Sevgili okurlar,
Ülkemizin kanayan yaralarından biri de “uyuşturucu kullanımının”, her geçen gün artarak, toplumumuzu tehdit etmesidir..
Bir toplumun sağlığı, ülkenin genel sağlığı demektir!..
“Zinde, sağlıklı, dinamik bir toplumu” bekleyen tehditlerin başında gelen “uyuşturucu kullanımının” yaygınlaşması, “bir ülkenin içten kuşatılmasını velhasıl çökertilmesini” sağlar!..
Bu salt, “yasakçı tedbirler ile önlenecek bir husus” değildir!
İnsanımız, “her türlü yasakçı kararlara, zamlara rağmen, alkol kullanımından” vazgeçiyor mu?
Kaldı ki, “tüm ülkelerde, alkol üretimi” konusunda,”bir yasakçı anlayış”yerine, kontrollü üretim vardır?
Ülkemizde, alkol üretimi yasak değil ama, tüketimi konusunda sıkıntılar yaşanıyor!
İnsanın varoluş süreci içinde, “hep keyif veren maddeler” vardır..
Bu manada, her ülkenin kendi “milli içkileri” markalaştırılarak, satışa, belli şartlar, kurallar çerçevesinde sunulmaktadır..
Türkiye, bu hususta zengin bir üretim ile dünya pazarlarındadır..

ŞİŞEDE DURDUĞU GİBİ DURMUYOR?
Bu konuda çeşitli markaları ile öne çıkan illerimiz hatırlayınız?
Ülkemizde,” eğlence kültürünün” yanı sıra, insanımızın tercihi bağlamında tükettiği alkole, zamlar bile, alışkanlıkları, tüketimi frenleyememiştir?..
Burada yapılacak iş, “insanımızı alkol alışkanlığından, bağımlılığından uzaklaştıracak, kurtaracak tedbirlerin alınmasına” öncelik verilmesidir..
Evet, alkol halk deyimi ile “şişede durduğu gibi durmuyor” can yakıyor, ocak söndürüyor, aile bütçesini sarsıyor!
Bu konuda din adamlarına düşen görev yokmudur?
Kadınlarımızın “ başörtüsü, etekboyu, kaşı, gözü, rimeli, boyası” ile ilgileneceklerine, bu konuya bir el atsalar, iyi olmaz mı?
Ya eğitim kurumlarımızı, bu hususta topyekün harekete geçirebilsek?
Öyle ya, “şişe de durduğu gibi” durmuyor?
Ya, yarattığı şiddet, acı, üzüntü?
Ya, kendi alkolünü üretme yolunda, hayatını kaybedenlerin sayısını bilen varmı?
Düşünülmesi, anlatılması bile züldür!
Konuyu, uzun uzatıya irdelemek yerine sonuca bakmamız yeterlidir!..
Tüm dünyada “yasakcı zihniyetlere “ rağmen, alkol tüketimi engellenememektedir..
Alkol ürünleri ve sigarının üzerine “sağlığa zararlıdır” yazmamıza rağmen, sonuç nedir ki?
Herşey meydanda değil midir?

MADDE BAĞIMLILIĞI?
Ancak, alkolün ötesinde,”uyuşturucu” yani ”madde” bağımlılığı” sözkonusu ise, işin rengi dahada değişiyor?
“Dünya uyuşturucu tarifiği” içinde yer alan Türkiye’nin, son yıllarda çok konuşulur olması, üzüntü vericidir..
Aşırı ülkelerden gelen, yüksek miktardaki uyuşturucunun yakalanması, suçluların adalet önüne çıkarılması sevindiricidir..
Ama bütün bu tedbirler, yeterlimidir?
Güvenlik güçlerimiz, bu konudaki birikimimizi, tecrübemizi kullanabiliyor muyuz?
İşte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son açıklamasına bakarsak, biraz rahat konuya bakabiliriz?
Ama işin aslı, bizi rahatlatacak boyutta mıdır?

