Her izin günümde mutlaka gittiğim yerler arasında Sapanca vardır.
Her gittiğimde haber olacak şeyleri yakalamaya çalışırım.
Bir yandan gezer bir yandan da gözlem yaparım.
Çocukluk yıllarımdan kıyasladığımda Sapanca’nın baştan aşağıya değiştiğini söyleyebilirim.
Zaten bu şehirli olup ta bunu bilmeyen yoktur.
Basit bir kuram vardır.
‘Gelişim gelecekse, onu engelleyemezsin. Bunun adı doğal gelişimdir.5 yaşındaki çocuğun 5 yıl sonraki yaşını tahmin etmek gibidir bu olay’
Sapanca’da yapılan konutları, yatırımları saymayacağım.
Allah vergisi gölün güzelliği, doğanın enfes harikasını sermaye zaten affetmez.
17 doğal su kaynağımızın şişelenerek bize satılması gibi mesela…
Sapanca’ya gidin, en baştan bir başlayın ve piknik yapmak isteyin.
Gölbaşı ücretli, sonra devam edin beton yığınları var durmak mümkün değil.
Restoranların olduğu alanda aileler zaten durmaz.
Uzunkum park yapıldı. Çok güzel bir yer oldu ama ticarete açıldı.
Artık orada da hafta sonlarında düğünler var.
Devam edin, Harmanlık. Küçük bir alanda 7 masa var. Yer bulursanız güzel.
Devam edin, kafeler, oteller, restoranlar..
Halen piknik yapacak, göl kıyımızı arıyoruz.
Kırkpınar’a kadar gelin ve o bölgede zaten gölü görmeniz mümkün değil.
Havalimanı’na kadar olan bölüm kapalı.
Havalimanı güzel yeşil bir bölge ama onunda sahibi var.
Havacılık şirketi eğer burasını işletmeye kalkarsa orası da artık kapanacak.
Ne kaldı geriye..
Kurtköy piknik alanı. Orası da ücretli tabi..
Atladıysam af ola.
Aklıma gelenleri sıraladım.
Bu gölün sahibi kim? Bu göl kimin?
Bu şehrin insanlarının göl kıyısında gidip istediği yerde piknik yapma hakkı yok mu?
Gölü izlemek istiyorsanız bir kafede oturup 4 lira çay parasını vermek zorunda mıyız?
Tamam millet olarak kullanmadan korumakta bize çok uygun bir şey değil.
Ancak Sapanca Gölü, tamamen sermayenin artık.
Gölümüzün ruhuna El Fatiha yani.
Umarım buna vesile olanlar mutludur, huzurludur.
Burada en büyük sorumluluk kimde bilmiyorum.
Sapanca Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi büyük vebal altındadır.
Sahil kıyı şeridi kanununu uygulamayan her kimse büyük suç işliyor.
Sapanca Gölü gibi bir nimeti halktan çalan kimse en büyük suç ondadır.
Sakarya’nın gölünü çaldılar.
O göl artık bizim değil.
O ilçenin Belediye Başkanı Aydın Yılmazer’in bu işte çok büyük sorumluluğu var.
Gerçi, ‘Sapanca Gölü’nün adının başında Sapanca olmasının dışında bizimle hiçbir alakası yok’ dediği de aklıma geliyor.
O yüzden gölün onla alakası yok.
Ormanlar zaten tapulu mal zaten, kesilerek villalar yapılabilir.
Yılmazer’in zaten her şeye bir bahanesi var.
Kanun manun hak getire..
İşiniz rast gelsin o zaman..