Bizim bir dezenformasyon yasamız var, biliyorsunuz değil mi?

Bizzat bu iktidar çıkardı.

Adı üstüne, dezenformasyon yani bilgi kirliliğini önleme maksatlıydı. Yani öyle yutturmak istediler. Ama bunun dezenformasyonu değil, iktidara yönelik eleştirileri engellemek için çıkarıldığını hepimiz biliyorduk.

Nitekim yasa uygulamaya konulduktan sonra bizi hiç yanıltmadılar. Bilgi kirliliği gerekçesiyle muhaliflere ve muhalif gazetecilere ceza yağdırdılar.

Bu yasa nalıncı keseri gibi kullanıldı, hep kendilerine yonttu.

Nitekim, genel seçimlerde iktidar en üst seviyeden montaj olduğunu bile bile ve hatta ‘ama montaj ama değil’ savunmasıyla Kılıçdaroğlu’na yönelik Kandil videosu paylaşırken, o dezenformasyon yasası devreye girmedi, yasa uygulayıcılar oralı bile olmadı.

“Herkes biliyor ki bu yasa dezenformasyon değil, sansür yasasıdır. Bu yasanın maksadı iktidarın propaganda aygıtlarının yalanlarını koruma yasasıdır.  İktidarın yürüttüğü dezenformasyonu eleştiriden muaf tutma, eleştiriyi yasaklama ve cezalandırma yasasıdır. Milletin sesini kesme yasasıdır” demiştik.

Öyle de oldu...

Şurası muhakkak ki dezenformasyon yani bilgi kirliliği, fitnedir.

Toplumsal bir rahatsızlıktır…

Ara bozmak, toplumu birbirine düşürmek isteyenler için önemli bir silahtır.

Siyasette ki karşılığı ise, rakibi aşağılamak, gözden düşürmek, karışıklığa sebep olarak kaleyi içten çökertmek amacıyla kullanılır.

Parti tabanını ve seçmeni tahkim ve konsolide (birleştirme, diri tutma) etmek için mükemmel bir silahtır.

Dolayısıyla fitneden beslenir, özellikle dezenformasyon fitnesini çok iyi kullanır, bilgi kirliliği ile toplumun kafasını karıştırır, oluşan kaostan medet umarlar.

Örnek çok ama şu süper kupa olayında yazmıştım; “Gerçeği açıklayamıyorsan, gerçek işine gelmiyorsa, çaresiz dezenformasyondan medet umacaksın. Elbette ki olanı biteni objektif olarak ortaya koymak zor değil. Varsa bir protokol ‘işte bu’ diye gözümüze sokarsınız olur biter. Ama yok. Varsın kafalar bulansın, ortalık karışsın, millet birbirine girsin, biz de bu kargaşadan beslenelim istiyorsanız o başka” demiştim.

Bunun gibi pek çok konuda, inanmayanları inandırmak, zihin karışıklığını gidermek yani halkı doğru bilgilendirmek istemiyorlar.

Bir örnek de enflasyon…

İllaki açıkladıkları oranı kabulleneceğiz, aksini düşünmek, söylemek suç. Yahu bu nasıl hesaplandı kardeşim diye sorsanız da nafile.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon doğru değil dediğinizde de dezenformasyon yaptığınız iddiası ile sorgulanıyor, yargılanıyorsunuz.

Böyle diyenleri ikna etmek gibi bir dertleri de yok. Öyle ya ikna etmek için bu enflasyonu nasıl hesapladıklarını ortaya koyan enflasyon sepetini açıklasalar, hiçbir sorun kalmayacak.

Ama açıklamıyorlar, sır gibi gizliyorlar, bilerek ve isteyerek bilgi kirliliği yaratıyorlar.

Sonra da sen ben suçlu oluyoruz.

Şu Gezi Olayları mesela…

‘Baş örtülü bacımın üzerine işediler, camide bira içtiler’ denildi.

Bu bir bilgiydi. Bu bilgi kamuoyuna verilmişti.

Peki kamuoyu aydınlandı mı? Hayır…

Aksine kamuoyu dezenformasyona uğradı, bilgi kirliliği ile kandırıldı.

Aradan yüzlerce Cuma geçti, halen görüntüler servis edilmedi, kaynaklar açıklanmadı.

Muhalefet baktı ki ortalık dezenformasyon kaynıyor, haklı olarak Gezi Olaylarının incelenmesi için araştırma komisyonu kurulmasını talep etti.

Bu talep kabul edilse, olaylarla ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulsa, bu konuyla ilgili dezenformasyon ve bilgi kirliliğinin önüne geçilebilecekti.

Kamuoyu aydınlatılacaktı.

Bir fitneni önüne geçilecekti yahu!

Kabul edildi mi? Hayır…

Gündemde Kobani Olayları var, malumunuz…

Kobani olayları da yıllardır dezenformasyona uğruyor, kirli bilgiler havada uçuşuyor.

Ve yine muhalefet hem de bu olaylar sebebiyle adeta linçe tabi tutulan muhalefet, iktidara ve ortaklarına, gelin şu olayları araştıralım, komisyon kuralım, bilgi kirliliğinin önüne geçelim teklifinde bulundu.

Teklif onuncu kez reddedildi.

Bir iktidar, böylesine önemli bir olayın araştırılmasını neden istemez?

Bu sorunun cevabını bulduğunuz gün daha farklı bir Türkiye’de açacaksınız gözlerinizi. Daha güvenli, daha mutlu ve daha huzurlu…

Hadi gayret, biraz çalıştırın beyinlerinizi…