Sevgili okurlar,
Bir “Cumhuriyet Bayramını” daha milletçe idrak ettik..
Ne mutlu bizlere!
Caddelere, sokaklara, binalara ve evlerimizin pencerelerinden bayrakları sarkıttık, kutlama mesajları yayımladık bitti öyle mi?
“Takiye” yapmakta, ne kadarda hünerliyiz ya?
Oldu, bitti, he de geç!
Vay be Türkiye!
Hatta, Büyük ATA’nın ( Gazi Mustafa Kemal Atatürk) huzuruna da çıktık, çelenkler koyuldu, mesajlar yazıldı ve paylaşıldı, ne güzel değil mi?
İtiraf edeyim ki, “milli bayramlarımızı sulandırdığımız, o ilk günlerden beri, eski bayram kutlamalarımızı” özler olduk!
Nasıl da, milletçe kenetlenir, yollara, caddelere, alanlara akın eder, o alanlar bizlere dar gelirdi!
Ver gazı!
BAYRAMI İDRAK ETTİK ÖYLE Mİ?
Hedef Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonunun en büyük mihenk taşını teşkil eden “ Muassır medeniyetler seviyesine ulaşmak” ilkesini paylaş, bağır, çağır!..
Bayramı idrak ettik, kutladık öyle mi?
Kimle, kiminle, nasıl?
İşte asıl mesele burası?
Niye bu ülkenin din adamlarının dilinde “Atatürk” yok?
Niye, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bu hutbe konuşmalarında ve dualarda pay verilmez?
Güven yok!
Samimiyet yok!
İnandırıcılık yok!
Kutuplaşma, hat saf hada!
Bölünmüşlük, dalga, dalga!
Ne zaman olacağız, iri, diri ve bir güçlü bir halka?
İşte asıl mesele bu!
BİRLİK,BERABERLİK?
Seçip, meclise gönderdiklerimizin estirdiği toz duman bulutu içinde, ara ki, “birlik ve beraberlik” kelimelerini bulasınız?
Kim çıkardı, bu kelimeleri anlıyışımızdan, yaşayımızdan?
Alkol yasak?
Meyhane hepten yasak?
Müzik yasak?
Bir araya gelip, eğlenmek yasak?
Kadın ile erkek bir arada yasak!
Hani,” yaşamsal değerlere” dokunmuyorduk?
Moda terim, ”otorite seni uyarıyor” ya?
Aha geldi, eleştiriye ve tepkiye de yasak?
HAYDİ YÜREYELİM?
Haydi yürüyelim arkadaşlar, “Dağ başını duman almış” ya da “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” marşları dillerde!..
Dumanlı, dumanlı oy bizim eller!
Yılların sanatçı Edip Akbayram’a bile bu ülkede “konser yasağı” geliyorsa, neyi yazalım, neyi konuşalım?
“Kürt açılımından” sonra, “Alevi açılımını Kültür Bakanlığı’na” havale ettiğimizi mi?
Bizi yakan ve derinden sarsan şarkı, “bir ayrılık, bir yoksulluk” dillerde!
Keşke, çok gerilerde kalsa, şu manasız ve anlamsız yasaklar!
“Barış adına, kardeşlik adına, güzellik adına..” kim türkülerimizi söyleyecek?
Vay senmisin söyleyen,” Karakolda ayna var, kız kolunda damga var!”
Olmadı, “vesikalı yarim var!” filiminde umutlar!
Gelin bir Orhan Gençebay şarkısında “teselliyi” aramayalım artık?
BU DA GEÇER?
Avaz, avaz bağırıp çağıralım, “Sabuhaaaaa”, ve ardından “bu da geçer” ama nasıl?
Bir milli bayram kutluyoruz!
İliklerimize kadar “ekonomik krizi” yaşayarak!
Nerede o coşkulu, sevecan, çocuklarımızın elinden tutup, bayram alanlarına akdığımız günler?
Hey yavrum hey!
“Sarı Zeybek” bu, çıkar, sırtını şu dağlara verir, yaslanır!
Deli gönül bu, yüreklerde paslanır!
Ve bir türkü duyulur uzaklardan!
“ Kara gözlüm, efkarlanma gül gayrı!
İbibikler öter, ötmez ordayım!”
Bizler “Cumhuriyet” ile bugünlere geldik!
AZ ZAMANDA BÜYÜK İŞLER?
“Cumhuriyet ve Atatürk Türkiyesi” ile yılları devirdik!
Öyle ya,”az zamanda büyük işler başarmadık mı” diye seslenen, o gür, tiz sesi nasıl da unuttuk?
Az zamanda, büyük işler!?
Hesabı verilen, eleştirilen ve kabul gören büyük işler?
Milletçe yaptığımız, milletçe onayladığımız işler!
Hemi de yoksulluk içinde, kararlı, kağnı arabalarının geçtiği yollar?
Tren yollarına, türküler yaktığımız, kara trenlerin yollarını beklediğimiz günler?
Nereden, nereye değil mi?
Cübbeli Ahmet Sakarya’da, salon tıklım, tıklım!
Devletin kılcal damarlarına sarkmış, tarikat ehli?
Vah ki, ne vah?
ÇOCUĞUM?
Ya sen çocuğum!
“Unutma Ata’nın verdiği sözü,
Çalışalım, gülsün, vatanın yüzü.
Bahane edip de baharı, güzü,
Tatlı aşa, sirke katma çocuğum..”(Muammer Kılıç)
Maalesef, o çocukları, hatırlayan var mı?
Zira aklımız, “Euro-Dolar girdabına” takılı kaldı!
Bu bir “kandırmaca”, ya da “takiye”, inansanız da, inanmasanızda, bayram bitti çocuklar?
Yine özgür, bağımsız, şen, şakrak, bayramlarda buluşup, el, ele şarkılar, türküler çağırıp, halaylar çekeceğimiz, bir horon halkasında iri, diri ve bir, yeri göğü marşlarla inleteceğimiz günler, gelecek çocuklar!
Bu ülkenin umudu bitmez, gençliği ise, hiç pes etmez?
Aydınlık Türkiye’nin geleceği, umudu sizlersiniz çocuklar!
Sizlersiniz çocuklar!
Yusuf Cinal yazıyor, 31 Ekim 2022 Adapazarı
Aydınlık Türkiye’nin geleceği?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar