Geçtiğimiz günlerde akşam saatlerinde telefonum çaldı. Telefonun diğer ucunda dayımın oğlu, sevgili Ç’emu abim vardı… Her zaman olduğu gibi, o gün de ilk sesi “Sabri dayı” oldu ve devam etti, “bak telefonda ki sesi taşıyacak mısın?”

“Sakarya’dan merhaba üstad” diye başlayan o sesin sahibini tanıyamadığım için, ben de “kıymetli dost, güzel insan Ekrem Yüce’nin yönettiği şehre ve sevgili üstada merhaba” dedim…

Sohbetimize, ortak yanlarımız ve meslektaşlığımızla başladık… “Meslektaş derken” dedim. “Evet meslektaşız. Bizim Sakarya Gazetesi’nden Adnan Yüksel” dediğinde çok eskilere gittim. Yaklaşık 20 yıl önce, Başkent Ankara’mızda “Yerel Meydanın Sorunları” konulu seminere, ben şu an 50 yaşını dolduran Ardeşenin Sesi Gazetesi’nin sorumlu yazı işleri müdürü, sevgili meslektaşım Yüksel ise Bizim Sakarya Gazetesi kurucusu olarak katılmıştık…

Seminerin öğlen arasında, sevgili meslektaşımla temsil ettiğimiz gazetelerimizin durumlarını enine boyuna ele alarak, yerel ve bölgesel gazetelere verilen resmi ilanların her geçen gün azaldığını dile getirmiş, resmi ilanlar olmazsa yerel gazeteleri nasıl yaşatacağız diye kara kara düşünmüştük…Yeri gelmişken ifade etmek isterim; bugünkü yerel basının durumu, 20 yıl öncesinden daha da kötü… Bu acı tablo devam ederse, ülkemizde ve bölgelerimizde yerel gazete diye bir şey kalmayacak…

Halbuki, ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu basınını ‘fazilet adaları’ olarak nitelendirmişti...Yerel basın, kurulduğu günden bu yana sadece bölgemizde değil, ülke genelinde Millî Mücadele döneminde ve sonrasında halkı bütünleştirici bir misyon üstlenmiştir.

Birçok yerel basın kuruluşu, başta ekonomik kriz olmak üzere, birçok zorluğa göğüs gerip, üstlenmiş olduğu misyonunu hala daha devam ettirmektedir… Bizim Sakarya Gazetemiz de bunlardan biri, tam 20 yıldır aralıksız olarak okuyucularıyla buluşmaya devam ediyor…

Çoğu Avrupa ülkesinde satışa sunulan gazetelerin yarısına yakını yerel basından oluşmaktadır... Ülkemizde yayın hayatını sürdüren gazetelerin çoğunu yerel gazeteler oluşturmaktadır...

Yerel gazeteleri ayakta tutan şeyin de resmî ilanlar olduğunu unutmamak gerekir... Son dönemlerde izlenen politikalar yüzünden resmî ilanların fiyatları önemli ölçüde artmadığı gibi, belediyeler başta olmak üzere çok sayıda kurum ve kuruluş, resmî ilan dışında kaldığı için yerel gazetelerin ilan sayılarında önemli ölçüde azalmalar olmuş, hatta yok denecek düzeye gelmiştir...

Daha önce ilan veren kamu kuruluşları, özelleştirildikten sonra bahse konu olan bu kurumlar yerel gazetelere ihale ilanları vermemektedir...Geçtiğimiz yıllarda hastaneler, ihale ilanlarını o bölgenin yerel gazetelerine vermek zorunda idiler. Şimdilerde ise Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından resmî ilanlar tek elden dağıtılmaktadır…Bunların yanı sıra yerel gazetelere verilen (kimlik, ehliyet ve diğer değerli evrakların kaybolma durumunda) kayıp ilanlarının günümüzde verilme zorunluluğu da kaldırılmıştır...

Bu gelişme, yerel basın için pek de iç açıcı bir şey değil... Zaman kaybetmeden yerel basının demokrasisi hayata geçirilmedir... Bu konuda kıymetli dost, güzel insan, halk adamı Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Yüce’ye büyük görev düşmekte. Sadece başkanımıza değil, Sakaryamızda faaliyet gösteren oda başkanlıklıkları başta olmak üzere, sivil toplum kurum ve kuruşlarının desteklerini eksik etmemeleri gerekmektedir…

Unutmayalım! Yerel basın, kurulduğu günden bu yana sadece bölgemizde değil, ülke genelinde Millî Mücadele döneminde ve sonrasında halkı bütünleştirici bir misyon üstlenmiştir, üstelemeye devam etmektedir…

*

Bizim Sakarya Gazetemizle tanışıklığımız yeni değil, 20 yıla yakın…Elim elverdiği, dilim döndüğü ve kalemim yazdığı sürece, siz değerli okuyucularımızla gazetemizin bu köşesinde çarşamba günleri buluşacağız...