18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi nedeniyle Vali Hüseyin Avni Coş tarafından; şehit aileleri ve gazilerimiz onuruna bir yemek verildi.

Yemeğe şehit aileleri, gazilerimiz, yakınları, bürokratlar, askeri erkan, muhtar, belediye başkanları, kaymakamlar katıldı.

O organizasyonlar duygu doludur.

O salonda şehitlerimizin annesi, babası, eşi, çocukları kardeşleri vardır.

Kahraman gazilerimiz vardır.

Aslında orada manevi bir hava vardır.

Biz bu topraklarda yaşıyorsak onların evlatları, babaları can verdiği içindir.  

Gazilerimiz canını hiçe saydığı içindir; bugün bu topraklar bize ait.

O mertebe ve duygusallığı, kahramanlığı anlatmama gerek yok.

O güzel gecenin fotoğraflarına bile bakarken, yüreğimiz burkuluyor, acılarımız tazeleniyor, üzüntüye ortak oluyoruz.

Şehit aileleri ve gazilerimizi geceyi haberleştirdik. Duygusal buluşma dedik, duygu dolu gece dedik.

Haber sitelerini de gezerken bu haberi tek tek okudum.

Sadece bir haber dikkatimi çekti.

İsmi lazım değil, bir ajans haberi aynen şöyle geçmiş:

“Bir restoranda düzenlenen yemeğe, Mardin'in Derik Kaymakamlığında PKK'lı teröristlerce el yapımı patlayıcıyla düzenlenen saldırı sonucu şehit düşen Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk, annesi Fatma Safitürk, gaziler, şehit yakınları ve davetliler katıldı”

Bu nasıl bir haberdir, bu nasıl bir yazıdır, bu nasıl bir vicdandır, bu nasıl bir anlatımdır, bu nasıl bir şehit yakını tarifidir.

Şehitlik mertebesi arasında ayrım olur mu?

Şehit yakınları arasında ayrım olur mu?

Bu nasıl bir kafa, bu nasıl bir mantık!

Bakın Türkiye’ye duyurulan haberde ne diyor; Şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk, annesi Fatma Safitürk ve şehit yakınları yemeğe katıldı.

O yemeğe katılan şehitlerimizin anne ve babasıyla, şehidimiz Safitürk’ün anne ve babası arasında ne fark var!

Şehit Safitürk ile Şehit Onbaşı Mehmet, Polis Furkan, Uzman Çavuş Kemal, sözleşmeli er Kenan, Erdi, Yusuf, Mustafa, Özcan, Hüseyin arasında ne fark var?

Bir yemek düzenleniyor. Şehit aileleri katılıyor. O gece de bir şehidin anne ve babasının adı geçiyor, diğerleri şehit ailesi diye geçiyor.

Yapmayın!

Şehit ve gazilik mertebesi noktasında bile bölünmeye gidiyoruz.

Şehit ve gazilik mertebesi her şeyin üstünde kutsalımız olan bir konudur.

‘Şehit, şehit ailesi ve gazilik’ mertebeleri arasında ayrım olmaz!

Bu ayrımı yaparsak, şehitlerimizin kemiklerini sızlatırız.

Şehitlerimizin emanetleri hepimizin gözbebeğidir.

Bu emanetler arasında ayrım yapmak hiç etik olmaz, ahlaka sığmaz.

Şehit bizim şehidimiz.

Şehitlerimizin anası, babası hepimizin artık anası babası.

Evlatları bizim evladımız.

Biz onlar arasında bile ayrım yaparsak, düşmana ne gerek ki!

Zaten dağılmışız, yıkılmışız, manen çökmüşüz demektir.