Yine ve yeni bir ‘Bir ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak istiyorsanız, insanların nasıl öldüğüne bakın’ yazısı daha…
Geçen hafta, kapatılan Atatürk Havaalanı pisti üzerine konuşlandırılan ve 45 günde tamamlanmasıyla övünülen hepi topu 5 yıllık hastanenin tavanı çöktü.
Yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanıydı çömen…
Yoğun bakım ünitesinde tedavi gören 8 bebek tahliye edilirken bir bebek hayatını kaybetti.
Biraz geriye gidersek, 6 Haziran’da bir genç kızımız reklam toteminin devrilmesi sonucu geçi şekilde can verdi.
İsmail Saymaz’ın aktarımıyla;
Sincan Belediyesi’ne ait ‘totem’ adı verilen, kolonu ve panosu ile birlikte 12.5 metre uzunluğundaki ve 2,6 metre genişliğindeki dev cisim, yağış ve fırtınadan ötürü otobüs durağının üzerine devrildi.
Totemin altında kalan Yavuz’un bacakları koptu ve yüzü ezildi.
Bilirkişi raporlarına göre Sincan Belediyesi, üç totem için 2022 yılında ihaleye çıktı. Dört şirket içerisinde en düşük teklifi veren MEK ART Eğitim Danışmanlık Reklam İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ihaleyi aldı. Totemler 31 Mayıs 2022’de teslim edildi.
Totem dikildikten sonra Ayaşlı yerel gazeteci Hüseyin Sevinç, “Sallanıyor, devrilecek” diyerek, belediyeye başvurdu.
Esnaf da defalarca ihbarda bulundu. Ne var ki gereği yapılmadı. Sanki kaza beklendi.
Rapora göre totem 4.5 metre derinliğe gömülmesi gerekirken, 1.25 metreye çakılmıştı. 18 metreküplük beton yerine 5.4 metreküplük beton kullanılmıştı.
Asli kusurlunun, MEK ART Müdürü Semih Esat Ünsal olduğu sonucuna vardı.
Ünsal, işin imalat ve teslim aşamalarında Sincan Belediyesi’nce kontrol edildiğini belirterek, şöyle dedi:
“İş teslimi Sincan Belediyesi Muayene ve Kabul Komisyonu tarafından 31 Mayıs 2022’de kabul edilmiştir. Şartnameye göre işlemler yapılmış ve kabul edilmiştir. Asli kusurlu gösterilsem de işlemlerin hepsi belediye kontrolünde yapılmıştır. Garanti süresi iki yıldır. İki yıllık süre dolmuştur. Ancak imalatın arkasındayız.”
Yavuz Ailesi’nin avukatı Hilal Akdeniz, rapora itiraz etti. Bilirkişilerin belediyeyi akladığını ileri süren Akdeniz, totemin montaj değil, inşaata işi olduğunu belirterek, şunları yazdı:
“Direk köküyle sökülmüş ve devrilmiştir. Burada montaj hatası ve ‘gizli ayıp’ değil, inşaat işinin gerektiği gibi ihale edilmemesi ve denetlenmemesi söz konusudur.”
Akdeniz, Belediye Başkanı Murat Ercan, ihaleyi yapan Destek Hizmetleri Müdürlüğü ve ihale komisyonunun da sorumlu tutulması gerektiğini savunuyor.
Akdeniz: “Şirketin yeterliliğini, işin inşaat kurallarına göre yapılıp yapılmadığını denetlemeyen, muayene yapmadan teslim alan belediye de sorumludur. Buradaki kusur, görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suretiyle adam öldürmedir.”
Savcılık, yalnızca şirket müdürünün tutuklanmasını istedi.
Onu da mahkeme geri çevirdi.
Başkan Mercan ve belediye görevlileri hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
AK Partiliyi kolla, CHP’liyi tutukla
Acaba bu facia Sincan’da değil de CHP’nin yönettiği Çankaya ve Yenimahalle sınırlarında meydana gelseydi savcılık ve bilirkişiler yine belediyeyi kollar ve aklar mıydı?
En yakın örnek olan İzmir ile kıyaslayalım.
12 Temmuz’da iki vatandaş elektrik akımına kapılarak ölünce İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi polis tarafından basıldı, faciadan 25 gün atanan genel müdür Gürkan Erdoğan makamında gözaltına alındı. Erdoğan’ın selefi Ali Hıdır Köseoğlu ise Adana’dan alınıp İzmir’e getirildi. İki müdür ve İZSU personelleri tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldı.
İstanbul farklı mı? Hayır.
Beş yaşındaki bir kız çocuğu 27 Nisan’da İstanbul Küçükçekmece’deki sahil parkında kazı çalışması sonrası oluşan gölete düşerek, hayatını kaybetti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Ağaç A.Ş. Genel Müdürü Ali Sukas hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Sukas, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Antalya’daki teleferik kazasında bir vatandaşın ölmesi üzerine Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, seçildikten 14 gün sonra tutuklandı. Halbuki Antalya Büyükşehir Belediyesi ile teleferiğin bakımını üstlenen şirketin sözleşme imzaladığı tarihte Kocagöz’ün hiçbir sorumluluğu yoktu.
Bir facia ya da kaza CHP’li belediyenin sınırlarında meydana geldiğinde başkan tutuklanıyor, genel müdürlere yakalama çıkarılıyor, makam odaları basılıyor. Fakat AK Partili belediyede gerçekleştiğinde belediye korunuyor ve aklanıyor.
Gizli ayıpmış!
Açık açık çifte standart desenize şuna.