Sevgili okurlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülen ve adına “Sansür Yasası” denilen teklifin yankıları sürüyor..
Bu “Basın Kanunu Değişikliği” ile ilgili olarak görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya ve kendi mesleğimize duyarlı olmaya özen gösterdim..
Bakıyorum da, Sakarya’da konu ile ilgili öyle görüş beyan eden ve konunun üzerine giden pek meslektaşım yok?
Acaba neden?
Nedeni belli değil mi?
“Basın İlan Kurumu” üzerinden dağıtılan “pastadan olmak istemeyenler” var?

AĞIZLARA BİR BAL ÇALMAK?
Bir de bu yasa ile ilgili olarak, endişeye düşen ve özellikle yazılı basına ve  dolayısıyla “dezenformasyon” üzerinden, getirilen yasaklar ve öngörülen cezalar, her nedense gündemde çok tutulmuyor?..
İşte bu bağlamda, “hani meslektaşlarımızın ağzına bir bal çalmak hususunda, internet haber sitelerinde çalışanlara basın kartı verilmesini öngören madde,  TBMM Genel Kurulu’nda” kabul edildi..
Bu alanda çalışanlara ve bir haber sitesi olanlara hayırlı olsun!
Haber sitelerinin, “gazetecilik mesleği ile ilintili olarak, resmen kabul edilmesi ve diğer yazılı ve görsel, sözel medya ile birlikte eşit haklara sahip kılınması” elbette güzel!

DEĞİŞİKLİKLERLE NE OLDU?
Yani, bu yaşanılan “dijital” gelişmelerin bağlamında, bir bakıma insanımızı bilgilendirmeye, haberdar etmeye büyük özen ve çaba gösteren “haber siteleri” devlet tarafından resmen tanınıyor ve bu haber sitelerine, belli koşullarla “ilan desteği sağlanması imkanı” getiriliyor.
Uzatmayalım, böylece, mevcut Basın Kanunu’nun birinci maddesinin birinci fıkrasındaki, “Bu Kanun, basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar” hükmü; “Bu Kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımı ile internet haber sitelerini kapsar” hükmü ile değiştirildi.
Ayrıca teklifteki birinci maddenin kabulü ile “Basın kartı düzenlemesi bakımından basın kartı talep eden medya mensupları ve enformasyon görevlileri de bu Kanun kapsamına dahildir” hükmü de Basın Kanunu’nun birinci maddesine eklenmiş oldu. 

İKİNCİ MADDE TANIMI?
Teklifin ikinci maddesiyle, Basın Kanunu’nun ikinci maddesine yeni eklenen tanımlar şöyle oldu:
“Basın kartı: Bu Kanunda belirtilen kişilere, Başkanlıkça verilen kimlik kartını,
Başkan: İletişim Başkanını,
Başkanlık: İletişim Başkanlığını,
Komisyon: Basın Kartı Komisyonunu,
Medya mensubu: Radyo, televizyon ve süreli yayınların basın-yayın faaliyeti yürüten çalışanlarını,
Enformasyon görevlisi: Kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri Devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personelini.”
Ankara’da bu bağlamda hareketli günler yaşınırken, hararetli tartışmalar da yapılıyor..

SAKARYALI TEMSİLCİLER?
Siyasiler, meslek grup temsilcileri, gazeteci büyüklerimiz yanında, Ankara’da Sakarya’dan da basın emekçilerinin, “bu yasa ile ilgili endişeler nedeni ile bulunduğunu” biliyormusunuz?
Aslında, Sakarya basın emekçileri, bu yasanın ta başından itibaren, Ankara’da temaslarda bulunup, “yasa ile ilgili endişe ve kaygılarını, özellikle iktidar partisinin ortaklarına” ilettiler..
Yine Ankara’da temaslar sürdü..
Muhalefet partileri, basın emekçileri,sendikalar ve diğer sivil örgütlerin çabaları boşuna çıkarıldı..

BİZ BİLİRİZ,BİZ YAPARIZ?
İktidar sahipleri,”Biz biliriz, biz yaparız” anlayışından bir kıdım geri adım atmadı..
Bakalım, bu manada daha ne tür gelişmelere tanıklık edeceğiz?
Anlaşılan, iktidar “dezenformasyon” (Yalan Haber) üzerinden, iktidarda kaldığı,kalacağı ve kalmayacağı günler için bir adım ataraka, kendisini korumaya alıyor?
Nasıl mı?
Biliyorsunuz, bu yasa, “yalan habere yasak ve cezayı da” öngörüyor!
Yani, “siyasi iktidarı, ortaklarını eleştirmek, devleti, ilgili bakanlıkları, kurumları hedef alan haberlerin bir denetimi” hedefleniyor..
Hatırlıyorsunuz değil mi?

ÖRNEK AÇIKLAMALAR
Suç örgütü ve mafya lideri tanımlamaları arkasında, ülke dışında bulunan “Sedat Peker’in açıklamalarını” hatırladınız mı?
Ne olup, bittiğini bilmeyen var mı?
İşte, bu tip açıklamalar, “kulak arkası edilecek, hakkında bir işlem yapılmayacak ve dikkate” alınmayacak?
Siyasi iktidara yönelik, o kadar çok eleştiri ve o kadar çok suçlayacı bilgi var ki, bunlara “kalkan” olarak bu “ basın sansür yasası” getirildi...
Bu yasaya da bazı meslektaşlarımızı mutlu edecek, eklemeler yapıldı!

SUSKUN, SESSİZ TÜRKİYE?
İşin gerçeği bu!
Yani konuşan, tartışan bir Türkiye istenmiyor?
İstenen ise, “siyasi iktidara tabi, devlet kaynaklarını bu manada dağıtan ve  eleştiri ve önemli bilgileri ifşa etmeyen bir medya” topluluğu?
Bugün, bu medyadan çok var ama, ya yarın?
Bu yasa ile işte ”yarınlarda güvence” altına alınıyor!
Suskun, sessiz, konuşamayan, bilen ama ağızların bağlı olduğu bir Türkiye?
Hele de şu, seçim arifesinde?
Böyle bir yasa değişikliğine ihtiyaç varmıydı?
Devletin, Basın İlan Kurumu üzerinden verdiği destek ve bu destek bağlamında, basın kuruluşlarının uhtesinde olduğu şartları bilen var mı?

DEVLETİ SAHİPLENMEK?
“Siyasi irade, burada devletin imkan ve kabiliyetlerini, kendi inisiyatifi ile kullanmak, bunu bir baskı aracı olarak kullanmak” istiyor?
Özgürlük alanlarının kısıtlanmasına, basın alanında gidilmesini ülke yararına görmek, ne mümkün?
Bu değişikliklerle, iktidarı eleştirenleri, sözde gizli bilgileri paylaşanları, “bir sabah sizi de yatağınızdan alırız” mesajı olarak algılanması, “ne kadar doğru, ne kadar eğri”, önümüzdeki günlerde görecek ve anlayacağız..
İnşallah, ülke yararına ve meslektaşlarımız adına olumsuz bir durum olmaz ve biz yanılırız!
Unutmayınız ki, özgürlükler birinin değil, hepimizin sorunudur!..
Özgür, konuşan, tartışan bir Türkiye’den yanayız!
Siyasi iradenin görevi, “devleti sahiplenmek değil, devleti, verilen vekalet bağlamında”, iyi yönetmektir..
“Bunu anlayan, bu bağlamda icraat yapan siyaset anlayışları” tercihimizdir..
Yusuf Cinal yazıyor, 6 Ekim 2022 Adapazarı