Bugün günlerden pazar,  şehri İstanbul’dayım. Tarih boyunca şehirlerin en kıymetlisi. Her noktasında bir anı saklı. Her taşın altından bir dram  bir mutluluk izi. İstanbul için kitaplar dolusu yazı yazsam yinede eksik bir şeyler kalır. 
İstanbul’un her ilçesi her semti ayrı bir dünya olmasına rağmen ortak bir noktası var. Bu güzel şehri bir ucundan diğer ucuna bağlayan bir hayat damarı. İnsan vücudunda kan hücrelerini taşıyan damarlar gibi raylı sistemler. Bu sistem de en ücra köşesine kadar hayatı taşıyor,  insanların hayata tutunmasını sağlıyor. 
Şimdi Yenikapı’dayım, Adapazarı’na dönmek istiyorum.  Alternatifleri sıraladılar tek tek. 
Öncelikle en pahalı olanı söylediler,  Esenler Otogarına gidip otobüsle dönmek gibi. Bu pek makul gelmedi. Gelirken otobandaki çalışmalar ve trafiği düşününce. 
İkincisi ise en hızlısıydı. buradan 
Marmaray ile Bostancı’ya geçip hızlı trenle Arifiye, oradan da Adapazarı. Bu da hızlıydı ama çok indi bindi olunca diğer alternatifi bekledim. 
Üçüncü alternatif ise en ekonomik ve en zahmet siz olanı,  buradan Marmaray’a binip Gebze’de inmek ve oradan da Adapazarı trenine binmek. Çok basit değil mi?
Şu Marmaray ne güzel bir nimetmiş. İki kıtayı birbirine bağladığı yetmiyormuş gibi hızlı ve güvenli bir şekilde beni de memleketime ulaştıracak. 
Marmaray’da sohbet ettiğimiz yaşlı amcamın dediği gibi Allah bu Marmaray’ı düşünen, projesini oluşturan, uygulamaya koyup bize hizmete açanlardan razı olsun. 
Biz şehir olarak bu saate kadar hizmet etmek için gelirken verilen boş vaatlere çok aldandık. 
Şimdi bizde o yaşlı amca gibi dua etmek istiyoruz.
Şunu unutmasınlar ki;
Halka hizmet eden, kendi ahiretine de hizmet eder.