Şehirlerimiz kalabalıklaştı. Yerleşim alanları genişliyor. Konutlarımız daha konforlu. Mahalle pazarlarımız, bakkallarımız yani çarşı pazarımız hızla başkalaşıyor. Yüksek teknoloji hayatı bir yandan kolaylarken diğer yandan çekilmez hale getiriyor. Şehirde bir yerden bir yere ulaşmak sabrınıza bağlı. Zorunlu olarak işine, okuluna, hastaneye gitmek durumunda kalanlar ömürlerinden ömür veriyor. Hayat evde yaşanır oldu. Dinlenme, eğlenme ve ziyaret gibi kültürümüzde olan aktivitelerden vazgeçildi. Şehirde yaşayanlar bir sıkışmışlık içinde. Bu sıkışıklığın ekonomik olduğu kadar siyasal nedenleri var.
Şehirlerimiz güvensizleşmiş durumda. Bireysel ve örgütlü şiddet yanında devleti hedef alan silahlı şiddet ve terör eylemleri kitleler üzerinde korku ve güvensizlik yaratıyor. Bu nedenledir ki 2004 yılında çıkarılan 5188 sayılı kanundan bu yana her yanımız özel güvenlik tedbirleriyle kuşatıldı. Özel güvenliğe ihtiyaç duyulmasının sebebi kamu güvenliğini tamamlayıcı bir hizmet alanı oluşturmak diye açıklanmıştı. Yani kamunun yeterli güvenliği sağlayamadığı itiraf edilmişti. O günden bu güne şirketler, bankalar, özel işletmeler kendi güvenlikleri için özel elemanlar istihdam etmeye başladılar. Ayrıca kamu kurumları da başta üniversiteler, hastaneler, belediyeler, okullar güvenlik hizmetini özelleştirdiler.
Güvenliğimizin özel ellere bırakılmasını ilk bakışta gençlere iş olanağı sağlıyor düşüncesiyle olumlu bulabiliriz. Ancak çok ciddi şekilde sorunlar yaşandığını biliyoruz. Özel güvenlik elemanlarının eğitimleri, olaylara müdahalesi, yetki sınırı gibi hukuksal boyutu tartışmalıdır. Bunların yanında özel güvenlikçilerin çalışma koşulları, sağlık durumu, sosyal hakları, güvenlikçilerin güvenliği gibi sorunlarda yabana atılmayacak kadar önemlidir. Son yıllarda açık öğretim fakültelerinde ön lisans programları açılması kimi hukuki sorunları kapatacaktır.
Günlük hayatın ağırlığına karşın sorun çözme yeteneğimiz zayıflamakta. Gazetelerde 3. sayfa haberleri diye bildiğimiz olaylar 1. sayfaya taşınmaya başladı. TV haberleri asayiş olaylarıyla açılır kapanır oldu. Özel güvenliğin soruna çözüm olamadığı bunca yıldan sonra belli olmuştur. Her alanda bir özelleştirme sevdası demokratik toplumdan uzaklaşmaya yol açtığı gibi düşük ücret ve güvencesiz çalıştırma ile yoksulluğu derinleştirmektedir.
Bugün kamu ya da özel nereye adım atarsak karşımıza özel güvenlik personeliyle birlikte detektörler, arama panelleri, barikat, turnike gibi güvenlik önlemleri çıkıyor. Çarşıda pazarda, bankada okulda, metroda statta güvenlik gerekiyor ise daha başka önlem yolu bulmalıyız. Devlet istihbarat önlemlerini güçlendirmelidir. Gelir dağılımı eşitsizliği geniş kesimlerin lehine dengelenmelidir. Devletin anayasal ve asli görevlerinden olan güvenlik hizmetlerinin yeniden kamu tarafından verilmesi sağlanmalıdır. Bütün özel güvenlik personeli kamu görevlisi yapılmalıdır. Güvenlik personeli özel seçilmeli, uzun süreli bir eğitimden geçmelidir. Sağlık durumları ciddiyetle izlenmelidir. Ağır çalışma koşulları ve güvencesizlik hizmet verimini düşürdüğünden ILO standartlarına kavuşturulmalıdır.
Güvenlik ihtiyacı yalnızca ülke koşullarından kaynaklı değildir. Özellikle soğuk savaş döneminin kapanmasının ardından bozulan güçler dengesi silahlanmayı yeniden artırmıştır. Güçlü ülkelerin hukuk dışı illegal destek ve yardımları çatışmaları yerkürenin dört bir tarafına yaymıştır.
Gelişmeler riskli ve tehdit altında bir yaşamı dayatıyor. Özel güvenlik güvence değildir. İnsanlığın güvenliği demokratik, savaşsız ve adil bir dünyadır.