Sevgili okurlar,
Gözlerimiz önünde bir “savaş” sürüp gidiyor!
Evet, Ukrayna ile “Rusya Federasyonu” arasındaki savaştan söz ediyorum!..
“Sovyet Sosyalistl Cumhuriyetler Birliği’nin(SSCB)” dağılma sürecinden sonra, Rusya Federasyonu başına geçen eski  “istihbaratçı Vlademir Putin’in, acımasız, yayılmacı, baskıcı, otoriter, tekelci yönetim” anlayışı, “ülkede demokratik reformları bekleyenleri hemten hayal kırıklığına” düşürdü..

AVRUPA’YI KORUYAN TÜRKİYE?
Türkiye’nin, NATO’ya girmesi ve “Soğuk Savaş” dönemlerini hatırlayacaklar bilirler ki, Türkiye sadece NATO üyesi olarak kalmadı, aynı zamanda “ Komünist tehdite” karşı, Avrupa’nın Güneydoğusu’nu da korumak zorunda kaldı..
İstiklal Mücadalesi’nden zaferle çıkan, yoksul, cesur, kararlı ve iddialı Türk Halkı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile ülkenin kalkınmasına ve reformlara ağırlık verdiği dönemlerin ardından, “farklı görevleri de kollarında” buldu..
Çok partili hayata geçiş, siyasette çeşitlilik dönemlerindeki sancıların çekişmeleri, bugüne kadar geldi!..
İstiklal Savaşı’nın bir başka kahramanı, komutanı ve CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı, Başbakanı İsmet İnönü’nün(Paşa) kararlı, başarılı siyasi tutumu ile Türkiye, “ikinci dünya savaşını az hasarla” atlattı.

KİN VE ÖFKE İÇİNDE OLANLAR?
Gerek Cumhuriyet’in ilk yıllarına ve gerekse, İsmet İnönü dönemlerine atıfta bulunarak,  “kin ve öfkelerini kusanların”, tarihi gerçeklerden, ne kadar uzak olduğunu bilmeliyiz!
“Bir yanda düşman, diğer yanda iç düşmanların isyanlarını, öte yanda emperyalist ülkelerin kıskaçlarını”, nereye koyacağız?
Bütün bu yaşanmışlıklara, tarihi gerçeklere rağmen, Türkiye’nin geldiği bu yer ile yetinmek, Atatürk Türkiyesi’nin, Cumhuriyet’in çocuklarına elbette yakışmaz!..
“Bayrağı daha ileri, daha zirvelere taşımak için el birliği, fikir birlikteliği, gönül seferberliği” yapmalıyız!

ACI, GÖZYAŞI VE YIKIM SÜRÜYOR!
İşte, “yanıbaşımızda cereyan eden Ukrayna-Rusya Federasyonu savaşı” ders niteliği taşımaktadır..
Gözlerimiz önünde, kendi öz toprakları işgale uğrarken, ülkenin eli silah tutanları, vatan müdafasına koşarken, bu toprakları işgale gelen Rusya Federasyonu’nun, “acımasız savaş teknikleri ile  Ukraynalıları adeteya boğmaya, öldürmeye çalışması hangi demokratik değerler ile izah” edilebilinir ki?
“Acı, gözyaşı, bombalama, yıkıp Ukrayna’da” sürüp gidiyor!
Ülkeden kaçan kadın ve çocuklara kucak açan ülkelerde de; farklı sorunlar yaşanmıyor değil..
Ya, savaşın etkileri?
Savaşın etkilerinin yaşandığı, hem ülkemizde, hem de Avrupa ülkelerinde ve dünyada ki,”ekonomik ve enerji krizlerinin müsibbibi” kimdir acaba?

MİLLİ SEFERBERLİK?
Vlademir Putin’in “milli seferberlik” çağrısına pek rağbet etmeyen Rusya Federasyonu halkı ve zenginlerinin,” ülkeden kaçmak için çeşitli girişimlerde bulunduğ ve bunların büyük bir bölümünün Türkiye ile diğer ülkelere akın ettiği gerçeği” bizleri de düşündürmelidir!
Kırım’ı işgal eden, Ukrayna’ya savaş açan ve işgal girişiminde bulunan, Türk cumhuriyetlerini hala tahakküm altında bulunduran, Karaba’da bizleri derin üzüntülere sevk ettikten sonra, aklı başına gelen Putin’den “ barış hamlesi” beklemek buyhudedir!

