Sevgili okurlar,
Türkiye, 31 Mart 2019 itibari ile yerel yöneticilerini seçmek için, seçim atmosferine girdi..
Bu konuda siyasi partiler, belirlenen adaylar arasından tercihlerini yaparak, düşündükleri ve birlikte çalışmak istedikleri adayları açıklamaya başladılar..
Evet, Sakarya’da büyük bir heyecan yaşatan, Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak, Çaykur Genel Müdürü  Ekrem Yüce’nin adı açıklandığındı..
Oy vermeyeceğim için rahat konuşuyorum..
Bir merkezin bana dikte ettiği adaya oy verme gibi bir alışkanlığım yok!
Her zaman kendi irademin doğrultusunda, sandık başına gittim ve gerekeni yaptım..
Yıllarca yurtdışında yaşayan ve seçme-seçilme hakkından mahrum bırakılmış bizlerin sözü ne ola ki?
Hala, yurtdışındaki vatandaşlara, “oyunuzu kullanınız, ama aday olmayınız” noktasında bir yasak var..
Aday olmak isteyen ise,Türkiye’ye gelecek, öncelikle memleketinden aday olabilecek!..
“Ölme eşeğim ölme, yonca biter de yersin” türünden bir durum bu!
Neyse, gelelim asıl konumuza..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Salı günkü AK Parti Grup Toplantısı’nda, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı adayını şu sözlerle açıkladı:
”Saf çocuğu masum Anadolu’nun! Divanesi ikimiz kaldık, Allah yolunun..! Ona göre çok çalışacağız!..”
Bu açıklama sırasında Ekrem Yüce salondaydı..Yanında AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Sakarya milletvekilleri vardı..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, anonsla birlikte ayağa kalktı ve  itaatini bildirdi..
Peki ne oldu, bunca yıl siyaset içinde olanlara?
Yağan yağmurda ıslananlara, o yolu birlikte yürüyenlere?
Demek ki, Yüce, adaylık başvurusu yapanların içinde, kazanmaya daha yakın bir aday..
Ancak, bu bir parti kararı, bir tek lider kararı, o nedenle alınmış siyasi kararlara tabii ki saygılı olacağız..
Saygılı olacağız da boyun mu eğeceğiz, itaat mi edeceğiz?
O benim işim değil..
Biz doğru bildiklerimizi söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz..
“Vatana, millete, Sakarya’ya hayırlı olsun” der çıkarız işin içinden!
Ama bu kolaycılık olduğu kadar, teslimiyetçilikte olur..
Bir kere asıl konuya girmeden şu hususu teslim edelim, bugünkü hali ile siyasi partilerimiz, artık halkın siyasi görüş ve düşüncelerini yansıtan, temsil eden sivil kurumlar olmaktan çıktı..
Halk başka, siyasi partiler başka düşünür oldu..
Nedense, vatandaşlar mevcutlar içinde birine oy kullanmak, birini daha güçlü tercih eder konumda bulunuyor..
Daha da kolayı, “alternatif yok” diye işin içinden çıkan ve algı propagandalarına teslim olanlar çoook!..
İnsan bu durumda düşünmeden edemiyor?
Belli bir zümrenin, kümenin, grubun elinde, siyasi kararların alındığı sıradanlığı, kokuşmuşluğu açık ve aleni gözüken bu yapıların, Türkiye’ye, Türk Milleti’ne hizmeti ne ola ki?
İşte geçtiğimiz günlerde İyi parti Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, TBMM konuşmasında milletvekillerine, vekilliklerini ve gereklerini hatırlatmadı mı?
Artık TBMM’nde(Türkiye Büyük Millet Meclisi) bile “vekalet”,”vekillik” tartışılır hale geldi!..
Bu yapı içinde varsa, yoksa “lider” anlayışı sürdükçe, iyilerin iktidarı, iyilerin seçilmesi zor vesselam!
Şimdi, şurada bir nokta koyalım elbette..
Bir kere Sayın Ekrem Yüce’nin adaylığına karşı bir duruşumuz yoktur..
En alttan gelen, merdivenleri yavaş, yavaş çıkan, belediyecilik geleneğini iyi bilen, bürokraside harmanlanan, Erenler ve Adapazarı belediyelerinde, belediyecilik anlayışı ile pişen ve hamuru sağlam, güven verici bir  isim..
