Sevgili okurlar,
Haziran ayı ile sıcaklarda kapıya dayandı..
"Soğuklara" sitem edenler, şimdilerde açılıp, saçılmaları yetmediği gibi "oflamaya, puflamaya" başladılar?
İnsanoğlu işte, memnun edemezsin ki?
"Yağmurlardan, soğuklardan, fırtınalardan" şikayet sonrası, havalar iyice ısındı...
Bu ne demektir?
Bu suların, toprağın, yeşil örtünün ısınması, canlanması demektir..
Onun için, birçok ülkede insanoğlu, "tarihin derinliklerinden gelen bir geleneği" sürdürür..
Kimi yerde bu "bahar şenliği olur, kimi yerde Hıdırellez", kimi yerde başka adlarla şenliklere vesile olur..
YÖRESEL ŞENLİKLER?
Sakarya'da da bu tür şenliklere tanıklık etmiyor muyuz?
Geçtiğimiz günlerde, Karapürçek, Ahmediye köyü sınırları içinde düzenlenen "Gürcü şenliği" bunlardan biridir..
Yöresel müzik eşliğinde buluşulması, yöresel lezzetlerin sunulması, yöresel kıyafetlerin giyilmesi ve farklı bir kültür temsili yetinin sergilenmesi ne güzeldir..
"Birlik ve beraberlik ile dayanışmanın", en güzel örnekleridir bunlar..
Bundan önce de,"Serdivan'da Mübadiller Günü" adı altında düzenlenen etkinliği bu kültür değerlerinden ayrı tutmak olmaz..
Bunlar, kültür yansımalarıdır elbette!
Ama, bu tür etkinlikler öncesi tedbir de önemlidir..
AKARSULARDA YASAK KARARI?
Bizim Sakarya Gazetesi manşetine de yansıyan haberi okudunuz mu bilmem?
"Akarsularda suya girmek yasaklandı", haberi altında şu mesaj paylaşıldı:
“Sakarya'da sulama kanalı, baraj, her türlü gölet ve akarsulara girilmesi sebebiyle yaşanabilecek boğulma olaylarının önlenebilmesi için Sakarya Valiliği tarafından kararlar alındı. Açıklanan karara göre boğulma olaylarının önlenebilmesi için yaz aylarında serinlemek amacıyla, baraj/gölet gölü, regülatör, sulama kanalı, drenaj kanalı ya da taşkından korunma maksadıyla inşa edilen tesislerde ve akarsularda suya girmek yasaklandı."
Daha önceki yazılarımda da bu hususa değindim..
Her bahar ve yaz mevsimi bu konuyu kesinlikle atlamam..
Bakınız, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz'in de inisiyatifleri ile alınan bu kararı olumlu buluyorum..
Ama yetmez!
Sadece," yasak" ile halkın karşısına dikil inmez?
O zaman, ne yapmak gerek?
Bütün bu derelerin, çayların, göllerin, göletlerin, denizin, akarsuların belli yerlerinde "serinlemek" adına, alanlar oluşturulmalı..
SADECE "YASAK" İLE OLMAZ?
Hatta, bu balık avcıları için de belirlenmeli..
"Suyu giriş noktaları, balık avlama alanları", pekala belirlenebilir..
Eskiden beri ormanlarımızda "yaban avlak alanları" oluşturulurdu..
Şimdi, bu alanlar ne oldu bilmem?
Demem o ki, "bu yasak bağlamında bu alanların belirlenmesi için şeritler, dubalar, renkli balonlar" kullanıla bilinir..
Bu yapılamıyorsa, en azından, tehlikeye dikkat çekmek için, halkın görebileceği noktalara " suya girmek yasak ve tehlikelidir" tabelaları asılmalıdır..
Bunda mecburiyet olduğu ortadadır!.
MAVİ BAYRAK NEREDE?
Bakınız, daha "deniz mevsimi" açılmadan, bir SUBU Üniversitesi, öğrencimiz, Karasu sahillerinde boğuldu..
Bu uyarıcı levhalardan, Kaynarca, Karasu, Kocaali sahillerine de koyulmalı..
Bakınız, bu yıl bu sahiller "mavi bayraktan" mahrum kaldı?..
Niye ki?
Belediyeler ve yetkililer, "sahil ve deniz temizliğini kulak arkası mı" ettiler?
Ne acı, bir durum?
"Türkiye'nin en gözde, güzel, altın gibi kumsallarından, denize girmek için", durup düşünmemiz gerek?
Peki, "yetkililerimiz uyudu, sivil örgütlerimiz, diğer inisiyatif sahibi insanlarımız ", nerede?
Büyük bir gelir kapısı ve turizmin can simgesi olan insanlarımızın "mavi bayraklı" alanlardan, denize girmesi neden sağlanamadı ki?
Mevsimsel olarak yaşanan "sahil erozyonu" karşısında neler yapıldı?
CAN KURTARMA TİMLERİ?
Şurada "deniz mevsimi" başlamışken, üç ilçe belediyesi ile Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından, "acil olarak, sahil şeridinde tedbirler alınması" elzemdir..
Bakınız, Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen bir güzel uygulama için hazırlıklar yapıldı..
Özellikle, sahil şeridinde "can kurtaran" olarak görev yapacaklar belirlendi, teste tabi tutuldu ve eğitildiler.
İnsanımız, bu "can kurtarma timlerinin" varlığı ile deniz daha güvenli bir şekilde girmesine fırsat verildi..
Esasen, insanımız bu ya, "bu can kurtaran timleri olmasa da denize, akar sulara" giriyorlar?
"Kuralsız, disiplinsiz toplumun alışkanlıklarından", bir türlü vazgeçilmiyor!
Sonuçta ise, yine üzülen, bu kesim oluyor!
Evet, yaz kapıda..
DOĞANIN DENGESİ?
"Sokak hayvanları, sivrisinekler, diğer zararlı böcekler, sürüngenler, yırtıcılar.." için ne yapıldı?
Bilinçsiz bir şekilde, doğanın dengesini sağlayan hayvanları öldürmek, bazen işe yaramıyor!
Siz, siz olun, dibi görünmeyen sulara baş dalmayınız!
Bilmediğiniz ormanlara girmeyiniz?
Bataklık alanlarda, ava çıkmayınız?
"Doğa yürüyüşlerine" belli grup ve rehber eşliğinde çıkınız...
Dememiz o ki, "baharı ve yazı", kendinize zehir etmeyiniz!
Sağlıklı, güzellikler dileriz!
Yusuf Cinal yazıyor, 4 Haziran 2024