Sevgili okurlar,
Sakarya, bizim yaşam alanımız!
Bu “yeşil cenneti”, kıpta ile izleyenler, ziyaret edenler, ilk defa görenler, hayranlıklarını, hemen dile getirirler..
Bu “yeşil cennet” üzerinde sadece biz insanlar değil, diğer canlıların da yaşadığını, hiç düşündük mü, hesaba kattık mı?
Her yere, “bir konut konduran, bu verimli toprakları delik deşik eden, bu güzelim çevreyi kirleten, akarsularını katrana çeviren ve  kimyasal atıklarını bize sunanlara karşı tepkisizliğimizi” nereye koyacağız?

Bu güzel memlekette yaşamak, elbette bir ayrıcalık..
Ama gel gör ki, “bu güzelim tablo değerindeki güzellikleri” koruyabiliyormuyuz?

KIRKPINAR’DA AKŞAM GÜNEŞİ?
Brüksel’den gelen misafirlerim Prof.Dr. Sibel Çetik, annesi iş kadanı Nurgül Şimşek, kardeşi iş insanı Mustafa Şimşek ve eşi Zerrin Şimşek’i, eşim Fatma Cinal ile ağırlarken, aynı zamanda Sakarya’nın güzelliklerini de, onlara göstermek istedik..
“Akşam güneşi batımında, Green Bleue rıhtımında balık keyfi” kaçırılır mı?

Sallanan, podyum gibi rıhtımda, akşamın son ışıkları, yanaklarımıza vururken, gözlerimiz, göl üstüne atılan ekmekleri kapışan balıklara ilişti..
Balıkları gören martılar, bu fırsata kaçırırlar mı?
“Eylül ayının son günü, bize nefis bir güzellik sunarken”, yan masada konukları ile akşamın keyfini yaşayan sevgili iş insanı Recep Sarı, eski Sapanca Belediye Başkanı İbrahim Uslu ve konukları ile selamlaştık..
Uzun zamandır görüşmediğimiz Sarı ve Uslu ile sohbet ettik..
Masamıza güzel bir meyve servisi  gönderme nezaketinde bulunan Sarı’nın, bu güzel nezaketini, konuklarım da “hoş bir sürpriz” olarak karşıladı..
Akşamın starı, elbette anne memleketi Sakarya’ya, hasta ziyareti için gelen ULB Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr.Sibel Çetik yaşadı..
Karadeniz’de yeni avlanmış palamut ve hamsiye tam not verdi..

AH O EGZOS DUMANLARI?
Dönüş yolumuzda ise, burunlarımızı sızlatan “egzos dumanı ve şoförlerin  sinirli otomobil kullanması ve üstelik, sollamalarda üzerimize gelmeleri” bizleri şok etti!..
Trafikte, “ölümüne dans eden bu şoförleri anlamak”, mümkün mü?
Neyin gösterisindeler acaba?
Allaha şükür, olumsuz bir durum ile karşılaşmadık..
Ama, “derin hava kirliliği moralimizi” çok bozdu!..
“Suyunu içtiğimiz, Sapanca gölü üzerine düşen bu olumsuz hava, sağlığımızı tehdit” etmiyor mu?
Ya, trafikten men edilmesi gereken önümüzde giden eski model bir otomobile ne dersiniz?
Çıkardığı pis gazlar, yarattığı gürültü kirliği durumu özetliyordu..
Bu araç nasıl olurda, bu hali ile trafikte olur?
Brüksel’den gelen konuklarımı da şaşkına çeviren kuraldışı hareketlere alışmak gerçekten zor!

“Bunlarda bir şey mi” diyenlerin, sesini duyar gibiyim!

KARASU’YA  GÜYA YEŞİL ORGANİZE BÖLGESİ?
Uzatmayalım, geçtiğimiz haftaya damga vuran haberler arasında biri vardı ki, “dudak bükmeden” edemedim?
Habere göre, Sakarya’nın bir başka incisi, sevgili Nazım Aktürk’e göre “Bodrum’u”, Karasu’ya “EKO Endüstriyel Yeşil Organize Sanayi Bölgesi” kurulması için, kimine göre “nabız yoklaması”, kimine göre ise,” algı” oluşturuluyor..
Haberin veriliş şekli de, enteresan?

-Karasu’ya “Yeşil OSB” geliyor..

-100 Bin kişiye istihdam? 
Daha neler, neler?
Allhah, Allah illallah, haydi hep beraber diyelim Maşallah?!

Bu habere, önce Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım itiraz etti?..

