Sevgili okurlar,
Sakarya,”milli gelir” açısından diğer illere göre, yaşam standardı yüksek bir kenttir..
Başta merkez olmak üzere, ilçelerde, yaşam kalitesinin yükselmesi, yani insanımızın alım gücünün artması, her şeyin “güllük-gülistanlık” anlamına gelmesi demek değildir..
Şöyle geriye dönüp baktığımızda, Sakarya’da ilk otomobilli günleri hala anımsayanlar vardır..
Hatta Sakarya ovasında makineli tarıma geçişin öyküsü bile çok tazedir..
İlk ticaret bankasını kurmalarına rağmen, Sakarya esnafı hala istendiği yerde değildir!..
Bırakınız, esnaf ve iş adamları kurumlarının “çaf-çaflı açıklama” ve sözlerine, hala “Batı” anlamında örgütlenmelerimiz, müesseseleşmelerimiz tamamlanamamıştır..
Hala toprağımızı tam anlamı ile kullanamıyoruz!..
Hala ormanlarımızdan yetirince yararlanamıyoruz!..
Hala sanayileşmede gereken, ileri teknolojik adımlar atılmış değil!.
Hala, su kaynaklarımızı iyi değerlendiremiyoruz!..
Hala bürokrasi çarkı iyi dönmüyor?
Bunları elbette çoğaltabiliriz..
Şüphesiz Cumhuriyet ile elde edilen kazanımlar, son yıllarda elimizden bir, bir çıkarıldı..
Ağır “neo-liberal” politikalar tercih edilmesi, yetkilerin tek elde toplanması ve göstermelik seçimler ile geldiğimiz nokta, övünç kaynağı değildir..
Toplum katmanlarından,” çürümüşlüğün, fakirliğin, yoksulluğun, aymazlığın, gericiliğin imdat sesleri “gelmektedir!..
Ama bu sesleri anlamak için, girdiğimiz “siyasi ruh halinden” sıyrılıp gerçekleri görmeliyiz..
Vatandaşımız uyumuş,uyutulmuştur!..
Hala kahve köşelerinde, evlerde, çarşı da pazarda siyasi beceriksizlerin sözlerine sarılanlar var?
“Her yer otomobil” dolmuş!
“Zenginlik muazzam” gibi laflar sarf edenlere bakın?
“Millet borç batağında bacak sallıyor”, gören yok tabii!?
İyi de bu otomobiller, hangi bedellerle, nasıl alınmış bilen var mı?
Bankalara borçlu olanların sayısı milyonları geçti…
Cebinde kartlar ile alış-veriş edenlerin çoğu, banka kartı mağduru konumunda..
Birçok vatandaşımızın evi, yeri” ipotek” altında ve “icralık” konumundadır..
Kısacası, tüm siyasi göstergelere rağmen, gidişat kötüdür..
Bunun bedelini ne yazık ki, ağır ödeyenler mevcuttur..
Bir yanda “terör ile mücadele”, bir yanda “ekonomik mücadele”, öte yanda “toplumsal sorunların birikimi” insanımızı patlama noktasına getirmiştir..
Bundan, bu durumdan yararlanmak isteyenler, “Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Arap-Yezidi, Arap-Türk..” gibi dinsel ve mezhepsel manada kışkırtmalar ile iç karışıklık çıkartmak peşindedir..
Başkanlık sisteminin tüm gücünü topyekun harekete geçirilememesi, çözümsüzlük inancını körüklemekte ve toplumsal çöküntüye neden olmaktadır..
Fabrikalarını satan, önemli kurumlarını devreden, yeni bir imtiyazlı sınıf yaratılmasına imkan sağlanan Türkiye’de, işlerin böyle” arapsaçı” gibi dolanması hayra alamet değildir..
Bakınız, İstanbul,Bursa ve Antalya’dan sonra,” siyanürlü intihar vakası” olayına, Sakarya’da rastlanması tesadüfi değildir..
Bu vakalara, “yayın yasağı” getirmek çözüm değildir..
Çözüm, acı reçeteyi eline alan insanımızın düştüğü girdaptan, nasıl kurtarılacağı ve bu duruma nasıl bir çözüm bulunacağı ve ne önerildiğidir..
Bakınız, daha önceleri de medyaya yansıdı..Sakarya’nın güzel,ihtişamlı görüntüsü sizi aldatmasın?
Allah korusun, bu toplumsal depremin altında herkes kalır..
Türkiye Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşmış,artık “tek adam” sisteminden medet ummak zorunda bırakılmıştır..
Bunda insanımızın da büyük kabahati vardır!?..
Kendisine dayatılan sistemleri, elinin tersi ile iteceğine, bu acı reçete bağlamında sunulan şerbetleri, içmeyi yeğlemiştir..
Paraların betona gömülmesi, ranta bağlı plansız, projesiz işlere öncelik verilmesi, devleti işlemez hale getirmiştir..
Her gün Türkiye bir başka gündem ile uyutuluyor, meşgul ediliyor..
Asıl konuşulması gerekenler, hasır altı ediliyor, unutturuluyor!?..
“Adalet arayışları, eşit, adil demokratik tavırlar “çok gerilerde kaldı..
Artık adalete güveni olmayanlar, ya siyanür ile yada başka şekilde hayatlarına son veriyorlar!..
İmkanı olanlar ise ülkeden kaçmayı yeğliyorlar..
Böyle bir ortamda, ülkenin siyasileri çıkıp, “Bir bomba bu kadar para” diyerek, insanımızı susturmaya, haklı taleplerini bastırmaya çalışmaktadır..
Oysa, “insan” odaklı siyasetlerle yola çıkanlar, o ilk gün verdikleri sözü unutmuşa benziyorlar..
Türkiye bu hali ile ne ileriyi görür, ne ileriye gidebilir!..
Tez elden, seçime gidilmeli ve Türkiye “parlamenter sisteme”,halkın egemenlik anlayışına” tekrar geri dönmelidir..
İşte kardeş Azerbaycan’da olup bitenleri gördünüz!..
Ülkenin yönetimini ele geçiren Aliyev Ailesi, parlamentoyu iki kelime ile feshetti ve yeni bir seçim kararı verdi..
“Egemenliğin kayıtsız şartsız halkın elendi olduğu” Cumhuriyet rejimi ile yola devam etmeliyiz!..
Durumu anlamak, anlatma için kahin olmaya gerek yok!..
Pekala, gelecek günleri, bu olup bitenlerden anlamak mümkündür..
Sakarya’da da seçimden bu yana “bir arpa boyu mesafe” alınmış değildir.. Belediyeler, başkanlar, meclis üyeleri çaresizlik içinde bocalamaktadırlar..
Maalesef icraat yerine, bol şatafatlı sözler edilmekte,vatandaş oyalanmaktadır..
Bundan kurtulmak için yeni bir silkinmeye, birlik ve beraberliğe ihtiyaç vardır..
Milletin azim ve kararı, gelecek için önemlidir..
Yoksa,”karanlığa ıslak çalmaya” devam ederiz!

TEBRİK
Fatih Can-Ebru Cinal-Can çiftinin “Elif” adını verdikleri bir kız evlatları dünyaya geldi..Ailemize hoş geldin Elif!
Can Ailesini tebrik eder, minik Elif’e,sağlıklı, güzellikler dilerim.. Hayatın bu güzellikleri var elbet!