Demek ki, siyasi tarlada daha iyi bir isim bulunamadı!
Oysa bu topraklar cömert!
Aransa bulunur muydu?
Bulunurdu elbet!.
Unutmayalım ki, birçok temiz, yetişmiş, gönlü Sakarya ile memleket sevdası ile yanıp tutuşanlarımız, bu kirli siyasete adım atmaktan imtina ediyorlar?..
Gerekçeleri, geçerli tabii ki?
E, mevcutlar içinden bir Ekrem Yüce, halkın önüne koyuldu..
Bakalım Sakaryalıların teveccühü ne yolda olacak?
Sakarya, esasen hep AK Parti iktidarını destekledi..
Destekledi ne kelime, tam olmasa bile yüzde 70’leri aşan destek verdi..
Bunun karşılığını Sakarya aldı mı?
Bunu da Sakaryalıya sormak lazım!
Mevcut siyasi yapının içinden bir aday bulunmamış olmaması düşündürücüdür..
Sakarya Büyükşehir için aday olan isimlerin çoğu, büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır..
Siz olsanız, yaşamaz mısınız?
Gerçi,Ekrem Yüce adını telaffuz eden arkadaşlarımız oldu..
Yanılmadılar..
E, bu istihbarat ta onların hanesini iyi yazıldı hani!
Yani, “Sizin adayınız değil, bizim gösterdiğimiz aday Sakarya’yı yönetecek ve biz bu adayla çalışacağız” yaklaşımı tartışmaya açıktır..
Bu karar, sadece Sakarya’da değil, Anadolu’nun diğer illeri ile büyük metropollerde de egemen kılınmıştır..
Bu yeni bir durum da değildir..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, nasıl ki iktidara kendi belediye kadroları ile yürümüştür, bugünde aynısını yapmaktadır..
Kime rağmen, vatandaşa rağmen..
“Vatandaş da gidip, kuzu, kuzu oyunu vermesin canım” diyenler vardır..
Yani biat ve itaat toplumu geri gelmiştir..
Bu durum, bunu en iyi şekilde örneklemektedir..
Atatürk Türkiye’si bir başka evreye, evrilmiştir..
“ Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet anlayışı da itibarsızlaştırılmaktadır!..
Üzücü olan Atatürk’ün kurduğu partinin de buna alet olmasıdır..
Bu anlayışa karşı, kurarım sandıkları, yaparım ön seçimleri..
Bir ay insanlar,bu seçimleri konuşur..
Bu manada Muharrem İnce’nin isteği önemlidir..
Ama adaylığı makbulüm değildir..
“Fikri hür, vicdanı hür” bir nesil yetiştirme hedeflerinde pusula artık şaşmıştır..
Bize ne sunulursa, onunla yetinmek, ona itaat etmek, ona razı olmak durumundayız..
AK Parti iktidarı döneminde yapılan bunca yanlışlara rağmen, hala muhalefete “beceriksizlikleri” mal eden bir toplumun geldiğin nokta burasıdır!..
Ankara’daki güç, Geyveli Ekrem Yüce’yi, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na atıyor..
Halka ise onay vermek düşüyor..
6 Milyon seçmeni ile bir siyasi partinin “terörist” ilan edildiği ve liderinin hala hapishanede yargılanmayı beklediği bir Türkiye’de, her şey olur!
31 Mart 2018 tarihinde sandık başına gider, paşa, paşa oylarımızı iktidar adaylarına kullanırız..
Zaten Sabah Yazarı Salih Tuna yazmıyor mu?
“AKP ve MHP seçimi kaybederse, iç savaş çıkar” diye!
Aman, bu ülke savaşlardan, terörden, kargaşadan, kaostan çok çekti..
Milleti bir de “iç savaş sendromuna” sokmayalım..
Verelim oyları gitsin!
Bu geldiğimiz noktada,”hakimiyeti “ siyasilere devretmedik mi?
Nasıl olsa, her şeyi Ankara biliyor..
Ankara seçiyor..
Ankara atıyor..
Ankara konuşuyor..
Verelim oyları gitsin ha!
Peki Türkiye nereye gidiyor?
Bilen varsa, beri gelsin!