Neden mi?
Bakınız neden?

VALİ KALDIRIM’IN TEPKİSİ?

Vali Kaldırım “Öncelikle belirteyim, bize bu konuda gelen bir talep olmadı. Sakarya hızla gelişen ve büyüyen bir şehir. Tarımı, turizmi, doğal güzelliklerinin yanı sırada sanayide de ciddi yatırımlarımız var. Ülkenin hatta dünyanın farklı yerlerinden yatırım talebi geliyor. Bizler yatırım talepleri arasında seçici davranıyoruz. Yani sorun teşkil edecekleri eliyorken, hurdacıların OSB kurmasına izin vermeyiz. Sanayi yatırımlarında kırmızıçizgimiz belli. Kirli sanayi bizim kente gelemez” diyeverdi mi?

Eh, bu yatırım ile “ağzı sulananların keyfi” kaçmaz mı?
Nasıl kaçmaz?
“Ülkemizin, kentimizin güzelliklerini böyle peşkeş” çekmedik mi?
Ortada buna benzer, bir yığın örnek yok mu?
Bir kere Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım’ı, bu cesur çıkışından ötürü, tebrik ediyorum..
Keşke, bu kentin sivil örgütleri de aynı tepkiyi koyabilselerdi?
Her şey para değil dostlar?

“Bu memleketin güzelliklerini korumak, geleceğe miras bırakmak boynumuzun borcu” değil midir?

CESUR YÜREK KARASULU?
Konuyu Karasulu eğitimci, gazeteci dostum, Cihan Ersöz, T 54 Sanal gazetesindeki köşesinde cesurca kaleme almış..
Ya diğer gazeteci ,yazar meslektaşlarımız?
Neyse?

Karasulu Cihan Ersöz’ü, elbette bu haber, bir Karasulu olarak yakından ilgilendiriyor..
Nasıl ilgilendirmesin ki?
Bu alan, onun, bizim, sizin yaşam alanımız!
Bakın Cihan Ersöz, düşüncelerini bizimle nasıl paylaşmış?
“Kocaeli merkezli adı Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) olan bir dernek Karasu Limanı civarında kurulacak yeni bir OSB’de Türkiye’nin ilk EKO Endüstriyel Yeşil Organize Sanayi Bölgesi Projesi’ni hayata geçireceğini duyurdu.

Vaatte sınır yok. 2 milyarlık yatırım, doğrudan 25 bin, kademeli olarak 100 bin kişiye iş.
Nedir bu diye sorarsanız söyleyeyim.
Resmen hurda dönüşümüdür!
Peti, putu…
Teli, demiri, poşeti…
Plastiği, elastiği…
Artık aklınıza ne gelirse…
Hem bize neyin yarayıp yaramadığını idrak edecek halimiz var mı ki?

İŞİN İÇİNDEKİ ZATI MUHTEREM?
İşin içinde Ticaret ve Sanayi Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede’nin bulunuyor olması bizlerde ziyadesiyle yeter!
Ancak küçük bir engel var ki can sıkıcı…
Vali Çetin Oktay Kaldırım, Sakarya’da kirlilik yaratacak sanayiye izin vermeyeceklerini duyurdu.
Bu itiraz, bence pek de önemli sayılmaz?.
Yıllardır Sakarya boyunda açılmış ve usulüne göre çalışmayan kum ocaklarının, kaç valinin başını yediğini bilenlerdenim!.
Dolayısıyla,” Sayın Kaldırım görevinden affedilir” olur biter!
Büyükşehir Belediye Başkanı’nı bilmem ama Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı’ya sordum, projeden habersiz olduğunu öğrendim, iyi mi?
“Her canı isteyen, dernek kurup istediği yere OSB kuramaz” diyor.
“Ferizli’deki tarım arazilerine ikinci OSB kurulurken de, benzer çıkışlar gelmişti”, sonucu hep birlikte gördük!”
İşte, böyle dostlar!
Memleketin bu halleri ve bu yüzü de var!
Bu konu, sizi, bizi, belediye başkanlarını, kaymakamları ve valimizi, çevrecileri, sivil toplum kuruluşlarını, iş dünyasını ilgilendirdiği gibi, bu konuda fikiri olanlar, neden sessizdirler ki?
Unutmayınız ki, “pısırıklığın, sessizliğin, tepkisizliğin bir bedeli” olur!
O,” bedel, yarınlara da” kıyar!
Yusuf Cinal yazıyor,  3 Ekim 2022 Adapazarı