Sevgili okurlar,
Şüphesiz “bizim mahalleden” haberleri de çok önemsiyoruz..
Bizim Sakarya’da, farklı yapılanmalar yanında, yeni yazarlarımızın yazıları da gerçekten ilginç içeriklerle okurlarıyla buluşuyor..
Öncelikle sevgili meslektaşım Erol Afşar usta “Diyanet camiasındaki” rezilliklere dikkat çekerek,  önemli hususları gündeme taşıyor..
Son günlerde gündeme damga vuran açıklamaları ile bizleri hayretler içinde bırakan, “bir diyanet görevlisinin açıklamalarına” ne demeli?
Evet, Halk TV'den genç kardeşimiz Sorel Dağıstanlı, şu ana kadar yapılamayanı yaptı ve 13 yıldır Diyanet'te çalışan bir din görevlisi olan Yunus Emirhan Kılıç’ın açıklamalarını tüm kamuoyu ile paylaştı..
Sevgili Erol Afşar, “bu açıklamaları, bu çürümeleri köşesine taşıyarak, ülkedeki bir başka kurumdaki durumu”, gözler önüne serdi..

ALİ BABANIN ÇİFTLİĞİ?
Özetle, “Diyanet İşleri Başkanlığı, Ali Baba’nın çiftliğine döndü. Açık ve net konuşuyorum kimse kusura bakmasın. Maalesef öyle hale getirdiler ki, artık insanlar bunu söylemek zorunda kalacak yani. Ben 13 yıllık devlet memurluğumu yakma pahasına büyük bir risk alarak çıkıp bu gerçekleri Türk milletine anlatıyorum. Beyefendinin (Ali Erbaş) kızı vaize, damadı müftü, kuzeni müşavir, yeğeni müezzin vs… İslam ahlakında böyle bir kadrolaşma söz konusu olamaz.

YÜKSEK MAAŞLI MÜŞAVİRLER?
Kuzeni Neşet Bodur, şu anda bir balkan ülkesinde yüksek maaşla müşavirlik yapmaktadır. Bunlar kamuoyuna çıktı, yansıdı. Neşet bey diyor ki, “Ben tırnaklarımla geldim” yahu beyefendi siz tırnaklarınızla geldiniz de biz uçarak mı geldik. Doktor olduğunu söylüyor, uzmanlık alanı olduğunu söylüyor, gitsin üniversitede hocalık yapsın efendim. Yani 8 bin euro, 10 bin euro aylık maaş alacaksınız, Türk parasına çevirdiğiniz zaman devasa bir rakam… Bu ahlaki değil, bu yüzden kurum içeresinde çok büyük sıkıntılar var” diyerek, genç imam Yunus Emirhan Kılıç, Kızılay, AFAD ve diğer kurumlardaki çürümenin bir başka örneğini ifşa etti..
Zaten biliniyordu ya?
Zaten biliniyordu?
Ama bu kadarı bile, pes dedirtti, pes!
Türkiye’de durum böyle de, ya Avrupa’da?
Avrupa’da da Diyanete bağlı kurum ve kuruluşların hepsinde bile olmasa, aynen “Ali Babanın Çiftliği” benzeri, genç imam Yunus Emirhan Kılıç açıklamaları benzeri yapılaşmalar sürüp gidiyor..
Üzülmemek elde değil, üzülmemek!

MODAYA ONLARDA UYDU?
FETÖ iltisaklı günlerde, rayından çıkarılan kurumlarda, ne olup bittiğini, inanın bilen yok!
Ne hesap var, ne kitap!?
Mesela Brüksel’de “Belçika Türk İslam Diyanet Vakfı”, Türkiye’deki moda uygulamalar sonrası, adından “Türk “ kelimesini çıkartıp, “Belçika Diyanet Vakfı “ olarak yoluna devam ediyor..
Dernek içindeki yapılanmaları, bilen yok!..
“Belli, torpilli çevrenin torpillileri kurumda iyi maaşlarla istihdam” ediliyor..
Seçim zamanı, iktidar partisi lehine camilerden, seçim alanlarına, insanımız taşınıyor ya,o bile hizmet adına yetişir?!..
Şu deprem anında Belçika Diyanet, çaresizlik içinde bir organizasyona bile imza atamadı..
Belçika’da yaşayan genç siyasetçiler, genç dernek ve sivil örgüt temsilcileri ortaya çıktı ve deprem bölgesine büyük yardımların akmasını sağladı..

