Kabul edelim şu sosyal medyayı yoğun kullanan herkese bir haller oluyor. Adı sosyal medya ama bağımlısı olanları asosyal yada antisosyal yapıyor. Toplumdan kendini soyutlayan yalnızlığı seçen insanların sayısı günden güne artıyor. Ya da milli ve manevi değerlerinden uzaklaşan, reel yaşantısından kopan , özgün olmayan özenerek yol alan insan kalabalığı çoğalıyor günden güne. Çokça hayal dünyasında yaşayan, İnstagram, twitter, facebook,snapchat v.s hepsinin içleri, göstermek, beğenilmek ve onaylanmak üzere, yaşamlarını gözler önüne seren ve bu kurguyu yaparken de yaşamayı unutan insanlarla dolu.
DOZ
Kabul edilebilir de bir gerçek var ki; Evet bundan on yıl önce herkese, her yere, her bilgiye bu kadar kolay erişim sağlayamıyorduk. Belki istediğimizi bulamıyor, öğrenemiyor, belki böyle rahat alışveriş yapamıyorduk. Her çeşit bilgiyle donanıp, her olaydan saniyesinde haberdar olamıyorduk ya da daha çok çaba gerekiyordu. Şimdilerde zamanın ve mesafelerin tüm ağırlığını kaldıran, hayatımızı kolaylaştıran bir mecrada olduğumuzu bende kabul ediyorum. Ama ‘’DOZ’’, sanırım toplum olarak biz sosyal medya kullanımında bir doz aşımı yaşıyoruz. Prospektüsüne uygun davranmıyor olası tüm yan etkilerini de üzerimizde görüyoruz.
Dozunda ve amacına uygun kullananlar dışındakilerle ilerleyelim az biraz; Tek amaç beğenilmek ve daha çok takipçi almak dimi, e durum böyle olunca da giderek daha suni daha tatminsiz yüzler çıkmıyor mu ortaya? Gerçek hayatta sıradan bir yaşam sürüp, sıradan bir kişilik taşırken sosyal medya aracılığı ile filtrelerin, çalıntı ve özlü sözlerinde yardımıyla hepsi birer sanal kahramanlara dönüşmüyor mu? Peki gerçek hayattan keyif almak, gerçek dostlar edinmek, ve gerçekte olduğu gibi görünmek arka planda kalmıyor mu sizce de?
SOSYAL MEDYA NERDE?
Sosyal medya hayatımızın ne yazık ki hemen her yerinde.
Evde, sokakta,tatilde,şezlongda,yatakta,masada,mutfakta,hastanede,işyerimizde,okulda,çarşıda, pazarda alışverişte, en sevdiğimiz o koltuğumuzda hemen her yerde zaten biliyorsunuz di mi?
Orada yatıp orada kalkıyoruz, orada traş oluyor, orada yüzümüzü yıkıyoruz. Biz nereye gitsek bu renkli dünyayı da yanımızda taşıyoruz. Ve bizim oralarda ayaklarımız yere basmıyor. Belki de bu yüzden seviyor, bu nedenle bağımlısı oluyoruz bu yerin. Kahretsin biz orada hep güzeliz, hep mutlu , hep en akıllıyız. Hep geziyoruz, hep gülüyoruz ve hep iyiyiz . En güzel şiirleri yazıyor, en iyi sözleri paylaşıyor en yeni esprileri yakalıyoruz. Vah ki ne vah atladığımız bir şey var ki durum böyleyken hayatı, yaşamı kaçırıyor, gerçekle bağlantımızı koparıyoruz aslında. Hadi ben bakkala gidiyorum,bakın ben salata yaptım,şimdi de ben balık yiyorum, olmadı ben rakı içiyorum, ben fitnessdayım zayıflıyorum, ben uyuyorum, an ve an rapor veriyoruz sosyal medya da, durum bu yanılıyormuyum?
İnternetin yaşamımızda bir araç olduğunu unutup bir amaçmışçasına davranıyoruz . Bu çabayı evimizde beraber yaşadığımız insanlarla paylaşımda bulunmak için vermiyoruz mesela. Birçoğumuz nereye gideceğimize, ne yiyeceğimizden, ne giyeceğimize sosyal medyada nasıl görünür düşüncesiyle karar veriyoruz .Hadi böyle olanlar itiraf etsinler, ama lütfen itiraf etsinler ve Onun bizi tamamen ele geçirmiş olduğu gerçeğiyle yüzleşsinler .
DİP NOT
New York da geçen yıl gerçekleşen bir psikiyatri birliği kongresinde şu görüşe varılmış;’’mesleği özel bir çalışma gerektirmedikçe, internette günde 6 saat geçiriyor olmak ve bu sürenin 6 aydır devam ediyor olması internet bağımlılığıdır’’ Hadi bakalım geçmiş olsun hepimize hem bağımlı, hem de doz aşımın damıyız öyleyiz valla. Her şeyin fazlası zarar durumunu yaşıyoruz galiba toplum olarak.
Ne dersiniz, bugün ya da sadece bir gün , bir ziyafet soframızı, bir yeni kıyafetimizi, bir becerimizi, bir değişen ruh halimizi paylaşmayıverelim sosyal medya da, sabah karşılaştığımız komşumuza günaydın dememişken yazmayalım duvarımıza da, mutsuzken polyannacılık oynamayalım orada, bir hayvan beslememişsek o gün, bir kedicikle poz vermeyelim mesela, korkularımız kaygılarımız varken yokmuş gibi davranmayalım. En komik bulduğumu da yazmadan edemeyeceğim ,aylarca misafir etmemişken evinize hiç kimseyi bir pastafotoğrafını paylaşırken ‘buyur gel’ ‘hadi hep beraber’ ‘bir gün de seninle demeyelim’ emi!!! Bugün yada sadece bir gün.