ÜLKEMİZDE eğitim sistemleri ne yazık ki insanlara eşit eğitim ortamları sağlamıyor… Parası olanlar, özel okullarda büyük bedeller ödüyor ve daha kaliteli bir eğitim alıyor…

Parası olmayanlar ise Devletimizin sunduğu olanaklar dahilinde eğitimini almaya çalışıyor… Bu durumda da bazı bölgelerde 50 kişilik sınıflar, yetersiz öğretmen ve son derece ilkel şartlarda eğitim almaya çalışıyor…

Neticede, kendisine özel şartlar sunulan bir genç ile Anadolu’nun ücra bir köşesinde okumaya çalışan bir genci aynı şartlarda üniversite sınavına sokuyoruz…

Tabiri caizse biri, yarış atı ile alana çıkarken, bir diğeri sıpa ile yol almaya çalışıyor…

Esasen bu durum Anayasa’mızın “eşitlik” ilkesine en baştan aykırıdır…

Zaten şu olumsuz şartlara rağmen Türkiye’de önemli bir derece alsanız dahi, hükümetin, genel seçimler öncesi “Kaldıracağız” dediği “mülakat” sistemine takılıyor…

Gelecekleri şaşıyor!

ÖZEL OKULLARDAKİ ÜRKÜTEN RAKAMLAR!

Geçen hafta özel okullardaki yıllık ücretler dillendirildi. Yıllık en düşük 50-60 binlerden 600 binlere kadar ücret yelpazesi açılıyormuş…

Yani, imkanlarınız mevcut ve çocuklarınızı, Devlet okullarına göre çok daha donanımlı özel okullarda okutacaksınız… O taktirde bütçenizden 500 bin liraya kıyacaksınız…

Özel okul yöneticileri çıldırmış olmalı!

Bu fiyatlar neyin nesidir böyle?

Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz?

Ve siz kimlere hizmet ediyorsunuz?

Bir ailenin günlük geliri ne kadar olacak ki, yılda 400 ya da 500 bin lirasını çocuklarının eğitimine harcayacak?

Harcasa bile bu ülkemizdeki fırsat eşitliğini ne duruma getiriyor?

Bugün yılda 400 bin liralık bir eğitim giderini 12 aya bölseniz 30-35 bin lira arasında bir fatura çıkıyor ortaya… Söyler misiniz, ortalama bir ailenin reisi zaten bu kadar kazanıyor ülkemizde… Bu 30-35 bin liralık bir aylıkla nasıl evinin giderlerini karşılayacak ve sonrasında çocuğunu böyle seçkin okullara gönderecek?

Özel okullar acaba fiyatlarını abartmıyor mu?

Ve yüksek sesle sormak lazım özel eğitim kurumlarına:

“Niyetiniz gerçekten eğitim mi, yoksa servet avcılığı mı?”

Ve vatandaşlarına eşit ortamlar sunmakla görevli olan Devletimiz, acaba bu haksız rekabete ne zaman “dur” diyecek?

EĞİTİM, EŞİT ŞARTLARDA OLMALI

Bugün Türkiye’nin en batısındaki (mesela Edirne) bir okulla, en doğusundaki (mesela Hakkâri) bir okul arasındaki eğitim aynı kalitede olmalı…

Sınıflardaki öğrenci sayısından tutun da akıllı tahtalara, eğitim kadrosuna, ulaşım ve iaşe imkanlarına kadar aynı kalitede bir eğitim vermekle mesuldür Devletimiz…

Bunu yapmadığımız müddetçe, vatandaşlar arasındaki “eşit statü” hakkını ta okul yıllarında bozmuş olursunuz…

Ve haksızlık edersiniz…

Birine tanıdığınız imkânları, diğerinden esirgemiş olursunuz…

Bölgeler ve şehirler arasındaki eğitimde haksız bir rekabete sebep olursunuz…

Vatandaşlar arasında “kültür” ve “ülkü” farklılıkları oluşturursunuz…

Bunun için eğitim sistemi, ülke geleceğinde çok önemli bir faktördür.

Daha doğrusu bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığı, diğer bakanlıklardan çok daha zor ve mesuliyet isteyen bir kurumdur…

Bir de bu eşitsiz ortama “özel okulları” dahil ederseniz, durum nice olur?

EĞİTİM SİSTEMİMİZ NEREYE EVRİLİYOR?

Tüm vatandaşlara eşit bir ortam sağlaması gereken Devletimiz, kendi görevinin bir kısmını özel sektörlere havale edince, hasıl olan haksız eğitim şartları çok daha büyük farklılıklar göstermeye başladı…

Yani bir yerde “kaliteli eğitim”, parası olana var…

Tıpkı, adaletimizin “güçlü” olana çalıştığı gibi… Tıpkı ülkemizde yaygın olan “güçlülerin hukuku” gibi…

Aslında her daim olması gereken “hukukun üstünlüğü” olmalıdır… Ve zaten haksız rekabet ortamı da ülkemizdeki hukuk sisteminin çürümesinden kaynaklanmaktadır!

Bir alt mahkemenin, Anayasa’mızın kesin hükümlerini çiğnediği, görmezden geldiği ve -amiyane tabirle- iplemediği bir ortamda, eğitim sistemimizden ne denli sağlıklı bir hizmet bekleyebiliriz ki?

Yani, her zaman olduğu gibi balık baştan kokuyor… Ve maalesef, tepede yaşanan bu ahenksizlik yavaş yavaş alt katmanlara doğru sirayet ediyor ve yalnızca eğitimde değil, yaşamın diğer alanlarında da aynı sancı yaşanmaya başlıyor…

Türkiye, genel seçimlerden çıkıyor, yerel seçimlerin havasına bürünüyor… Siyasi mülahazalar, gerçeği perdeliyor! Bu nedenle de birçok şey göz ardı ediliyor! Ağırlaşan hayat şartları insanların yaşamlarını kemiriyor… Cinayetler, tecavüzler, haksız rekabet ve kazançlar ortalığı kasıp kavuruyor!

Ve bu korkutucu manzara her geçen gün biraz daha koyulaşıyor!

Allah sonumuzu hayreylesin!

ANLAMLI SÖZ

“Eğitim görmüş halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür; idare etmek kolay, köleleştirmek imkânsızdır…”

Montaigne

·         Eğitim görmüş halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür; idare etmek kolay, köleleştirmek imkânsızdır. -Montaigne