Bu ülkede, en temel ihtiyaçlardan ve en temel hizmetlerden tasarruf olabilir ama itibardan tasarruf olmaz.
Bu ülkede, eğitimden tasarruf olabilir. Yüzbinlerce atanamayan öğretmen evde atama beklerken, daha ekonomik oluyor diye yerlerine ücretli ve vekil öğretmen görevlendirilebilir.
Ama, itibardan tasarruf olmaz.
Bu ülkede emekçi ve emekli maaşlarından tasarruf olabilir.
Bir düzenleme yapılır, emekli maaşı bağlanma oranları yüzde 70’ten yüzde 40 düşürülür. Emekli yokluğa ve yoksulluğa mahkum edilebilir.
Ama itibardan tasarruf olmaz.
Bu ülkede insan sağlığından tasarruf edilebilir.
Ameliyatlarda ucuz Çin malı malzemeler, Dünya Sağlık Örgütü’nün yasakladığı ilaçlar bile kullanılabilir.
Ama itibardan asla tasarruf olmaz.
Bu ülkede, halk ucuz et, süt, et kuyruklarında bekleyebilir, çocuğunun istediği giysiyi alamayan babalar utançtan intihar edebilir, enflasyon alıp başını gidebilir, Merkez Bankası ilk kez de olsa zarar edebilir, hükümet harıl harıl dış borç arayabilir…
Ama itibardan asla tasarruf olmaz.
Bu ülkede vatandaş bayramda bile parasızlıktan sıla-i rahim yapamaz ama TBMM Başkanı özel uçakla, ailece Mardin’e gidebilir.
Çünkü itibardan tasarruf olmaz.
Düne kadar hep sarayları konuşuyorduk malumunuz.
Önceki gün de Çiğdem Toker bir harcama kalemi paylaşarak, itibardan tasarruf etmeme konusundaki üstün başarımızı ifşa etti.
İnsanların yarım kilo peynir alırken düşündüğü bir ortamda devlet olarak 85 milyon TL'yi sarayların bahçe malzemesine harcıyor.
Bahçe malzemesi alımları ve bakım ve yapım gideri, bir önceki ay harcama tutarı 4 milyon 937 bin TL'yken bir önceki aya göre 11 katlık bir artış…
(Not: Bu parayla 4266 kişiye asgari ücret ödenebilir.)
Okluk'taki yazlık saray mesela…
Dönümlerce alana cennetlere mahsus bir peyzaj ve çiçeklerin sürekli olarak hazır, nazır ve bakımlı olması zorunlu.
Bu ülkede vatandaş taneyle alışveriş yapmak, bir domatesi dörde bölüp yemek zorunda.
Ama itibardan tasarruf olmaz.
Bu ülkede vatandaş biberi sayarak alırken, itibarın göstergesi saraya zeytin, turunçgiller, servi ağaçlarının öncelikli olarak öngörüleceği, yürüyüş yolları boyunca ambiyans varyasyonları yapılır.
Bu ülkede vatandaş bundan böyle zeytini en iki kere ısırarak yemek zorunda kalır.
Ama itibardan tasarruf olmaz.
Sarayların bahçe duvarlarının mineral etkisini kırmak amacıyla oluşturulacak çiçek masifleri,
Havuz terası ve bahçe arasındaki kot farkını absorbe edecek çiçek masifleri,
Yürüyüş yolları boyunca sürpriz etkisinin yaratılmak istendiği fantezi niteliğindeki ağaç budamaları,
Birbirine yakın tonlarda gül çeşitleri ile dizayn edilecek gül galerisi,
Ve köşkü, sağlık yürüyüşü boyunca, eğimle uyum içinde düzenlenecek farklı çeşitlilikte, doğanın cömertliğini yansıtacak çiçek masiflerinden tasarruf edilmez.
Çünkü itibarımız elden gider maazallah!
Bu ülke ekonomik olarak battı evet ama bakın Mehmet Şimşek kamuda yaşanan israftan hiç bahsetmiyor.
Gelin şu kamu harcamalarından konfordan, şatafattan tasarruf edelim demiyor.
Ne diyor?
Yerel halkı ikna edip, faturayı onlara kesmeli, biz yedik içtik ama hesabı onlara kilitlemeliyiz diyor.
Tasarruf genelgesinden söz edenler de var elbet.
Bu konuda bir çalışma yapılıyormuş!
Ama hepimiz biliyoruz ki bu tasarruf itibardan yapılmayacak.
Bu tasarruf planının içinde saray harcamalarından kısılması, tarifeli uçak dururken keyif için devlet uçağı kullanılmasının önlenmesi, ihalelerin doğru düzgün yapılması, usulsüz ihalelerin iptali gibi maddeler olmayacak.
Yani yine vatandaş yapacak tasarrufu, yine vatandaşın boğazından kesilecek…
Öyle ya itibardan tasarruf edecek halleri yok ya?
Seçim sonrası gördük. Bu saray anlayışı sadece tepedekilerle sınırlı kalmamış.
Her biri saray yavrusu olan belediye binalarına bakınca görülüyor ki, itibardan tasarruf olmaz anlayışı daha alt kademelere de yansımış.
Bilahare değerlendirelim…