Yeni bir hafta başında yine beraberiz. Ülke de kısır döngü bir hayat yaşanmaya başlandı. İnsanlar mutsuz, hayalsiz ve umutsuz. Son bir hikâye üretme çabasına verilen mücadele de yerli ve milli duruş, yabancılarla iş birliği içerisinde. Son zamanlar da yabancı derecelendirme kuruluşları bol kepçe lokanta gibi şirketlerimize not dağıtmaya başladı. Aralarında illa ki hak edenleri var. Ama bu hikâyenin aynısını biz, eski ekonomi bakanı Albayrak döneminde yaşadık. Sonuç yine hüsran olur.
Ülkemizde yaşananlara üç maymunu oynayan yetkili merciler sessiz, gelişmeleri takip eden vatandaş sadece geçim derdi eşliğinde olayları gözlemlerken, ufak ufak gelişmeleri kanıtsamaya başladı. Tepkisizlikten doğan olayları içine sindirmeye çalışıyor. Gün geçmesin ki her an bir rezalet, her dakika şaşırmadan gelişen olaylara duyarsızlaşıyor. Ekonominin elle tutulur bir tarafı kalmadığı için sosyal ve toplumsal olaylardan bahsetmek istedim. Muş’taki yatılı bir Kuran kursunda, 12 yaşında bir çocuk kendini asmaya kalktığı iddia ediliyor. Olay üzerinden bir hafta geçmiş, ne valilikten, ne emniyetten, ne de müftülükten bir açıklama yok. 12 yaşında bir çocuk kendini neden asmaya kalkar? Çoluk çocuk sahibi bir sürü insan, bu olaylara neden tepkisiz kalır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dedikçe, memlekette yılanlar çoğalıyor! Farkın da değil misiniz?
Yeminle yazıyorum, içim şişti. Ülke de liyakat kalmadıkça toplum daha da fazla bozulmaya başladı. Sosyal medyada ya da haber kanallarında ki sokak röportajlarında da hep hayaller yurtdışında yaşamak olmuş. Bir çocuk kendi anne babasının yanında değil de, bir başkasının yanında neden yaşamak ister. Lütfen bunu kendinizde bir sorgulayın. Her geçen gün parçalanan bir toplum oluyoruz. Bir taraf da iş bulamayan gençlik, bir tarafta liyakatsiz şekilde dört beş maaş alan iktidar yanlıları. Bakın yanlış anlaşılmasın ben bunların bu kadar yerden maaş almalarına karşı değilim. Ama yaptıkları işler uzmanlık alanları olmadan maaş almalarına karşıyım. İş yine dönüp dolaşıp liyakate geliyor. Bu insanlar bir de bulundukları kurumları hantallaştırıyor. Karar mekanizmasının yavaş işlemesine sebep oluyor. Çünkü maaş aldıkları iş hakkında fikirleri ve eğitimleri yok.
Birkaç kelamda tarımdan etmek istiyorum. Yaz aylarında sebze meyve bollaştığı için enflasyonda düşüşler yaşardık eskiden. Artık o düşüşleri zor yaşarız. Tarım arazileri üzerine yapılan termik santraller ve bilinçsiz yapılanma sulama kaynaklarını kurutmak üzere. Buna iklim şartlarını da eklediğimizde artık ucuz sebze meyve bulma imkânımız daha da zorlaşıyor. Bunların yanına mazot, gübre, ilaçlama ve iş gücü gibi maliyetleri eklemeden söylüyorum. Her geçen gün tarımdan uzaklaşan çiftçi, işsizler ordusuna katılıyor. Ülkede ki üniversite sayısı yakında fabrika sayısını geçtiğinde ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız. Bir bakan çıkar derki Uzungöle bin araçlık otopark yapacağız, diğeri de çıkar derki uçan otomobilde dünya lideri olacağız. Eski bir bakanda uzaya dört şeritli otoban yapacaktı ama istifa etti. Biz eşek oldukça, semer vuran çok olur. Bu haftayı da Cemal Süreyya’dan bir alıntı ile bitirelim. Dışarıda yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden, bir bilsen.
BİST100: Geçen haftayı başladığımız yerde bitirdik. Geçen hafta söylediklerim bu hafta içinde geçerli. 1.390 üzerinde olumlu takip edeceğimiz endeks 1.412 üzerinde pozitife döner. 1.372 altında ise 1.350 ler gündeme gelir ki sıkıntılar başlar. Bist100 ve 30’un etkisini bu hafta daha çok hissedeceğiz.
DOLar: Buralarda tutunmaya devam ediyor. 8.62 altına sarkmadığı sürece düzeltme olarak kalacaktır. İki hafta önce söylediğim gibi bayrama kadar bir şekilde, teknik olarak düşmek zorunda. 8.66 başlayacağımız haftada 8.62 aşağıda, 8.76 yukarıda takip edilmelidir.
ONS ALTIN: 1.824 ve 1842 hedeflerini izleyeceğiz bu hafta. 1.750$ dibinden güzel dönüş yaptı. Teknik düzeltmesi de güzel oldu. Geçen hafta 1.818$ gördü ve haftayı da 1.808 $ dan kapattı. Aşağıda 1.790$ desteği.
Hepimize bol bereketli, sağlıklı, mutlu ve huzur dolu iyi bir hafta diliyorum.