BİLİYORSUNUZ, Süper Lig Şampiyonu Galatasaray ile Ziraat Türkiye Kupası Şampiyonu Fenerbahçe, “Süper Kupa” için devre arasında karşı karşıya gelecek.

Bu dev karşılaşma, hangi akla hizmetse, Arabistan’da oynanacak…

Ne yazık ki, Futbol Federasyonu bu kararı aldığı zaman hiçbir gazete, hiçbir spor yazarı bu olayı ciddi anlamda tenkit etmedi…

Her biri de kulaklarının üzerine yattı ve derin bir sessizliğe büründü…

Türkiye’de hemen hemen her büyük şehirde son derece modern ve donanımlı statlarımız dururken, neden Arabistan?

Futbol Federasyonu’ndan bir yetkili çıkıp, bunu Türk Milleti’ne açıklamak zorundadır.

ÜSTELİK 100. KURULUŞ YILINDA!

Biliyorsunuz, şanlı Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümündeyiz. Yani 29 Ekim 1923 tarihinden bu yana tam 100 yıl geçti.

Yani bir asrı devirdik, yeni bir asırdan gün almaya başladık… İnanıyoruz ve güveniyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti, dünya durdukça ilelebet payidar kalacaktır…

Cumhuriyetimizin banisini, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimizi bir kez daha saygı, sevgi ve minnetle anıyorum…

Şimdi, yukarıdaki başlığa dönelim… Ve soralım:

“Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak olan bu anlamlı kupa maçı, hem de cumhuriyetimizin 100’üncü yılında neden Türkiye’de değil???”

Türkiye’ye geldikleri zaman, Anıtkabre bile gitme saygısını göstermeyen Arabistan Kralı’nın ülkesinden başka bir ülke bulamadınız mı?

Bu karardaki amacınız ve maksadınız nedir?

İmkanlarını ve tüm kalelerini Siyonizmin emrine vermiş olan Arabistan’la Türkiye’nin tarihte ve bugünde hangi bağı olabilir?

TAKIMLARIMIZ NEDEN KABUL ETTİ?

Bu Cumhuriyetin 100 yıl önceki kuruluşunda ve tüm cephelerde büyük şehitler veren Galatasaray ve Fenerbahçe’nin bu konuda hiç mi inisiyatifi yoktu?

Futbol Federasyonu’nun bu “anlamsız” teklifini neden kabul ettiler?

Bu kupa maçı Arabistan’da oynandığı zaman kasaları milyonlarca dolarla mı dolup taşacak?

Ve bir transfere milyonlarca dolar ya da avro para akıtan kulüplerimizin bu paraya ihtiyaçları mı vardı?

TÜRK BASINI AFYON MU YUTTU?

Hadi Futbol Federasyonu derin uykuda… Kulüplerimiz de kasalarına girecek olan birkaç milyon dolarların peşinde… Pekiyi Türk basını ne güne duruyor?

Anlı şanlı spor yazarları, televizyon yorumcuları nerede?

Fındık çekirdeğini doldurmayacak bir pozisyon için, ekranda, aziz milletin önünde birbirlerine yapmadıklarını bırakmayan -sözüm ona- spor yazarları ve yorumcuları neden bu olayı gündeme almayı düşünmüyor…

Ya program sunucuları ya yüzlerce köşe yazarı ve gazeteci… Sizler nerelerdesiniz?

Futbol Federasyonu’nun bu “saçma” kararı karşısında neden tepkinizi koymadınız?

Neden derin uykulardasınız?

Ne oldu? Afyon mu yuttunuz?

Karşılaşma, Süper Lig’in devre arasında oynanacak… Yani daha önemli bir süre var… Futbol Federasyonu ile Galatasaray ve Fenerbahçe’nin bu kararından vaz geçmesini diliyor ve bekliyoruz.

BU DÜNYADAN RAUF TAMER DE GEÇTİ!

Olayların ve gündemin yoğunluğu ile bir türlü yazamadım. Aslında Rauf Tamer ile Tercüman ve Sabah gazetelerinde yıllarca birlikte çalıştık… Eski milli sporcu olması hasebiyle, 1990’lı yıllarda Sabah grubunda iken “halı saha” maçı bile oynadık…

“Spor Dünyasında OFSAYT Olaylar” adlı kitabıma önsöz bile yazmıştı Rauf Ağabeyim…

Rauf Tamer ağabeyimizin gazetecilik yolculuğu 1960’lı yılların ortalarında Cumhuriyet Gazetesi’nde muhabir olarak başlar… Daha sonra 1970’in başında Tercüman Gazetesi’ne geçer… Ardından Hürriyet, Sabah ve Posta

Tamı tamına 55 yıl… Evet Rauf Tamer TAM 55 yıl ve senenin her gününde hiç ara vermeden yazı yazan bir yazardır…

Sabah Gazetesi’nde yazarken, “SÖZÜN KISASI” başlığını kullanmadı. Niçin kullanmadığını sorduğumda ise, bana, “Bundan sonra kullanmayacağım. İstersen, sen kullanabilirsin” dedi. Memnuniyetle kabul ettim.

Ben de yaklaşık 2000 yılından beri aralıklı da olsa bu SÖZÜN KISASI başlığını yazılarımda kullanıyorum…

Gazetecilikle O’ndan çok şeyler öğrendim… Değerli ağabeyime Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Mekânın Cennet olsun Rauf Tamer… Ölüm denen bu asude yolculukta, melekler yoldaşın olsun inşallah…

Kalın sağlıcakla…

*********

ANLAMLI SÖZ

Gazeteci kardeşim. Kalemine daima efendi kal… Uşak olmamaya gayret et… Mecbur kalırsan kır, ama sakın satma!”

Sedat Simavi

“Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma.”