İki insan birbirini görür, sever, beğenir, ömürlerinin sonuna kadar birlikte olmaya hiç ayrılmamaya söz verirler. Önce erkek kıza bir yüzük alır. Tektaş olması adettendir. Güzel, farklı, dikkat çekici şekilde bir organizasyon düzenler. Evlenme teklifi eder, tabi kız insaflıysa hemen kabul eder, ama naz yapması da kız tarafı olmanın şanındandır. Kız ile erkek anlaştığında şimdi devreye aileler girer. İşin en zor ve sancılı kısmı budur. Bu ciddi birlikteliğe aileleri ikna etmek oldukça zordur ama kız için bu daha da zordur. Toplum olarak ne kadar çağdaş görünsek te kız annesi, kız babası olmak oldukça zor. Toplum kuralları, çevre baskısı, akraba yorumları hepsi üzerinizde taşımak zorunda olduğunuz pranga gibi yüklenmiştir bilincinize çünkü. Bir sebebi daha vardı bu sıkıntının, artık kızımız bu yaşına kadar isminin sonunda kullandığı soy adımızı kullanmayacak. Farklı hiç bilmediğimiz bir soy isme alışabilecekmiyiz?

Kız için de bu büyük bir travmaydı. Evde, okulda, hastanede, işte kullandığı soy ismi değişecekti. Biraz araştırma yapınca öğrendi ki o yaşa kadar kullandığı soy ismini terk etmesi gerekmiyormuş. Ama tek başına da kullanamıyor, sonuna mutlaka kocasının soy ismini eklemesi gerekiyor. Sadece eski soy ismini kullanmak istiyorsa mahkemeye başvurması gerekiyor, dava açması, bir çok prosedürle uğraşması gerekiyor du.

Du diyorum çünkü  28 Nisan 2023 tarihinde Anayasa mahkemesinin Kanun'un 187'inci Maddesi'nde bulunan hükmün iptal kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu iptal kararında  "Eşitlik ilkesinde esas olan kadının yargı yoluna başvurmaksızın erkek ile eşit haklardan yararlanabilmesidir. AİHM, AYM ve Yargıtay kararları kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanabilmesine sınırlı bir imkan tanımıştır. Tüm gelişmelere rağmen varlığı korunan ve idare makamlarınca uygulanmaya devam edilen kural nedeniyle kadının herhangi bir külfete katlanmak zorunda kalmaksızın evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanabilmesi mümkün olmamıştır. Ortak soyadının aile bağlarını korumanın zorunlu olduğunun, bu manada eşlerin ortak soyadı taşımamaları halinde aile bağlarının hiçbir şekilde korunamayacağının söylenmesi de zordur. Evlenmeden önceki soyadının, evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin nesnel ve makul bir temele dayanmaması sebebiyle eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır" ifadeleri kullanıldı ve kanunun yürürlüğe girmesi için 9 ay süre tanınmıştı.

Bugün itibariyle artık o dokuz aylık süre resmen doldu. Artık hiçbir kadın evlendiğinde kocasının soy ismini kullanmak istemiyorsa mahkemeye başvurmak zorunda değil. Bütün işlemler nüfus müdürlüğünde yapılabilecek.

Bu uygulamayla kadının ayağındaki bir pranga daha sökülmüş oldu. Bu düzeltmeler basit gibi görünse de aslında toplumsal travmalara neden olan konular. Kanunla kimse kimsenin öz değerlerine dayatmada bulunmasın.