Sevgili okurlar,
Bu köşeden sizlere, dilimiz döndüğünce, ülkemizde ve memleketimiz Sakarya’da ve dünyada gelişen olayları paylaşarak, irdelemeye çalışıyoruz..
Bakınız, Sakarya ve Düzce son yıllarda birçok radikal dinci grupların merkezi konumuna getirildi.
Bazı tarikatların nasıl çalıştığını, bu alandan nasıl nemalandığını bilmeyenimiz yok..
Hangi camide, hangi tarikat ehlinin, hangi bölgede ise hangi siyasi dinci fikirdaşların toplandığını anlamak için bir cuma günü geziye çıkmanız bile yeterlidir..
Bir gazeteci, yazar olarak elbette afaki konuşmak gibi bir lüksümüz yok..
Bakınız, Afganistan’da Taliban saflarına, Ruslar ile savaşmak üzere, yıllar önce gidenlerin, geri dönüşleri ve sonra arkadan gelenlerle buluşmaları, hangi topraklarda gerçekleşiyor dersiniz?
GUANTANAMA TUTSAKLARI?
Şöyle hafızalarınızı yoklarsanız, bu Taliban saflarında yakalanarak, Amarika’ya Guantanamo adasına tutsak olarak götürülenler arasındaki Türk kökenli savaşçıların Sakaryalı olduklarını bilmeyen mi kaldı?
Bunların isimlerini yetkililerimiz bilmiyorlar mı?
Şurada, Akyazı Acelle Yaylası’na dikilen bir tarikat yurdunun, harıl, harıl çalışmasını, burayı öğrenci kampı yapmasına karşı çıkanları susturanları da bilmiyormuyuz?
Yaylasına Kuran Kursu adı altında bir yapı dikilen Sakarya’da, sanıyormusunuz, “radikal dinci yapılanma” uykuya yattı?
Peki, yıkılan ve hala yapılmayan genel liselerin yerine “İmam Hatip liselerinin yapılması, özendirilmesi ve İl’in en gözde yerlerine binalarının konuşlandırılmasını” ne ile izah edeceğiz?
Burada insanımızın derin bir “dini saygısının,anlayışının” istismar edildiği apaçık ortadır..
SADAT Gibi kurumların konuşulduğu, bu günlerde hata yapma lüksümüz olmadığını bilmeliyiz!
15 TEMMUZ DARBE KALKIŞMASI?
Meydan, kendini “molla” ilan eden yeni modern “hocaefendilerin, 15 Temmuz Darbe Kalkışması” içinde olduklarını görmedik mi?
Bu konu hakkında ise hala muğallak alanlar olduğunu biliyoruz.
Bütün bunların,daha demokratik bir ortamda tüm çıplaklığı ile açıklanacağını, ortaya konacağına inancımız tamdır..
Bakalım, Sakarya’da ve Türkiye’de kimler, bu “darbe kalkışması” içinde nasıl, ne gibi roller üstlenmişlerdir, daha net öğreneceğiz..
KÜLTÜREL, ETKİN AYRIŞTIRMA, SATAŞMA?
Bütün bunları yazmaamın nedeni, “insanımızın gittikçe siyasi, dinci, muhafazakar, milliyetçi, ümmetci, hilafetçi, bağnaz, kindar, dindar” politikalar içine çekildiğidir!..
İşte iktidarı elinde tutan güçlerin “kutuplaşma politikalarını” önceledikleri, bu yöndeki çatışmalardan taraftar bularak, bu ayrışmadan, bu kültürel çatışmadan yararlanmayı umdukları görülmektedir..
Bu bağlamda başta anamuhalfet partisi ile diğer muhalif parti liderlerine karşı yaşanılan sözlü eylemler, sataşmalar bunun en güzel göstergesidir..
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na,
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e,
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na,
Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal’a,
ve nihayet AK Parti’den ayrılarak,kendi partilerini kurarak,siyasi platformda yer alan,
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a,
GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na
yapılanları bu manada değerlendirmeliyiz..
SİYASİ İRADE?
Siyasi iradeyi elinde bulunduran AK Parti, “Tek Adam Rejimi” olarak adlandırılan bu süreçte bile, muhalif partilerin çalışma, propaganda yapma, yurt içinde gezme, dolaşma hakkı, seçimlere hazırlanma, ülke sorunlarını öğrenme ve hürriyetlerine helal gelebilecek durumlara müdahale etmeli ve önceden gerekli tedbirleri almalıdır..
Ne yazık ki, ülkemizde bu tür saldırılar, linç girişimleri, tartaklanmalar çokça yaşandı..
Son olarak, Düzce’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı girişilen taciz kabul edilebilinecek bir eylem değildir..
Kaldı ki, CHP’nin İstanbul “Milletin Sesi” mitinginden,” Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı atılmış, bu slogan, bazı siyasi liderler tarafındın çarpıtalarak, “ Her yer Kandil, her yer direniş” olarak tanımlanmıştır..
Kılıçdaroğlu’nun yoluna “pislik dökülmesinden” sonra, Düzce’de bu seviyesiz durumun yaşanması hoş olmadı!
“Bu ayrıştırıcı, bu kutuplaştırıcı, bu kindar ve dindar” söylemlerin kimseye yararı olmaz!
Bu ülkede siyaset yapan herkes, bu ülkenin, saygın, sevilen bireyleridir..
“Yalana, kışkırtıcı” sözlere başvurmadan, insanımızı ayrıştırmadan, “sevgi ve saygı” temelinde, “sağduyu” ile seçimlere, Türkiye’yi götürmeliyiz!
Ülkenin, bu anlayışa şiddetle ihtiyacı var!
Bu konuda devletin kolluk güçlerini elinde bulunduran siyasi iradeye ise, büyük görevler düştüğü günışığı gibi aşıkardır..
Ama,ülkede “güvensizlik” kol geziyor!
“Bu güven ortamını mutlaka tesis etmeli” ve seçimlere böyle girmeliyiz!
Büyük bir “ekonomik kriz” yaşayan ülkemizde, “yeni krizler ve sorunlar” hem bizleri üzer, hem de ülkemizi çıkılmaz sokaklara yönlendirir!
Bu nedenle, “hakkaniyet içinde, demokratik görev beklentisi” öne çıkıyor!
Unutulmasın ki,Türkiye yeni krizleri kaldırımaz!
İnşallah bunu da başarırız!
Yusuf Cinal yazıyor, 27 Mayıs 2022 Brüksel
Türkiye,yeni krizleri kaldıramaz!?
Yusuf Cinal
Bu içeriğe tepkiniz
Yorumlar