Mal ve insan ulaşımında kara, hava, demir yolu ve deniz yolları kullanılır. Bu üç unsur çeşitli yapılarla birbirlerine entegre edilir. Köprülerle, tünellerle, tüp geçitlerle hatta teleferikle doğal engeller aşılıp ulaşım kolaylaştırılmıştır. Bu ulaşım araçlarının içinde en güvenli fakat ilk yatırım maliyeti en yüksek olan demir yollarıdır. Gelişmiş ülkeler, bu altyapılarını tamamlamış insan ve mal ulaşımında ağırlıklı olarak demir yollarını kullanıyorlar. Şehirlerarası ulaşım hızlı trenlerle, şehir içi ulaşım yer yer; yer altından giden yer yer; yer üstünden giden raylı sistemlerle çözülmüştür. Bu tür ulaşımda işletme maliyeti hem çok daha ucuz hem de çok daha güvenlidir.
Bu tabloya bakıldığında ilimizin durumu nedir? Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan demiryolu hattının üzerinde olan ilimiz bu imkândan yararlanabiliyor mu? Ovaya kurulmuş olan şehir, yer üstü raylı taşımacılığa çok elverişli olmasına rağmen ulaşımda ne durumda?
Dünya bu işleri nasıl çözmüş? Dünya'nın en eski metrosu olan Moskova metrosu, yer altında 5-6 kat halinde inşa edilmiş. Dünya'nın en uzun metrosu olan New York metro hattında trenler şehir içinde yer altında ilerlerken, şehir dışına çıktığında yer üstünden şehirler arası taşımacılık yapıyor. Adına da "MetroTren" diyorlar. Biz ise, treni şehir içine alamıyoruz. Üstelik mevcutta demir yolumuz bile var. Yöneticilerin iddiası; demir yolu şehri 2'ye bölüyor, geçitler sıkıntı oluşturuyormuş. O halde, tren şehir içine girmesin diyorlar. Bu mantıkla bakarsak, hastalıklar artarsa hastaneleri, kalitesiz eğitim yapılıyorsa okulları kapatalım gitsin.
Berlin şehri, raylı sistemi şehrin tam merkezine sokarken, demir yolunu, yolun üzerine almış. 10-15 metre genişlikte demir yolu boyunca uzanan 5-6 metre yüksekliğinde betonarme bir yapı oluşturulmuş. Bu yapının üzerinden demir yolu giderken zeminde iş yerleri, kafeteryalar, sanat galerileri, geçitler yerleştirilmiş, demir yolu hattı boyunca her iki taraftan yürüyüş yolları yapılmış. Tren istasyona ulaştığında içinde yüzlerce iş yerinin bulunduğu sanki bir AVM'nin içine giriyor. Sanki trenden şehrin en işlek caddesinde iniyorsunuz. Bu yapıda oluşturulan iş yerlerinin maddi değeri hem bu inşaatın maliyetini karşılamış, hem de kamuya para kazandırmış.
Şehir içi ulaşımda, batıda uygulanan sistem gittiği güzergâh boyunca birçok yolcu durağında duran, kavşak noktalarında ise kırmızı ışıkta bekleyen vagonların yüksekliği neredeyse yol ile aynı yükseklikte dizinlerden oluşmuş. Hatta bazıları raylı bile değil plastik tekerlekli. Sanki birbirine eklenmiş otobüsler gibi.
Görüldüğü gibi Dünya bu işi çeşitli yollarla çözmüş. Şehrimizi yönetenler ise, bizi taşımacılıkta hiç de insani olmayan araçlara, minibüslere mahkûm etmiş. Acaba şehri yönetenlerin makam araçlarını alsak, onlara 3 gün boyunca şehir içinde kullanılan minibüsleri versek ulaşımlarını onlarla sağlasalar. Acaba herhangi biri, seçildikten sonra hiç bu araçlara binmişler mi?
Belediyeler ticari işletmeler değildirler. Vatandaşın, rahat ve seri olarak ulaşımını temin etmek zorundalar. Maliyeti ne olursa olsun.