PUTİN POLİTİKALARI?
Siz, Vlademir Putin ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmelere, telefon sohbetlerine bakmayınız?
Bu Putin değilmidir, “Suriye’de, Libya’da ve Karabağ’da karşımıza çıkan” ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın makamında dakikalarca bekleten?
SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov’un 1985 Yılından itibaren uyguladığı politikaların aksine, bugünkü Rusya Federasyonu Başkanı Vlademir Putin arasındaki o büyük farkı, görmeli anlamalıyız!..

İNAT POLİTİKALARI?
Putin, eski SSCB’ni bir araya getirmek için her yola başvuruyor!..
Farklı stratejik, siyasi politikalar ile dünyada değişen dengeleri, inadına ters-yüz etmek için girişimlerde, ataklarda bulunuyor..
İşte Türkiye, farklı bir siyasi anlayışı ve pespektifi temsil eden bazen “Neo-Liberal, bazen İslamcı, bazen Osmanlıcı, bazen demokrat, bireyci, tek adam” politikaları ile AK Parti’nin değil, bu partinin kurucu lideri bugünkü Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın,”iki dudağı arasında” bulunuyor!

DÜNYANIN HALİ BELLİ!
Dünyanın hali hepimizin malumu!
Ya Türkiye?
Seçim kapıya dayanmışken, “vatandaşlarımız, bu açıdan da Türkiye’nin geleceğini”, sandığa giderken düşünmeli ve oylamalıdır!
Türkiye, “barıştan, ikili ilişkileri geliştirmekten, bölgenin geleceği ve insanının refahı, mutlulu için mi adımlar atacak, yoksa, yayılmacı, her işe burnunu sokan, bir öyle, bir böyle, bir ileri, bir geri adım, sonuç alınmayan ve içte hayal kırıklıkları yaratan, insanının omuzlarına fazla yük yükleyen politikalardan” yana mı olacak?

ALINACAK DERSLER?
Bu durumu, “hem Rusya Federasyonu, hem  NATO, hem Amerika, hem Avrupa Birliği, bağlamında olduğu kadar, çevremizde cereyan eden gelişmelere” göre, değerlendirmeliyiz!
Savaş’ın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamak için, “Körfez, Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Ukrayna’dan alacağımız çok dersler” var..
Barış için savaşa hazır olmak başkadır?..
İnsanımızın geleceği, refahı, mutluluğu için her alanda ilerlemek, çalışmak başka şeydir!
“Bu yönde yapılanları, silahlanmaları, milli politikalara alet etmemek” gerek!?

SEN, BEN TARTIŞMASI?
O zaman, şimdi olduğu gibi “senin ordun, benim ordum, senin polisin, benim polisim, senin jandarman, benim jandarmam, senin silahın, benim silahım” diyerek, “milli unsurları siyasete alet etmek, aynı zamanda milletin bölünmesine de” sebep olur!
Genç nesilleri, geleceğin vatandaşlarını da, “kindar ve dindar” diye tanımlamak, ayrıştırmak, “gelecekte birlik ve beraberliğimize”, derin yaralar açar!..
Bu açıdan, “ülkelerini yaşanmaz hale getiren liderlere bakarak, geleceğe bakabilir, bu yönde kararlar” verebiliriz!..

KARAR TÜRK MİLLETİNİNDİR!
Savaş çığırtkanlığı yapmanın alemi yok!
Bu milletin milli gelirini de,” har vurup, harman savurarak, silahlanmaya harcama konusunda, tercihler ve öncelikler, konjunktör, iyi okunmalı ve ona göre hareket” edilmelidir..
Şüphesiz karar, Türk Milleti’nindir!
Bu kararın adresi ise sandıktır!
Demokratik ülkelerde, vatandaşlar bu hak ve tercihlerini kullanmada, “özgür iradelerini” sandığa yansıtacaklardır!
Yusuf Cinal yazıyor, 19 Ocak 2023 Brüksel