Çok zevksiz ve heyecansız bir seçim dönemi geçiriyoruz. İlimizdeki televizyonlara, gazetelere, billboardlara bakarsak sanki bu seçime AKP tek başına giriyor. AKP çevrelerinde yine, 17-0 şarkıları söyleniyor. AK Parti seçimleri o kadar garanti görüyor ki şehre ait sorunları ve bunlara ait somut projeleri konuşma ihtiyacı bile hissetmiyor.
Sahada teşkilatlardan ziyade, sadece adaylar çalışıyor. Onlar da havai fişekler eşliğinde, kalabalık gruplar halinde geziyorlar. Şehri boydan boya raylı sistemle donatacağını iddia eden Ak Parti, daha treni Mithatpaşa’dan merkeze getiremiyor.
Böyle olunca, bu vaatlere nasıl inanalım ki? Üstelik hükümetin tüm yatırımları durdurma kararı almış olmasına rağmen. Çünkü bu yatırımları belediyenin kendi imkânları ile yapması mümkün değil.
***
Geçen hafta saadet partisinin aday tanıtım toplantısına katıldım. Temel Karamollaoğlu, çoğunluğu gençlerden oluşan coşkulu bir topluluğa konuştu. Her ilçede seçime giren SP, elinden geldiğince iyi adaylar tespit etmeye çalışmış. Üstelik hiçbirisi teröriste benzemiyor. Seçim stratejileri, tüm seçmenlere ulaşıp onların ellerini sıkmaya dertlerini dinlemeye yönelik olmuş. Ellerinden geleni yapıyorlar.
Yazıyı bir fıkra ile bitireyim. Bir Türk ile Venezüellalı sohbet ediyormuş. Venezüellalı sormuş; nasıl sizin memlekette işler? Çok iyi demiş Türk. “Devlet soğan depolarını basarak kimsenin pahalıya soğan satmasına izin vermiyor.
Şimdi, devlet sebze satışına da başladı. Halkına ucuz soğan, patates satmak için elinden geleni yapıyor. Hatta temizlik maddeleri ve bakliyat satışına da başlayacak.
Sonra, kredi kartlarını ödeyemeyen vatandaşların, kart borçlarını devlet bankaları eliyle taksitlendiriyor.
Vergisini ödeyemeyenlerin vergisini taksitlendiriyor.
Kredisini ödeyemeyen işyerlerinin kredilerini erteliyor. Daha ne olsun işte!” demiş.
Arkasından, “Ee? Sizin memlekette işler nasıl?” demiş Venezüellalıya. Venezüellalı üzgün bir yüz ifadesiyle, “Biz de battık ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum” demiş.