat çektiğim gibi “uyuşturucu” konusunun yolları  ülke içinden başlayıp, ülke, hatta deniz aşırı ülkelere uzanıyor..
Büyük şebekelerin, taşoranların, büyük bir kadronun, hatta ülkelerin bile kirli ellerinin içinde olduğu,” uyuşturucu” konusu, öyle, herkesin anlayacağı dilden yazılacak, irdelenecek bir konu değil..
Ancak,” tehdidin boyutu” ardık ailemizi, toplumumuzu, ülkemizi tehdit ettiği gibi, tehlike sokağımıza, caddemize, evimizin kapısına kadar geldi..

BİR BELA, BİR ÇİRKEF KUYU?
Sakarya’nın çeşitli yörelerindeki durumu bilmeyen mi kaldı?
Artık, isim, isim kimin, nerede, nasıl bu “pisliğe bulaştığını” herkes biliyor..
Ama “pislik”  dedim ya, kimse “bu belaya, bu çirkefe bulaşmak” istemiyor?
Peki, “bu pislik, bu bela ile” nasıl mücadele edeceğiz?
Sadece “polisiye ve jandarma tedbirleri” ile bu işin üstesinden gelebilir miyiz?
Çok şükür, Sakarya’da güvenlik birimlerimiz, “konu hassasiyeti, toplum geleceği ve aile yapımızı tehdit eden, bu illet alışkanlıklara neden olan  uyuşturucu kullanımı, pazarlaması ile etkin mücadele” ediyor..
Burada Sakarya Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı ile bağlı kurum ve kuruluşların çabası, özverisi herşeye değer..
Ancak, bu illet alışkanlıklara neden olan, ölümcül sonuçları olan “uyuşturucu  kullanımı, pazarlaması, gençlerin tuzağa düşürülmesi” hususunda, hepimizin,  güvenlik güçlerimize yardımı gerekmektedir..

HİZMETLERİ UNUTULMAYACAK İSİM?
Geçtiğimiz bir yazımda, Sakaryalı siyasileri sıralerken, unuttuklarım arasında yer alan eski güvenlikçilerimizden, bakanlarımızdan hemşerimiz “Sapancalı Saadettin Tantan’ı” unutmak olur mu?
Dün olduğu gibi bugün de, “her konuda insanımızı bilgilendirmeye, haberdar etmeye, ülkemiz için, insanımız için hala diri, özverili ve mütevazi bir şekilde yılmadan,korkmadan devam eden Tantan’ın, bilgilerinden, deneyimlerin elbette yararlanmamız” gerekir.

HERKES GÖREV BAŞINA?
Hatta sivil örgütlerimiz, yetkililerimiz neden acaba eski Bakan, güvenlikçi Saadettin Tantan’ı, “uyuşturucular ile mücadele” konusunda ilimize bir konferans için davet etmez?
Modası mı geçti?
Gerek mi yok?
Siyasetin, başka öncelikleri mi var?
Haydi çık işin içinden?
Öyleyse, bu “illet alışkanlıklar hususunda, sadece güvenlikçi tedbirler” yeterli midir?
Yeterliyse, bu illet alışkanlıklara kendilerine kaptıranları sayısı hergeçen gün neden artmaktadır?
Neden, yasalar burada çaydırıcı olamıyor?
Bu alışkanlıklar, özellikle gençler üzerine, kara bir bulut gibi neden çöküyor?
Bizlerin de bu noktada yapacakları yok mu?
Yetkililerimiz bu hususlara da dikkat çekemezler mi?
Elbette söylenecek çok şey var!
Ama, bütün bunlara rağmen, Sakarya’da etkin mücadele için operasyonların yapılıyor  olması, büyük bir çaydırıcılıktır..

SAKARYALI NAZİF OKUMUŞ?
Burada,”bilgilendirmeden” söz  için, sevgili hemşerim, hatta meslektaşım, eski MHP Sakarya milletvekili bir başka Sapancalı Nazif Okumuş’tan da bir iki kelime ile söz etmek isterim.
İmam Hatip kökenli eğitim alan ve İstanbul’da yeni bir yaşam biçimini benimsemiş olmasına rağmen, Sakarya’yı unutmayan, sık, sık memleketi Sapanca’ya gelerek dostlarını ziyaret eden, hal hatır soran Nazif Okumuş’un,” özellikle medyada rolü,bilgilendirmeleri” hayati önem taşır..
Sakarya’mızın böyle her branşta yetişmiş çok değeri,bilgi insanı var..

HASTALIK BU YA?
Ah bir farkında olabilsek, onlardan yararlanabilsek?
Maalesef, bu siyaset denilen alan, bizleri öylesine kirletti, öylesine kutuplaştırdı ki, bu illet hastalık, yurtdışındaki insanımızı da ayrıştırdı..
Bir etkinlik düzenleseniz, hemen peşi sıra sorular da geliyor!?..
Kim düzenliyor, ne için, neden?
Siyasi anlayışları?
“Bu çürümüşlükte, bu kokuşmuşlukta”, gel de sen “uyuşturucu maddeler” hakkında toplumu bilgilendir?
Ya da, bu başka “sağlık” konusunda, bir etkin ve yetkin insanı davet et, bir panelde konuştur?
Şükür ki, bu tuzağa düşmeyenlerimizde var..

İLK DERS,İLK ÖĞRETİ?
Çiçeği burnunda Sakarya Üniversitesi  İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Gürkan Kılıç, ilk medya dersine, Sakarya Gazeteciler Birliği ve Yenigün Gazetesi Genel Yayın Müdürü Müjdat Çetin’i davet ettimşi.
“İlk açılış dersi” ya, Müjdat Çetin, genç gazeteci, iletişimci adaylarına, “mesleğin artılarını, eksilerini, heyecan ve coşkusunu” anlatmış..
Hem SAÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Yusuf Adıgüzel’i, hem genç öğretim üyesi Gürkan Kılıç’ı, hemde bir bakıma meslekten öğrencim sayılır Müjdat Çetin’i tebrik ederim..
Demek ki,isteniyorsa, oluyormuş..
Bunu diğer branşlarda da gerçekleştirmek güzelliklere vesile olur..
Sonuçta, insanımızı, gençlerimizi bilgi ile donatmamız, yarınlar için iyi olmaz mı?
Ne mutlu, her alanda insanımıza hizmet aşkı ile dolu olanlara!
Bu ülke onların omuzlarında, “daha da ileri adımlar” atacaktır..
“Bilgiyi, bilge insanı uzakta aramaya” gerek mi var?
Yanıbaşımızdakiler, bizden olanlar, ne güne duruyor?
Yusuf Cinal yazıyor, 20 Ekim 2022 Brüksel