Hukukun yerlerde süründüğü bir ülkenin Adli Yıl açılışı bayram havasında geçecek değil ya? Haliyle neredeyse bütün törenlere yaşanan sıkıntılarla ilgili eleştiri ve beklentiler damgasını vurdu.
Sakarya Barosu Başkanı Av. İlknur Ebiz Yıldız, Adli yılı bu sene de kaygıyla karşıladıklarını söyledi.
“Yeni bir adli yılı umutla ve heyecanla değil kaygıyla karşılamamızın sebebi, sadece avukatlara ait mesleki sorunlar değil artık ulusal çapta bir hak arama özgürlüğünün ve adalete erişimin de içinde bulunduğu adalet krizidir.
Mesleğimizi evrensel insan hakları temelinde ve meslek onuruna yaraşır şekilde icra etmemiz için hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve adil yargılanma hakkı ideallerinin hayata geçirilebilmesi ile savunma hakkına ve avukatlık mesleğine saygı gösterilmesi gerektiği gerçeğinin altını bir kez daha çizme zorunluluğu doğmaktadır.
İçinde bulunduğumuz yargı sisteminde, avukatların mesleki tecrübeleri artık yasalardan ve hukuka yaraşır uygulamalardan değil; ulusal çapta gittikçe büyüyen bir şiddet sarmalından, kontrolsüzce açılan hukuk fakülteleri sebebiyle maruz kaldığımız ekonomik sömürü halinden ve adaletin geç ya da hiç tecelli etmediği bir yargı sisteminden gelmektedir. Anılan sorunların ortadan kalkması, ulusal çapta bir adalet arayışının olmazsa olmaz ön koşuludur ve bu da avukatların ve avukatlık mesleğinin güçlendirilmesiyle mümkündür.
Avukatlık hizmetlerinde kalitenin artırılması hedefine ulaşılabilmesi için ilk atılması gereken adım; hukuk fakültelerine girişte uygulanan yükseköğretim başarı sıralamasının ivedilikle 100 bine, ardından kademeli olarak 75 bine ve 50 bine yükseltilmesidir. Hukuk fakültelerine akreditasyon uygulaması getirilmeli, akredite olamayan fakültelere önce süre verilmeli, süresi içerisinde şartları sağlayamayan fakülteler kapatılmalıdır. Staj eğitimin içeriğini boşaltan yasal düzenlemelerden vazgeçilmelidir.
Yeni adli yılda stajyer avukatların statülerinin, kamu avukatlarının özlük haklarının engelli avukatların en temel haklarının güvenceye kavuşturulduğu; bağımsız avukatlık faaliyetinin önündeki kurumsal ve yapısal engellerin kaldırıldığı, bağlı çalışan meslektaşlarımızın haklarının güvence altına alındığı, meslek alanının genişletildiği; avukata yönelik ekonomik ve fiziki şiddeti engelleyecek mali ve idari önlemlerin alındığı, gerekli düzenlemelerin yapıldığı bir yargı düzenine kavuşmak istiyoruz.
Vatandaşların kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissettikleri ülkeleri, diğerlerinden ayıran en temel etmen, bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığıdır. Adalet mülkün temeli; adaletin teminatı bağımsız ve tarafsız yargı; adil yargılanma hakkının teminatı ise savunma hakkı ve bağımsız avukatlık faaliyetidir. Yargı bağımsızlığının sorgulandığı, adaletin ya geç tecelli ettiği veya hiç tecelli etmediği bir adli sistemin mülkün temeli olması mümkün olmadığı gibi, savunma hakkına ve avukatlık mesleğine saygı gösterilmeyen bir yargı sisteminden adil yargılanma beklenmesi de mümkün değildir. Hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir hukuk düzeni için savunma hakkına ve avukatlık mesleğine saygının gereklerinin yerine getirildiği bir adli yıl diliyoruz.”
İstanbul Barosu’nu da takip ettim.
İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç da benzeri sitayişlerini sıralayarak özellikle Barış Pehlivan ve Merdan Yanardağ üzerinden hukukun siyasallaştırılmasını gündemine taşıdı.
“Geçtiğimiz Adli yıl döneminde basın özgürlüğü yargı eli ile ciddi yara aldı. Demokrasiyle yönetilen bir ülkede basını yargı eliyle susturma aracı olarak kullanmak demokrasiye, yargıya güvene en ağır darbedir.
Tutuklama bir tedbir olduğu halde, cezalandırma aracı olarak kullanılmaya devam edildi. Bugün gazeteciler Barış Pehlivan, Merdan Yanardağ’ın cezaevinde olması hukuk devletine inancı ve yargıya güveni zedelemektedir. Haksız hukuksuz verilen yayın durdurma, ekran karartma, idari para cezaları halkın haber alma özgürlüğünün de ihlalidir.
Yine temel bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü barışçıl gösterilere rağmen sert müdahalelerle engellenmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin ve AİHM’nin bu konulardaki kararları hiçe sayılmaktadır. 25 Kasım ve 8 Mart’ta kadınların toplanması, Cumartesi Anneleri’nin toplanması gibi birçok barışçıl gösteri engellenmekte, hukuki destekte bulunan meslektaşlarımıza müdahalede bulunulmaktadır.
Savunmanın etkisiz kılındığı ve şekilsel olarak var edilmeye çalışıldığı bir sistemde demokrasiden, hukuk ve adaletten bahsedilemez. Savunmanın sorunlarının çözülmediği, savunma vasıtalarının etkisiz kılındığı bir ortamda aynı şekilde yargılamanın adil olduğundan da söz edilemez.
Yeni Adli Yılın; Avukatların öldürülmediği, yaralanmadığı, şiddete uğramadığı mesleklerinin ifası için gittikleri adliyelerde, cezaevlerinde, göç idarelerinde ve karakollarda engellenmediği, genç avukatların ekonomik ve sosyal nedenlerle intihara sürüklenmediği bir adli yıl olmasını diliyorum.”
Yeni Adli Yıl tüm paydaşları için hayırlı olsun!