Dünyaya geldiğimiz andan itibaren ihtiyaç duyduğumuz en temel duygu sevgidir. Bu sadece insanlar için değil tüm canlılar için geçerlidir. Sevgiyle yoğrulan bir insan başka canlılara zarar veremez. Genetik özellikler belirleyici kıstas olsa da çevresel koşullar ve kültürel gelenekler karakteri ortaya çıkarır. Eğitimin davranışlarımızı doğru yanlış olarak belirlemedeki işlevi de önemlidir. Farkında olmadan sert, acımasız, uysal, uyumsuz, güvenilmez, gaddar, vefalı, hoşgörülü, isyankar, öfkeli, doyumsuz, bencil gibi davranışları kazanırız.
Evimizden çıktığımızda yalnızca insanlarla karşılaşmayız. Sokakların bizim dışımızda başka sahipleri de vardır. Onlar sokaktaki ortaklarımızdır. Bizlerle birlikte dolaşır, bizlere yoldaşlık yaparlar. Korktukları zaman savunma halleri bizleri korkutur. Sevildiklerinde şımarır güzellikler içinde olurlar. Doğal ortamda yaşamaları belli sağlık sorunlarını zaman zaman ortaya çıkarabiliyor. Onlar farkında olmasa da sağlıklarını düşünmekte bizlerin görevi. Sokaktaki ortaklarımızı tehdit görmek yerine bir dokunuşla aldığımız sıcaklığın insanlığımızı ölçtüğünü unutmamak gerekir.
Sokağın ortakları ve gökyüzünün hareketli cambazları için hayatta kalmak zorlaşıyor. Soğuyan havalarla birlikte yiyecek ekmek, içecek su bulmakta zorlanıyorlar. Yaz sıcaklığında her köşeye koyduğumuz su kapları ve yiyeceklerini bu defa yağış almayan kuru ortamlara yerleştirebiliriz. Sokaktaki ortaklarımıza karşı yaygın demeyelim ama acımasız şiddet olaylarını önlemeliyiz. Bu konuda yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Eziyet, kötü muamele ve şiddet hangi canlıya yapılırsa yapılsın suçtur. Bu suçun cezası caydırıcı nitelikte olmalıdır. Çok konutlu bina ve site içinde beslenme ve bakılmaları konusunda yaşanan sorunlar hukuken çözülmelidir. Evde, sokakta beraber yaşamaya alışmalıyız. Hayvan sevgisi adına türlerin çeşitlendirilmesi ve satışları yasaklanmalıdır. Çocuklar istediği için belirli günlerde alınan hediye olmaktan çıkarılmalıdır. Bakılamayacak canlılar hiçbir şekilde sahiplenilmemelidir. Önce eve sonra sokağa bırakmak ölüme terk etmektir.
Sokaklarda birlikte bulunduğumuz canlıların giderek artması ayrı bir sorundur. Gelişmiş ülke sokaklarında bu kadar yoğunlukta olmaması doğal ortamlarının elverişli olmasıdır. Bu konuda asıl görev yerel yönetimlerdedir. Sokaktaki ortaklarımızın bakımı, muayenesi, aşılanması ve modern barınaklara kavuşmasını belediyeler ihmal etmemelidir. Belediyeler, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinin birlikte çalışması her canlı için nitelikli bir hayat sunar.
Adapazarı’nın her mahallesinde sokaktaki ortaklarımız yaşıyor. Geceleri seslerinden rahatsız olanlar olduğu gibi, gündüzleri bir arada dolaşmalarından korkanlar var. Yasaların yetersizliğinden, eğitemediğimizden, birlikte büyütemediğimizden şiddetle karşılaşmalarına engel olamıyoruz. Sokakta yaşayan bu canlıların daha özgür bir ortamda popülasyonu kontrollü, bakımları yapılabilen, beslenme olanakları düzenlenmiş doğal ortamlarda yaşamalarını sağlayalım. Sakarya doğal barınak olanakları elverişli bir coğrafyaya sahiptir. Sadece yönetenlerin bu konuya ilgiyle yaklaşmalarına ihtiyaç vardır.