SON yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi, 23 yıl sonra ilk kez birinci sıraya yerleşmişti… O seçimlerden bugüne bir hayli zaman geçti, lakin CHP kendi etrafında oyalanmaya devam ediyor.

Aslında böylesine fevkalade bir sürecin yaşandığı günümüzde, muhalefet partileri iyi bir atılım sergilese, Cumhur İttifakı bileşenleri, bırakın geri adım atmayı, belki de görevi bırakmak zorunda kalırdı.

Türkiye, gerçekten olağanüstü ve sıra dışı bir zaman tünelinden geçiyor… Bu tünelin sonunun karanlığa mı yoksa aydınlığa mı çıkacağı belli değil.

Enflasyon dizginlenemiyor…

Adi cinayetler rekor seviyede artarak devam ediyor…

Çocuk istismarları ve kıyımlar ardı sıra devam ediyor…

Ülke resmen yabancıların istilasına uğramış durumda…

Şehirlerimizin ve ilçelerimizin demografik yapısı hızla aleyhimize doğru evriliyor…

Dünyada savaş çanları çalıyor…

Ülkemizin genç beyinleri çareyi yurt dışına çıkmakta, bir anlamda maceraya atılmakta buluyor…

HÜKÜMET DURUMUNU KORUYOR!

Yapılan son araştırmalar onu gösteriyor ki, Adalet ve Kalkınma Partisi üç aşağı beş yukarı son seçimlerdeki durumunu koruyor… Onun en büyük destekçisi MHP ise, yaptığı hamaset politikaları ve sıkıştığı her zaman sarıldığı “milliyetçilik” ipine sarılarak her gün biraz daha taraftar topluyor!

İnanılır gibi değil…

Bu MHP’nin durumu aslında tez konusu olması lazım… Ülke bir karanlık tünelde, sonunun nereye varacağını kimse kestiremiyor ve MHP oyları, erimek şöyle dursun; ağır ağır yükselmeye devam ediyor…

Onlar da bunu fırsat bilip Cumhur İttifakı’nın büyük ortağını sıkıştırdıkça sıkıştırıyor; Devlet kademelerinde kadrolaşıyor ve Devlet Bahçeli, söylemleriyle astığını asıyor, kestiğini kesiyor!

Demek ki, ülkeyi yönetmek için biraz “dincilik” biraz da “milliyetçilik” söylemleriyle oluşmuş bir menü sunduğunuzda, işler kötü de olsa, insanların güvenini kazanmaya devam ediyorsunuz…

Bunun başka bir izahı olamaz…

BAHÇELİ: “AYAĞINIZI DENK ALIN!”

Geçen haftanın parti grup toplantılarında biliyorsunuz, Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i “çürük” olmakla suçladı. Aynı konuşmanın içinde Sinan Ateş davasını canlı tutan ve gerçek faillerinin yargılanması için bastıran Halk TV ve onun yorumcularını tehdit etti Bahçeli…

Hem de öyle böyle değil, “Ayağınızı denk alın!” tarzında bir hedef gösterme söz konusu…

Yetmedi, aynı konuşmada Sinan Ateş’in “yaşlı” annesine sataştı. Bu cinayette parmağı olan ve izleri MHP’nin yönetimine kadar uzanan kişileri ifşa etme, partisini bunlardan temizleme yerine, basına demeç veren anne Ateş’i lüzumsuz konuşmakla suçladı.

Hem gazetecileri hem de Ateş ailesini hedef tahtasına oturttu Devlet Bahçeli.

MHP etrafında gezinen aşırı milliyetçiler kendilerine bunu vazife bildi. Ve bir ebleh, mahkeme günü Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş’e fiziki saldırıda bulundu ve sonunda tutuklanarak hapsi boyladı.

Tehlikenin boyutunu görebiliyor musun Devlet Bahçeli?

ÖZGÜR ÖZEL İSE “İYİ HUYLU” MUHALİF!

İşte ağırlaşmış hayat şartlarında CHP’nin başına geçen Özgür Özel, ilk aylarda gösterdiği performansla partisini 1. Konuma getirmişken, sonradan gaz kesti ve “mülayim” bir politika anlayışına büründü.

Söz gelimi, kendisine “çürük” benzetmesi yapan Devlet Bahçeli’nin elini sıktı.

Üzülecek yerde, “Olur böyle şeyler!” tarzında bir yaklaşımıyla, söylemine pişman olan Devlet Bahçeli’yi teselli etmeye kalktı.

Böyle muhalefet particiliği olur mu?

Adam sana “çürük” diyor…

Sen “Canını sıkma!” diyorsun…

Adam, seni ve senin gibi düşünen milyonlara hakaret ediyor, tehditler savuruyor, sen “Yarabbi şükür!” cinsinden yüzünü sıvazlıyorsun!

Cumhur İttifakı, “Ülkeyi bu hale siz getirdiniz” diye sizi suçlasa, nerede ise, “Ya kusura bakmayın, muhalefet olarak gerektiği gibi çalışamadık!” diyeceksiniz.

Böyle bir muhalefet olmaz… Olsa da aziz milletimizin duygu ve düşüncelerine tercüman olunmaz; hele ümit kaynağı hiç olunmaz…

MİLLET SİZİN GÖZÜNÜZE BAKIYOR!

Oysa ülkede yaşanan facialar, insan ölümleri, cinayetler, çocuk istismarları ve ölümleri, ekonomik sıkıntı, işsizlik, 10 milyonu çoktan aşan yabancı akını milletimizi bunaltırken, sizden gelecek için ümit aşılayan, güven tazeleyen bir çıkış bekliyor!

Tüm bu olumsuzluklara nasıl çözümler üretirsiniz?

Ülke, girdiği bu karanlık tünelden nasıl çıkabilir?

İşsizliği, yükselen fiyatlara, dolara, altına ve hayat pahalılığına nasıl çözüm üretilir?

Eğitimdeki yaralar nasıl sarılır?

Milyonlarca çocuğumuzun okulları nasıl temizlenir, kışın nasıl ısıtılır?

Eğitim sektöründeki bu çarpık düzen ne zaman sağlıklı bir yapıya kavuşturulur?

Adliye binalarında ne zaman adalet dağıtılır?

İnsanlar yaşamın her alanında ne zaman eşit muameleye tabi tutulur?

Ve hayat standartları ne zaman en azından bir insanın vasat bir şekilde yaşayacağı koşullara çekilir?

İşte bunun gibi onlarca sorular cevabını ve çözümünü bekliyor…

Siz ise, ülkeyi tam 23 yıldır yöneten ve her geçen gün biraz daha kötüye götüren hükümet ortaklarını hoş görme, ılımlı muhalefet yapma peşinde koşuyorsunuz…

Sayın Özgür Özel…

Böyle koşacaksanız, hiç koşmayın…

Zira bu yarış, bu maraton, daha yolun başında kaybedilmiş demektir…

***********

ANLAMLI SÖZ

“Düşünmeyen tutucudur… Düşünemeyen aptal… Düşünmediğine aldırmayan ise köle…”

WİLLİAM DRUMMOND

***********