Şehrimize baktığımızda kozmopolit bir yapıda olduğunu görürüz. Hatta ilk karşılaştığımız kişiye öncelikle nerelisin ya da sen hangi millettensin sorusunu sorarız. Bu şehirde çok farklı sokaklar vardır, mahalleler vardır, köyler vardır diğer milletlere kapalı. Kendi kültürlerini orada yaşarlar ve bozulmasını istemedikleri için de yabancı istemezler, sokmazlar aralarına.
Biz öğünürüz misafirperverliğimizle ama; gelen kabul etmez, direnir bizdeki topluk kurallarına uymaya. Şehrin içinde kendi özerk bölgesini oluşturmaya çalışır. Daha önceki yaşamını taşımaya çalışır bu şehre.
Her gelen bu şehri sarsar, şok atlatıldığında tüm düzen yeniden kurulmaya çalışır. Ve hep faturayı bu şehirde yaşayanlar öder. Dengeler değişir, yaşam tarzları değişir, ekonomi bozulur ve en kötüsü de kültürel ve sosyal olarak bizi ileriye götüreceğine hep geriye götürür.
Bir haftadır tüm Türkiye’de olduğu gibi şehrimizde de makamında öldürülen okul müdürü konuşuluyor. Hatta bazı okullarımızda bu olaya dikkat çekmek için eylem yapan öğretmenlerimiz bile oldu.
Ne olacak diyorsunuz ama çocuklarımız bu mülteci olayı yüzünden bir gün eğitimden mahrum kaldılar. Daha nice olaylar yaşandı son birkaç yılda. Canımız yanmasa da, bizim başımıza daha henüz bir şey gelmese de bakın hayatımızı nasıl etkiliyor.
Farkına varmasanız da bu şehirde ev kiraları, ev ve arsa fiyatları niçin arttı? Pazarda, markette fiyatlar ne zaman yükselmeye başladı? İşsizlik ne zaman artmaya başladı? Çalışanların ve emeklilerin maaşları ne zaman yetmemeye başladı, niye emeğin karşılığı bu kadar düştü? Ne zamandan beri sokaklarda yürürken huzursuzuz, bazı sokaklara girmeye bile imtina ediyoruz?
Gar meydanından kaç yıldır geçmiyorsunuz? Aziz Duran Parkına kaç yıldır gitmiyorsunuz? Sakarya Parkta nehri kaç yıldır seyretmiyorsunuz? Kaç yıldır çocuk parklarına çocuklarınızı yalnız göndermeyi bıraktınız?