“Irmağın akışına ölüyor ama ırmakların zehirlenmesini seyrediyor” temalı yazım rahatsızlık uyandırmış.
Olsun. Çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı gurur duyarım!
Rahatsız olacaklar ki uyansınlar. Uyansınlar ki memleketin, bütün o peşkeş çekilen değerlerine sahip çıksınlar.
Malumunuz bir haftadır herkes İliç ile yatıp İliç ile kalkıyor.
Normaldir, çünkü alayı gündem belirlemekten ziyade, belirlenen gündemin peşinden koşmaya bayılıyorlar.
Bir kısmının haklarını yemek istemem. Zafer Partisi, CHP ve İYİ parti, özellikle Nihat Genç’in veryansın etmesi üzerine kısmen konuya dahil oldular.
Hatta Zafer Partisi, bugün herkesin İliç kahramanı diye nitelendirdiği Sedat Cezayirlioğlu’nu partisinin ilçe başkanı ilan etti ki, o şanlı mücadelesinde bir dayanağı olsun.
Nihat Genç deyince, bazılarından ‘o ne idüğü belirsizin peşine mi takıldın’ cinsi tepkiler aldım.
Peşine takıldıkları şahsı düşününce neyse dedim, boş ver, değmez ağzını bozma…
Bugün, bazı partilerin İliç’i gündem etmelerine sebep olan çağrısından, ‘milliyetçi aydınların cehaleti ve ihaneti’ başlıklı yazınından bölümler aktarayım ki birilerinin uyanışına vesile olsun.
“Madenlerin millileştirilmesi bağımsız Cumhuriyet’in kökenidir!
Sonra Atatürk tarafından kurulan Eti Maden Cumhuriyet’in en köklü kamu teşebbüsü oluverdi!
Ulus devletlerin inşasında kendilerine milliyetçi diyen aydınlar çok eksik teoriler geliştirdi, mesela, modern ulus devletin kökeninde milletin birleştirici unsuru olarak, din, dil, tarih, gelenek, vb. değerleri öne çıkardılar; doğrudur, ancak çok eksiktir!
Modern ulusların ortaya çıkmasında en büyük amil madendir!
Fransa ile Almanya arasında 1870-71 Sedan Savaşı maden bölgesi Alsas-Loren yüzündendir.
Yerleşimci koloniler altın madenlerinin İngiltere’ye akmasına karşı çıkmasıyla bugünkü Amerika inşa edilmiştir!
Latin Amerika ülkelerinin İspanya’ya karşı savaşıp ortaya çıkmasının ‘birleştirici unsuru’ olarak dillerini dinlerini kültürlerini gösterebilmek çok zordur! Çünkü İspanyol işgaline karşı savaşan sadece yerli halkları ortak bir kaderde buluşturan ‘madenler’dir!
Afrika’da dilleri çok farklı ve birbirleriyle anlaşamayan ve daha önce bir devletleri olmayan kabileleri 20. yüzyılın ortalarında ‘devlet’ ve ‘ulus’ yapan şey, yabancılara karşı ‘madenleri’ korumaktır!
Hintliler İngiliz şirketine karşı üç yüz yıl savaş verdi! Hindistan’ın birbirinden çok farklı etnik yapılar ve değişik diller kullanan çok parçalı yapısının dünyada eşi benzeri yoktur! Bu dağınık yapıları bir araya getiren madenlerinin soyulmasına karşı başlayan milli bağımsızlık savaşlarıdır!
Orta-Doğu topraklarında milli, sosyalist, laik Baas hareketinin ortaya çıkması başta Süveyş Kanalı’nı millileştirmek ve ‘petrole’ sahip çıkmaktır!
Tarihi iyi okuyun, anti-emperyalist Baas hareketi Araplar’ı birleştirici millileştirici en büyük siyasi harekettir!
Modern uluslar, sömürgeci istilacı yağmacı uluslararası şirketlere ve Batılı ülkelere karşı madenlerini korumak için ortaya çıkan milli direniş hareketleriyle ortaya çıkmışlardır!
Ortaya çıkan bu ulusların bütünleştiricisi büyük direniş yani anti-emperyalist savaşları ‘madenleri’ korumaktır, dil, din, kültür ve gelenek sonra teorize edilmiştir!
Yani, Amerika, Latin Amerika, Afrika, Çin, Hindistan ve Orta-Doğu’yu uyandıran ve yüzlerce devleti ortaya çıkartan ilk büyük direniş savaşları ‘madenleri’ korumak içindir!
Kabotaj Bayramı bir egemenlik hakkıdır, madenlerin millileştirilmesi bir egemenlik hakkıdır, işte Gandi’nin tuz yürüyüşü ve İngilizlerin hiçbir Hintli alamaz satamaz dediği tuz’u yerden bir avuç alır ve İngilizlere meydan okur!
Türk Dünyasının bütün coğrafyalarda esaretine sebep ‘madenlerine’ sahip çıkamayışıdır.
Orta-Doğu Osmanlı’nındı ve petrol yüzünden parçalandı ve Sibirya’nın uçsuz bucaksız maden ve orman kaynaklarıyla Rusya dünyanın en büyük ekonomisi haline geldi! Yani bugün dünyaya hükmeden en büyük devletler zenginliklerini Türk hakimiyeti topraklarını ele geçirerek yaşıyorlar!
Sonra şunu öğreneceksiniz, madenlerini koruyamayan ülkelerin dini, dili, gelenekleri ve kültürü işe yaramaz!
An itibariyle yabancı maden şirketleri ülkemizde 300 bin ruhsat aldı ve en acımasız teknolojiyle yaylaları ormanları meraları ve ortak kullanım alanlarını hiçe sayarak siyanürle zehirliyorlar!
Ve Fırat Nehri doğduğu Karasu Irmağı’ndan Basra’ya kadar tarihin en büyük çevre felaketini bekliyor! Erzincan deprem bölgesi!
Ya da Allah korusun, bir savaş anında düşmanın atom ve nükleer bomba atmasına gerek yok, İliç’teki milyonlarca tonluk barajı patlattığında onlarca şehir ve ovalar Basra’ya kadar tarihten siliniyor, yok oluyor!
Kendilerine milliyetçi diyen ve mangalda kül bırakmayan aydınlar neden bir milleti millet yapan en büyük değerin ‘maden’leri korumak olduğu yani ‘milli egemenlik’ hakkını kullanmak olduğunu kulak ardı ediyorlar!”
NOT, Bu yazı 11 Aralık 2023’te yazıldı. Yani faciadan 3 ay önce…