YEŞİL PASAPORTLULAR?
Şu sıralarda, Belçika Devleti, Diyanet camilerinde, Türkiye’den gelen imamların görev yapmasını uzun zamandır kısıtladı..
Diyanet’teki bizim uyanıklar, bir yolunu bulup, “yeşil pasaportlu imamları göreve davet ederek, onlara hem Türkiye’den maaş, hem de Belçika’dan maaş imkanı” buldu...
Ne buluş, ne çözüm değil mi?
“Ballı, börek maaşlarla”, yandaş imamlara böylece Belçika’da ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde, iş bulundu..
Vallahi camiler kapanmaktan, pardon imamsız kalmaktan kurtuldu!..
Nereden, nereye değil mi?
Nereden, nereye?

AVRUPA’DA DURUM BAŞKA MI?
Belçika ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri, “bu diyanetin imamlarını neden geri postaladı ve yenilerini neden ülkede çalışma izni” vermiyor?
Hikaye uzun ya, bir dahaki sefere anlatırım..
“Cenaze cemiyeti, hac organizasyonları ve diğer faaliyetleri ile Diyanet’in Avrupa’da tepeden, tırnağa değişmesi ve yeniden yapılanması” gerekmektedir..
Gelen Din Hizmetleri Müşavirleri bile, “bu klikleşmiş, bu köhnemiş yapıları denetleyemiyor, onlara sözünü” geçiremiyor..
Yani, Türkiye’de iktidar değişimi sonrası(Değişirse tabii), “Avrupa’da da bu kokuşmuş anlayışı, yapıyı yeniden güvenli bir şekilde ele almak, yapılandırmak” gerekmektedir..
Zira, Avrupa Birliği ülkelerin de gündeminde olan, “bu dini kurumların yeniden yapılanması, şeffaf bir şekilde hizmet vermesi”, tez elden sağlanmalıdır..

GÖLGE ADAM?
Yine Bizim Sakarya Gazetesi’nde, eskiden de bilinen bir yazar uygulaması, yani “Gölge Adam” işbaşı yaptı..
“Gölge Adam’ın” yazılarını okudunuz mu?
İlgi ile takip ediyorum..
Allah, Allah, “bu Organize Sanayi Bölgelerinde”, neler oluyormuş, neler?
Okumadınız mı?
Bizim Sakarya Gazetesi’nin, sanal gazetesi “www.bizimsakarya.com.tr.” adresine girerek ,”Gölge Adam’ın” yazılarını, takip edebilirsiniz..

YAZARLARIMIZ VE YAZILARI?
Ayrıca, Ahmet Çubuk usta ile yine yeni yazarımız Aktemur Usta, Orhan Topçu ile diğer yazarlarımızın yazıları sizlere bekliyor..
Zira, bu yazıları, başka gazetelerde, başka basın yayın organlarında bulamazsınız..
“Neler, neler oluyormuş da, haberimiz yok” deriz ya, o türden yazılar bunlar..
Ne kadar ilgilisiniz bilmem ama, “bu seçim döneminde bunlar sizi ilgilendirir” diye düşündüm..
Elbette, “memlekette olup bitenler karşısında, bunlar ne ki” diyenleriniz de vardır?..
Yerden göğe kadar, haklısınız ama, “ Sakarya’da olduğu kadar, Türkiye’de ve Avrupa’da olup bitenlere de, kulak kabartmak” gerekmez mi?
Gerekir elbette, ama kim kabartacak değil mi?
Memleket, “zaten Ali Baba’nın çiftliğine dönmüş, Diyanet dönse” ne olacak?
Tekerlemiye hatırladınız mı,”Ali Baba’nın çiftliğinde  horozlarım var” tekerlemesini canım!
Nasıl ötüyorlar, nasıl?
Siz, “çiftlikteki horozun marifetlerine” bakınız!
Yusuf Cinal yazıyor, 30 Mart 2023