Siyasetin ülkemizi getirdiği en tehlikeli noktalardan bir tanesi de toplumun siyasete ve siyasetçiye güvenini yitirmesidir.

Elbette ki gelinen bu noktada iktidar ittifakı milletvekillerinin payı büyük.

Hatta bütün vebal onların…

En büyük sebep ise parlamenter sistemin yerine oturtulan bu ucube rejim…

Bu rejim sebebiyle milletvekilliği değerini yitirdi.

Bu rejim sayesinde TBMM milletvekilleri için yan gelip yatma yeri oldu.

Bu rejim sayesinde milletvekilleri işlevsizleştirildi de her biri parmak indirip kaldıran birer kuklaya dönüştü.

Ama haklarını yemeyelim, hepsini bir kefeye koymayalım çünkü bu ucube rejime rağmen elendin gelenin fazlasını yapan, kırıntısı kalan demokrasinin gereğini yapmaya çalışan milletvekillerimiz de var.

Tabii ki bunlar muhalif milletvekilleri.

Öyle ya bu ucube rejimde iktidar ittifakı milletvekillerinin soru sorması, araştırma önergesi vermesi, eleştirmesi mümkün mü?

Dolayısıyla tepeden hazırlanan yasaları imzalamak ve virgülüne kadar koruyarak Meclis’te kabul ettirmekle görevlidir kendileri.

Ha, bir de muhalif milletvekillerinin, milletin yararına önergelerine sürekli ‘ret’ oyu kullanmak…

Bu ucube sistemde muhalif milletvekillerinin yapabilecekleri çok şey de yok. Kaldı ki bunu kendileri de biliyorlar ve genellikle ‘kayda geçsin’ anlayışı ile hareket edip bir yandan iktidar cephesi milletvekillerini etkilemek, onların üzerinde hiç değilse vicdani bir rahatsızlık yaratmak ileriye yönelik de tarih önünde hesap verileceği gün aklanmak niyetindeler.

Onlar da biliyorlar artık sorduklarının cevapsız kalacağını veya komik cevaplar verileceğini, onlar da biliyorlar artık yaptıkları tekliflerin hiçbir işe yaramadığını ve yaramayacağını…

Yahu cevabın komiği mi olur diyeceksiniz. Olur. Bu sistemle olur ve oluyor.

Muhalefet sordu;

Cumhurbaşkanlığı’nın araç ve koruma sayısı kaçtır?

Cevap; ‘Yeteri kadar!’

Muhalefet sordu; TRT dış yapım olan dizi ve programlara bölüm başı ne kadar ücret ödüyor?

Cevap; ‘Ticari Sır’ açıklayamayız!

Muhalefet sordu; Yandaş müteahhitlere yaptırılan Osmangazi Köprüsü’ne 2021 yılında ne kadar ödendi?

Cevap; bütün ödemeler mevzuata uygundur!

Milletvekili TBMM çatısı altında halk adına soruyor, ülkenin ve halkın çıkarlarını korumak adına soruyor. Aldığı cevaplar trajikomik ve adeta demokrasinin rafa kalktığının da göstergesi gibi

Bazı milletvekilleri sorularına cevap alabilmek için vatandaş sıfatıyla CİMER’e soruyorlar, sorularını…

CİMER ne? Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin kısaltması.

Varlık sebebi?

Anayasa tarafından güvence altına alınan dilekçe ve bilgi edinme haklarının kullanımını kolaylaştırmak…

Amacı nedir?

Hükümet çalışmaları ve kamu yönetiminin eylem ve işlemleri hakkında vatandaşların görüş, öneri ve şikâyetlerini alarak oluşturulacak politikalara kaynak sağlamak…

Temel ilkeleri?

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile katılımcı yönetim anlayışının yaygınlaştırılması amacıyla vatandaş odaklı, etkin, süratli, şeffaf bir şekilde ve doğru bilgilerle kamuoyunu aydınlatmak, bu ilkeler doğrultusunda yapılan başvurular ışığında uygulanan kamu politikalarının toplumdaki yansımalarını takip ederek politikalara katkı sunmak…

İşte bu, yasa gereği 15 gün içinde cevap vermesi gereken CİMER’e sorulmuş; “Cumhurbaşkanlığı'na ait kaç uçak ve helikopter var?”

15 gün içinde cevap vermesi gereken CİMER, 17 ay sonra, tek cümlelik bir cevay vermiş;

“Cumhurbaşkanlığı envanterinde ihtiyaç duyulan miktarda araç bulunmakta olup bu araçlar devletimizin hizmetlerinde en uygun biçimde kullanılmaktadır!”

Ne kadar aydınlatıcı bir cevap değil mi?

İktidar, bakanlıklar, kurumlar ve kuruluşlar işte bu kadar yozlaştırıldı.

Şimdi bu yozlaşmaya karşılık muhalif milletvekilleri ne yapsın?

Bir ülkede; “Yemişim demokrasinin kuvvetler ayrımını, yasama da benim, yürütme de benim, yargı da benim, ne yaparsam yapayım bana kimse dokunamaz” anlayışı hakim olup, bu anlayış rejime de yansıdıysa muhalefet ne yapsın?

Dolayısıyla yargılamadan önce hepsini aynı kefeye koyarak haksızlık etmeyelim.