Özgür Demirtaş, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi için; “Tasarrufa fakir fukaradan başlanmaz, memurdan, işçiden başlanmaz, orta direkten başlanmaz, zenginden bile başlanmaz. Tasarrufa siyasetten başlanır, siyasetçiden başlanır, hükümetten başlanır, itibardan başlanır” diyor.
Doğru söylüyor…
Öncelikle bu ülkeye gerçekten çok pahalı gelen hükümet tasarruf yapmalı ki hem vatandaşına örnek olsun hem de ülke israftan kurtulsun.
Ama nerde?
Bakın bu hükümet, Somali’ye bugüne kadar bir milyar dolar maddi yardım yapıp 3,5 milyon dolar IMF borcunu ödedi.
Yetmedi Somali büyükelçilik binası yapılması için İncek’te 5 bin metrekare arsa bağışladık. Arsanın piyasa değeri 190-255 milyon lira arasında hesaplanıyor.
Bu da yetmedi Büyükelçilik binasını yapıp Somali’ye ücretsiz devredeceğiz.
Ama tasarruf yapmayı dar gelirliye, emekliye yükleyeceğiz.
Yine taze bir haber;
“Ayasofya'nın ihalesini yine yandaş ve arkadaş aldı! Ayasofya’nın 31 milyon 250 bin TL’lik restorasyon ihalesini alan arkadaş Hasan Gürsoy’a ait Güryapı Restorasyon Taahhüt Şirketi, 2015 yılından bu yana 20 kamu ihalesine imza attı. Bu ihalelerin toplam bedeli 1 milyar 741 milyon 327 bin TL.”
İşte Özgür Hoca, tasarruf hükümetten başlar derken bunu kastediyor.
Tasarrufun faturası halka çıkarılırken yandaşa ballı börekli ihaleler verilmesin diyor.
O iş illa yapılacaksa da şeffaf yapılsın istiyor.
Doğrudur. Kamuda israfın göstergesi ve ekonomik çöküşün en temel sebebi olan ihalelere çeki düzen verilmedikçe, sizin tasarruf paketiniz havada kalır.
Uğur Emek son yazısında hatırlattı;
“2018 yılında kamu harcamalarında etkinlik, etkililik, ekonomiklik ve verimlilik sağlamak amacıyla gerekli standartları tespit edecek, sınırlamalar koyacak, bu hususlarda tüm kamu kurum ve kuruluşları için uyulması zorunlu düzenlemeleri yapacak, tedbirleri alacak ve uygulamayı izleyecek bir birim kuruldu. “Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü.”
Altı yıldır faaliyette bulunan Genel Müdürlüğün kamu harcamalarında kaç paralık tasarrufta bulunduğunu ve dahi bulunabileceğini bilmiyoruz. Yetkililer sadece “cek cak” diyorlar.
Ama biz israfı sayılarla söyleyelim.
Kamu Alımları Direktifi (KİK) 2001 krizinden sonra kamuda tasarrufu sağlamak adına çıkarıldı.
2003 yılında yürürlüğe giren KİK, AK Parti iktidarları dışında bir hükümet görmedi. AK Partili milletvekilleri KİK’te 200’den fazla değişiklik yaptılar.
Değişikliklerin öne çıkan yanı, zaman içerisinde belirli kurumların ve harcamaların KİK kapsamından çıkartılmasıydı. Yani “istisnalar.”
Amaçları kanunun getirdiği kurallardan ve denetim kaçınmaktı.
2015 yılında Antalya’da yapılan G20 toplantısında yapılan harcamaların KİK dışında yapılması için kanun değişikliği yapıldı.
Değişiklik Komisyonda görüşülürken toplantıda bir AK Partili vekil “Beklenmedik gelişmelere karşı esnek olmalıyız, çünkü G20 büyük bir organizasyon. Örneğin, 50lüks araç kiraladınız ve sadece 10’unu kullandınız. Kullanmadığınız 40 otomobilin hesabını sorarlar sonra” demişti.
Tabi şimdi soramıyoruz.
Hani dönemin bakanlarından birisi bir TV programında gazeteci kılıklı bir şahısa kinayeli biçimde “maaşını dolarla mı alıyorsun” diye sormuştu.
Evet maaşını dolarla alan bir kitle vardı. KÖİ müteahhitleri. Garantili köprüler, yollar, havaalanlarını yapanlar…
Köprüler ve yollarda garantilerin döviz üzerinden verildiğini artık hepiniz biliyorsunuz.
Bu ücretler sözleşme tarihinden itibaren her yıl ABD’deki enflasyona göre artırılıyor ve sonra da TL’ye çevriliyordu. Bu TL ücretler yıl boyunca uygulanıyordu.
Nas politikaları sonucunda dolar kuru alıp başına gitti.
Maaşı yılda bir defa zamlanan müteahhitler, bu durumdan şikayetçi oldular.
Yetkililer biricik müteahhitlerini kırar mı hiç.
Bunların ücret zamlarını önce yılda iki defaya çıkardılar.
Müteahhitleri bu da kesmedi.
Zammı yılda dört defaya çıkardılar.
Biraz samimiyet lütfen.
Millet çöplükten yiyecek topluyor. Çöplükten.”