SON yılların en sıkıntılı dönemini yaşıyoruz… Vatandaşlar, ağırlaşan hayat şartları ile baş edebilmek için karnını doyurmaya; günü kurtarmaya çalışıyor.

Milyonlarca emekliye reva görülen %25’lik zam çoktan eridi…

Oysa enflasyon %100’lerde geziniyordu. Fakat TÜİK, başka bir dünyada yaşadığı için çok düşük gösteriyor… Ve gerçekten büyük sıkıntı yaşayan insanların hakkına giriyor.

Yaşam için olmazsa olmaz gıdaların, yiyeceklerin birkaçını buraya alalım;

Bir litre zeytinyağı 120 liranın üzerinde…

Bir kilo peynir, 150 lira civarında…

Bir kilo zeytin, 100’ün üzerinde…

En ucuz yemeklik fasulye ya da bamya 50 liranın üzerinde…

Domates, biber ve salatalığın ateşi bir türlü düşmek bilmiyor. Oysa mevsimin ortasına, yani en bol zamana geldik.

Pazardaki yangın, tıpkı Çanakkale’deki yangın gibi… Çanakkale’deki yangın ciğerimizi yakıyor; mutfaktaki yangın ise midemizi, kalbimizi, yarınlarımızı, aile saadetimizi… her şeyimizi yakıyor!

GÖSTERGELER ÜRKÜTÜYOR!

Dolar ve Avro 30’a yaklaşıyor…

Altının gramı ise 1700’e göz kırpıyor…

Benzin, mazot 40’a, LPG ise 20’ye doğru adeta koşuyor…

Benzini, mazotu, LPG’yi, Doları, Avroyu ve dahi altını kontrol edemezsen, tüm fiyatlar kontrolünden çıkıyor demektir…

Çünkü her şeyin temelinde onlar var… Ve maalesef her biri de uçuşta…

Parası olan, parasını ikiye, üçe katlarken, alt tabaka grupları büyük sıkıntı çekiyor; sürünmeye devam ediyor!

Şu soruyu sormadan geçemeyeceğim;

“Öğretmene %100’lere kadar artış yaparken, emekliye neden %25’i reva gördünüz?”

Onlar, bu ülkenin üvey evlatları mı?

Bir yerde emekliye, emekçiye ve alt gruplara üvey evlat muamelesi değil midir bu tutumunuz?

Pekiyi, seçimler öncesinde verdiğiniz vaatler nerede kaldı?

Vatandaşlar bunu bir kenara yazıyor, haberiniz olsun!

ÖNCE ANKARA ELİNİ CEBİNE ATSIN!

Daha önce birkaç kez yazdım, yine yazayım;

Bütçemiz, tarihinde görülmemiş bir şekilde daraldı…

Merkez Bankası, ters giden ekonomik değerleri düzeltmenin telaşında…

Maaşlar buz gibi erirken, her türlü yaşam malzemesinin fiyatı bir kartopu misali büyüyor…

Fakat, nedense bu sıkıntılar Ankara’ya hiç uğramıyor!

Vatandaşlar tasarruf isteniyordu; önce Ankara’daki beyler ellerini cebine atmalı…

MAKAM ARACINDAN GEÇİLMİYOR!

Koskoca Amerika’da  60 bin civarında makam aracı var…

Almanya’da 20-25 bin… Hollanda’da 5 bin…

Fransa’da 20 bin… İtalya’da 12 bin…

Türkiye’de 120 bin…

Nedir bu?

Bizi ekonomide ona katlayan Almanya’da 25 bin civarında makam aracı bulunurken, Türkiye’de neden 120 bin?

Çok mu zenginiz?..

Çok mu paramız var?..

Ekonomimiz uçuyor mu?..

Merkez Bankası, tıka-basa döviz dolu da, biz mi bilmiyoruz?..

Türk Lirası, tüm yabancı paralarla adeta yarış halinde de bizim mi haberimiz yok…

Öyle ise, Ankara’daki bakanlar, milletvekilleri… Ülkeyi yönetmeye çalışan beyler… Önce makam araçlarınızı acilen satılığa çıkarın…

Lüks adına ne varsa, satın ve yerliye dönün…

Daha doğrusu gerçeğe dönün…

İsraftan kaçının… Alçak gönüllü olun…

Kendinizi değil, temsil ettiğimiz aziz milletimizi düşünün…

Ve ona göre davranın…

Yoksa, bu millet sizi hiç affetmez…

KISIR ÇEKİŞMEYİ BIRAKIN!

İktidar, ülkedeki bunca sorun varken, muhalefete laf yetiştirme peşinde…

Hem sözünü tutmuyor, hem de sözünü hatırlatana kızıyor!

Hem vaatleri unutuyor, hem de hatırlatana hakaret ediyor!

Çarşıya, pazara sözünüz geçmiyor… Piyasaları “Üç Harfliler” belirliyor!

Sen ne dersen, ne ceza kesersen kes; onlar bildiğini okuyor…

Fiyatlar otomatik olarak yükseliyor. Kimse, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor…

Bu ortamda, olan, her zaman olduğu gibi az gelirli vatandaşlara oluyor.

Bunun için, muhalefete, ya da başka yerlere söz yetiştirmek yerine, şu ateşi söndürün…

Şu artan fiyatları durdurun…

Artık tebessümü bile unutan vatandaşı bir güldürün…

*********************

ANLAMLI SÖZ

“Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama, kimse önce kendisini değiştirmeyi düşünmez…”

Victor Hugo

 ****************************