“AYAKLARINI KIRIN!”
Kütahya'da açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uyuşturucu satıcılarıyla ilgili emniyet güçlerine dikkat çeken bir talimat verdi.
Bakan Soylu, "Türkiye'nin hiçbir noktasında uyuşturucu satılmasına müsaade etmeyeceğiz. Tekrar söylüyorum, emniyet güçlerimize tekrar talimat veriyorum.
Uyuşturucu satıcısını bulduğunuz an ayaklarını kırın, ayaklarını kırın, ayaklarını kırın" dedi.
Bakan Soylu çok haklı?
Ama, hangi birinin ayaklarını kıralım ki?
Bu işi de mi “dış güçlere” havale ettik?
Yani, bu Amerika’nın ve Avrupa’nın bir operasyonu mu?
Buna kargalar bile güler?
Ülkemiz insanı, bu konuda da “baronlar, escobarlar” yetiştirmedi mi?
Avrupa’da ve diğer ülkelerde yapılan operasyonlarda yakalanan Türk kökenli vatandaşları nereye koyacağız?
Yani, bu hususta kime, ne anlatacağız?
Bu büyük gelir getiren sektörde, “Türkler yok ha”, öyle mi?
Geçelim!

ÇAYDIRICI OPERASYONLAR?
Bakınız, Sakarya’da bu konuda yapılan operasyonların farkında mısınız?
Yeni İl Emniyet Müdürü Selçuk Doğuş, Sakarya'ya dair ilk izlenimlerini paylaştığı değerlendirmesinde,” uyuşturucu ile mücadelenin mahalle mahalle, sokak, sokak artarak, devam edeceğini “söyledi. 
Yapılan operasyonlar ile Sakarya’da “uyuşturucu sektörüne” büyük darbe vuruluyor..
Bu operasyonlar yeterlimidir?
Elbette hayır?
Bu konuda,” ehil kadrolar oluşturmak, konu üzerine hassasiyetle gitmek, geri adım atmamak, işin başında olanları yakalamak torbacılardan” daha önemlidir..
Kaynakları kurutmak, tarlaları, bağları, bahçeleri uydu ile taramak gerekir!
Narkotik polis güçleri yanında, jandarmamızın da bu konuda titiz bir şekilde yetiştirilmesi, gerekli techizatla donatılması ve operasyonlarda “çaydırıcı güç olarak değerlendirilmesi” elzemdir!
Daha önce de yazdım, ailelerin şikayetleri bağlamında, bilgi toplamak, Sakarya’yı “Uyuşturucu üssü” haline getirmek isteyenlere, fırsat verilmemilidir..

ÖĞRENCİLERİ HEDEF ALANLAR?
Başta öğrencilerin uğrak yerleri, “Mavi Durak, Cadde 54,AVM kafeleri ile diğer gençlik alanları” daha sık kontrol altında tutulmalı ve “gençleri zehirleyenler yakalanarak”, adalete teslim edilmelidir..
Bu ülke sağlığı ve gençliğimiz, geleceğimiz için gereklidir..
Bu açıdan, “sivil örgütlerin, siyasilerin, medyanın, okul yöneticilerinin, güvenlik güçlerine desteği”, en üst düzeye çıkarılmalıdır..
“Bu işbirliği içinde sağlıklı, zinde, dinamik bir toplum oluşturmada”, önemli adımlar atmış oluruz..
Yoksa,” yapanın, satanın, yetiştirenin, gençleri zehirleyenlerin yanına kar kaldığı, bir düzene kayıtsız kalmak”, bizlere yakışmaz..
Asayiş ve güvenliği sağlamakla görevli olanlarımızın, bir başka görevi de “toplum sağlığını tehdit eden uyuşturucular ile mücadele “ olduğunu unutmayalım!..
Medya mensupları olarak, bu mücadeleye kayıtsız kalamayız!
Polisimizin ve jandarmamızın, velhasıl narkotikcilerimizin yanındayız!
Yusuf Cinal yazıyor, 11 Ekim 2022 Adapazarı