“Boş tencerenin yıkamayacağı hükümet yoktur” diyordu merhum Süleyman Demirel…

Doğru da söylüyor ama son 20 yıl toplumun algılarla uyuşturulduğunu hesaba katmıyordu.

Evet, tencere boştu.

İktidarın ekonomi bilimi ile zerre ilişkisi olmayan ekonomik politikalarına bir de küresel salgın ekonomimizi felç etmişti.

Rusya-Ukrayna savaşının etkileriyle tahıl, enerji ve emtia fiyatları uçmuştu.

Faizi düşüreceğim inadıyla kur ve enflasyon patlamıştı.

Üstüne bir de Kahramanmaraş merkezli bölgesel deprem muazzam bir yıkıma sebep olmuştu.

Bu yılın bütçesi ilk dört aydan delinmiş, yıl sonu bütçe açığının 800-900 milyar arası olacağı kesinleşmişti.

TCMB kasası eksi 80 milyar dolardı.

Kısa vadede ödenmesi gereken borç 203 milyar dolardı.

Cari açık 55,4 milyar dolardı.

Kamu borç stoku 4 trilyon 588 milyar TL olmuş, 588 milyarlık kısmı 2023 yılında yapılmış, baskılanıp 20 liranın altında tutulan doların patlaması an meselesiydi.

Buna rağmen Erdoğan ve Cumhur İttifakı kazandı.

Peki nasıl kazandı/kazanabildi?

Seçim hileleri, sürecin adil işlememesi, haksız rekabetin ayyuka çıkması falan tamam ama yeterli bir sebep değil. Hadi çalma/çırpma ve sair gerekçelerle 10 puan alındı diyelim, hadi zam yapalım yüzde 20 olsun. Ya gerisi…

Sadece ekonomik anlamda bakıldığında bu iktidara verilen yüzde 25/30 oyun bile mantıklı bir izahı var mı?

Özellikle dar gelirli hatta yoksul çoğunluğun koşa koşa oy vermesinin mantıklı bir gerekçesi var mı?

Kaç gündür yazıyorum; algı, algı, algı…

İktidarın yerlilik ve millilik üzerine bir de dindarlık soslu propagandası, büyük bir çoğunluğa açlığı, yokluğu, yoksulluğu unutturdu.

Haliyle bu kitlenin Alevi Kılıçdaroğlu’na oy vermesi mümkün olmadı.

Haliyle fetö/pkk ilişkisi iftirası tuttu.

Açlıktan nefesi kokan bir kitle Erdoğan olmaz ve bu iktidar giderse dinimizden oluruz düşüncesine kapıldı.

“Aç kalır vatanımızı satmayız, vatanımızı böldürmeyiz. Hele hele HDP ile görüşen, gizli koalisyon kuran Kılıçdaroğlu’na oy vermek İslam’a ve vatana ihanettir” düşüncesi bu kitlenin tercihinde epey etkili oldu.

İktidarın çamur at tutmasa da izi kalır stratejisi etkili oldu, iktidara oy verenler yerli ve milli ama vermeyenler hain ilan edildi.

Yani iktidar güzel oynadı, hakkını teslim etmek gerek.

Kendi yarattığı, besleyip büyüttüğü düşman algısı üzerinden büyük bir kitlenin kendi etrafında kenetlenmesini sağladı.

İktidarın bu düşmanı yaratma becerisi bir yana şimdi çamur atmak için kullanması karşısında “yahu her gün operasyon çekiyorsunuz, bunlar neden hala bitmedi” bile dememize fırsat vermediler.

Yine boş tencere ve boş tencerenin iktidarı götürmemesi neden götürmüyor meselesine dönecek olursak, burada “Erdoğan ne yapar ne eder krizi önler. Yaparsa Erdoğan yapar” söylemi etkili oldu.

Hatta ortada büyük bir enkaz var, bunu neden muhalefete yükleyelim diyenler oldu.

Gerçekten de büyük bir enkaz var var olmasına da seçim öncesi adeta yalan rüzgarı estirerek, meydanlarda-ekranlarda dublaj video dahi izleterek, gerçek dışı bilgiler ve algılar ile realitenin üstünü örtmeyi başardılar.

Peki ya şimdi?

İktidarın işi gerçekten çok zor…

Ekonomist Evren Devrim Zelyut’a göre;

Bütçe açığı yani devletin gelirleri ile giderleri arasındaki fark -382 milyar dolar. Yıl sonuna doğru 1 trilyona vuracak. Bu açığın kapanması için sizler zamlar ve yeni vergilerle muhatap olacaksınız. Satın aldığınız malların ve hizmetlerin fiyatı artacak.

Kamunun lüks yapısı, kamu ihalelerinde şişirilmiş maliyetlerin bozduğu gelir ve gider dengesini, yeni vergi zamlarla düzeltme yoluna gidecekler.

Hiç kaçarı yok. İktidarın seçim ekonomisinin bedelini bile yine bu halk yani seçmen ödeyecek.

Erdoğan'ın faiz düşürmesi ama enflasyonu yerinde bırakması sonucu Lira'dan başlayan büyük kaçışı durdurmak için Kur Korumalı Mevduat denilen çarpık yapı, 2 trilyon 398 milyara ulaştı. Bu değer yaklaşık 121 milyar dolar. Şimdi bu paranın KKM çözülmesi halinde piyasada dolar talebi yaratmaması için faizler artmaya başladı.

Yani vatandaşa aman dolar alma sana faiz verelim diyorlar. O zaman ne olacak? Bankaların ticari kredileri de artmayacak mı? Bu artan faiz maliyetini şirketler vatandaşa zamla yansıtmaz mı?

O zaman kur artmaya devam edecek belki AB'den göçmenleri salarız diyerek 4-5 milyar Euro, Katar'dan 3-5 milyar dolar daha gelebilir…

Taşıma suyla değirmen döndü, kur 20 üzerini gördü verdiğimiz açıkla 28 civarında gelecek yardımlarla tutarlarsa başarı olacak.

Varmak istediğim konu şu, dolar arttıkça üretici maliyetleri tekrar 100'e çıkacak. Alın size 3. enflasyon nedeni….

TCMB tarafından basılan para M1 Para Arzı yani bankalardaki vadesiz mevduat ve dolaşımdaki para miktarı 2021 yılında 1,1 trilyon TL iken şimdi 3,6 trilyon. Karşılıksız basılan bu para da enflasyon demek…

Anlattığım bozuk sistemi fonlamak için sürekli borç alındı. 2018 yılında 1 trilyon TL olan borç an itibariyle 4,5 trilyon TL.

Ödenecek faiz ana parayı geçmiş, kimden çıkacak faiz? Sizden…

Nasıl? Zamlarla…

Sözün özü yarın, Erdoğan seçildiğinde konut ve araç almayı unutun zira fiyatın yanına bile yaklaşmanız imkânsız. Kıymaya 320 TL kilo fiyatına pahalı demeyin çünkü 500-600 TL olur… Kiraya, ev sahibine suç bulmayın, ülkede 10 milyon Arap kalsın diyen zihniyet varken kira da gıda da uçar gider…