GERİDE kalan Kasım ayının 30’unda resmen bir “cinayet” işlendi. Kazaya sebebiyet veren kişi, Avrasya Tüneli çıkışı, Kennedy Caddesi’nden Zeytinburnu istikametine doğru sağ şeritten giden moto-kurye Yunus Emre Göçer’e arkadan vuran ve ölümüne sebep olan bir Somali Cumhurbaşkanı’nın şımarık oğlu…
Mohamed Hassan Shekh Mohamud…
Motosiklet sürücüsü kurye Yunus Emre hastaneye kaldırılırken, ona çarpan Hassan Mohamud, karakolda ifade verdi.
Mohamud emniyette, “Ben yolda giderken, motosiklet önüme çıktı. Benim bir suçum yok…” tarzında ifade verdi…
38 yaşındaki moto-kurye hastanede “entübe” edilmiş bir şekilde yaşam mücadelesi verirken, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu, elini kolunu sallaya sallaya oradan uzaklaştı…
Ve görüldü ki, Hassan Mohamud olaydan, yani 30 Kasım’dan 2 gün sonra 2 Aralık’ta, tarifeli bir uçakla ülkesine kaçmış…
Bu tarihten 4 gün sonra, geçtiğimiz hafta 6 Aralık’ta Yunus Emre Göçer yaşam mücadelesini kaybetti…
Olayın özeti bu…
KARAKOLDAN NASIL SALINDI?
Türk vatandaşı hastanede ölümle cebelleşirken, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu, nasıl yarım saat içinde serbest bırakıldı? Ve daha bu kazanın önü, arkası ve detayı açıklanmadan katil Mohamed Hassan Shekh Mohamud, elini kolunu sallaya sallaya nasıl ülkemizi terk etti?
Tarifeli ufağa nasıl bilet aldı?
Olay aydınlatılmadan nasıl salındı?
Bu mudur Türk Adaleti?
Somalili katil, acaba cumhurbaşkanının oğlu olduğu için mi salındı?
Devreye Somali yetkililer mi girdi?
“Aman Somali ile aramız bozulmasın!” diye mi salındı sorumsuz katil?
Şeytanın “sor” dediği bir sürü soru geliyor akla…
Karakola, emniyet birimlerine kendi ayağı ile giden vatandaşlar tutuklanırken, şu an ceza evlerinde günleri dolmuş binlerce mahkûm -haklı olarak- kanunun kendilerine tanıdığı “denetimli serbestlik” hakkını beklerken, bir ölüme sebebiyet veren Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kaçmasına neden göz yumuldu?
YA GERİDE KALANLAR?
Genç moto-kurye geride gözü yaşlı bir aile bıraktı. 38 yaşındaki Yunus Emre Göçer, biri engelli, iki çocuk babası idi. Bir kadın genç yaşta dul, iki çocuk yetim kaldı… Kurye, gözyaşları içinde toprağa verildi…
Dolayısıyla ailesi perişan oldu…
Kazadan sonra görüldü ki, moto-kurye yolun sağ şeridinde normal bir şekilde seyrediyor… Ona çarpan Mohamud’un kullandığı 06 CD 4581 plakalı otomobil ise normalden hızlı gidiyor… Ve motosiklete arkadan bindiriyor…
Yani suç onda…
Moto-kurye vefat edince, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları harekete geçiyor ve Somalili Hassan Mohamud’a ülkeden çıkış yasağı veriyor!
Günaydın Türk Adaleti! Günaydın sayın görevliler!
Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş!
Sen yine masum insanları içeriye tıkmaya, eli kanlı katilleri ise toplumun içine salmaya devam et!
TÜRKİYE YOLGEÇEN HANI MI?
Daha önce hatırlarsınız, “Kaşıkçı Cinayeti” işlenmişti Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda…
Tarihler 2 Ekim 2018’i gösterdiğinde Cemal Kaşıkçı, nişanlısı Hatice Cengiz ile evlenebilmek için Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’na gitmişti.
Daha sonra burada lime lime edilerek ortadan kaldırılan gazeteciden dolayı Türkiye ile Arabistan arasında kısa bir gerilim yaşanmıştı.
Ve olayın üzerine giden Türk mahkemesi, bir süre sonra “yetkisizlik” kararı vererek dosyayı Suudi Arabistan yetkililerine havale etmişti.
Yani, Türk yargısında adalet tecelli etmedi…
Ve tüm dünyanın belleğine böyle kazındı bu olay…
Kısacası ülkesinde muhalif gazeteci olarak bilinen Kemal Kaşıkçı cinayeti ülkemizde işlendi. Yapanlar hiçbir ceza almadı…
Demek ki ülkemizde, tüm kurumlarımızı kast etmiyorum lakin, “hukukun üstünlüğü” değil, “güçlülerin hukuku” hüküm sürüyor!
Masumlar içeride çile çekiyor… Güçlüler, elini-kolunu sallayarak toplumun içinde yeni cinayetlere, yeni çirkinliklere sebebiyet vermeye devam ediyor.
Biri bize açıklasın da bilelim;
Ben Türk Adaletine nasıl güveneyim?
xxxxxxxxxxxxxxx
ANLAMLI SÖZ
“Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür…”
Organ Gazi
xxxxxxxxxxxxxxx